Elma meselesi

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

İktisat teorisi iktisatçılarındır. Ancak teoriden üretilen iktisat politikalarını siyasetçiler uygular. Bu da iktisadın zayıf noktasıdır. Çünkü iktisat politikası siyasetçinin elinde farklılaşır ve politika uygulamasının sonucu istenildiği gibi olmayabilir. Bu durumda ilk suçlanan teori-politika olur, siyasetçinin yanlışı en iyi ihtimalle ancak bir sonraki seçimde cezalandırılır. Kimi zaman bu süreç birkaç seçim dönemini bile alır, ki bu da ülke de demokrasi denilen sistem göreli olarak işliyorsa mümkün olur. 

Hükümetlerin her hangi bir ekonomik-politika uygulaması sonrası çıkan sorun doğal olarak ülkede yaşayan her kesimi vurur (Türkiye’de çoğu zaman böyle olmuyor, bunun nedeni de geçen hafta yazdığım gibi sui generis yapı). Örneğin üretici olduğunuzu düşünün; üretim kararınızı maliyetlere, piyasa yapısına, talebe göre almışsınız, sonra bir dışsal şok, kararlarınızın çöpe gitmesine neden olduğu gibi siz firmanızı, işçiniz de işini kaybedebilir. 

Polonya’da şu anda böyle bir durum yaşanıyor, üstelik dışsal şok kendi hükümetleri (siyasetçileri) tarafından değil, içinde bulundukları Birliğin (AB) kararı nedeni ile geldi. Rusya’nın Ukrayna karşı izlediği yayılmacı politikaya karşı duran AB, ABD ile birlikte yaptırım kararı aldı. Rusya’da buna karşılık AB’den yaş meyve ve sebze alımını durdurdu. 

Bu ambargodan ilk darbeyi Avrupa’nın en büyük elma üretici olan Polonya yedi. Geçen yıl Polonya Rusya’ya yaklaşık 400 milyon dolarlık elma ihraç etmişti. Rusya’nın ambargosu ile birlikte bu elmalar elde kaldı. Tarım üreticileri şaşkın, AB’nin çiftçinin kaybını azaltmak için gönderdiği 120 milyon dolar kimseye yetmedi. Üretici isyanda fakat hareket alanı da dar. ‘‘Elma ye ! Bu senin vatandaşlık görevin” sloganı ile daha fazla elma tüketmek için düzenlenen kampanyalara destek verdiler. Elma üreticileri Polonya’da yıllık kişi başına elma tüketiminin 14,5 kg olduğunu, bunun 20 kg çıkması sorunu çözer diyorlar. 

Polonyalı tüketiciler ve üreticiler dayanışma içine girip sorunu çözmeye çalışıyor. Polonya hükümeti AB üyesi olduğu için, AB bütçesinden kaynak aldı. Tek başına bu ağır maliyeti yüklenmedi. 

Bu geçici sorundan çıkardığımız sonuçları Türkiye örneğine uygulayalım; 
• Hükümetin dış politika tercihleri nedeni ile ülke ekonomik sorunlarla karşılaşılabilir, bizdeki göç dalgası gibi, 
• Ancak ülkenin uyguladığı doğru dış politika ile bu ve benzeri sorunlar çözülür. Türkiye 2005’den bu yana sürdürdüğü tam üyelik görüşmelerini 2013’te Hırvatistan gibi sonlandırıp, AB’ye üye olsa idi, ne göç dalgası olurdu, ne de kentlerde göçmenlerle halk çatışırdı, 
• Ülkeyi yönetenler yurttaşlar ile birlikte sorunları kucaklar ise sorunlar daha kolay çözülür, Türkiye’de siyasetçiler sürekli olarak (muhalefette buna dahildir) yurttaşa benim vatandaşım diye baktığı için katılımcı çözümler olmuyor. Şunu artık anlamaları gerekiyor, bu ülkenin yurttaşı onların değil, tam aksine asil olan biziz onlar vekil, istersek azlederiz. Bunun için iktisat teorisindeki asil-vekil sorununa ilişkin yazını okusalar, sanırım bu yanlış davranıştan vazgeçerler. 

Polonya demokratik bir ülke, halk sorunları birlikte kucaklıyor. Rusya ise yarı demokratik (uluslararası kuruluşlar kısmen özgür diyor, Türkiye içinde aynı tanımlamayı yapıyorlar) ülke olduğu için hükümetin uyguladığı dış politika nedeni ile içine düştükleri ekonomik sıkıntı karşısında gıkları çıkmıyor/çıkamıyor. 

Polonya elma meselesini çözer, Rusya sorun biriktirmeye devam eder.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019