“En ağır işçi, ahlaklı patrondur”

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu haftaki konuğumuz Göktürk’teki Read & Rest Kitabevi’nin sahibi Karen Burla. “Pastane açmak istedim ilk önce sonra kitapçıda karar kıldım” deyince aklıma Carl Sandburg geldi. “Nereye gittiğimi bilmiyorum ama yoldayım işte” demiş. Doğru demiş. Bazen hedefl ediğiniz yerden başka bir yerde bulursunuz kendinizi ve bir bakarsınız ki daha mutlusunuz. Karen Hanım’ın hikayesi bunu doğruluyor. Paylaşmasak olmazdı.. 

Nasıl aklınıza geldi kitapçı açmak? 
2000 yılında ailecek Göktürk’e taşınmaya karar verdik. Yeni yaşam bölgemizde birçok şeye ihtiyaç olduğunu gördüm. Bir dükkan açmaya karar verdim. Fikirler havada uçuşurken büyük oğlum “bence kitap ve kırtasiye dükkanı aç” deyince sıcak baktım. Kararımı verdim. Kitapla aram aslında iyi değildir. Odaklanmam kötüdür ve kitap okurken mutlak sessizlik isterim. Uçakta daha rahat okuyorum açıkçası. Çıt çıkmaması lazım kitap okumam için. 

“Aslında pastane açacaktım…” 

Daha önce ticaret denemesi var mı? 
Var. Davet ve organizasyon şirketim vardı Nişantaşı’nda. Ablam ile beraber işletiyorduk. Sonra ayrıldım. İki yıl kadar boşluğum oldu. Çalışmayı seven bir insan olduğum için Read & Rest’i açtım. İlk önce Pastane açmayı düşündüm. Sonunda kitap ve pastane birleşti. Ancak, düzgün bir yer bulmam tam bir yılımı aldı. Sonra da, iki oğlumdan sonra Göktürk’te “üçüncü çocuğum” dediğim bu yeri açtım. 

Göktürk kolay bir yer değil ticaret için. 
Zorlanmadınız mı? Ailecek şehir hayatından daha sakin bir yere gelmek istedik. Hep bir köy evi hayalim vardı aklımda. Eşim de seviyor burayı. Gerçi yıllar geçince şehir buralara kadar geldi. Yine de orjinalliğini koruyor. Burada açılan ilk kitapçı Read & Rest sonuçta. İyi bir iş yaptığımı düşünüyorum. 

Aileniz size destek mi oldu? Yoksa “bu da nerden çıktı” diye serzeniş oldu mu? 
Disiplin, dürüstlük ve azim başarı için önemli. Ancak kabul ediyorum, en önemlisi eşimin desteğiydi. Çok duyuyorum eşi hakkında “yapamaz, edemez, para kaybeder” diyeni ama Yusuf böyle yapmadı. Tam tersine beni motive etti. Bilir ki ben bir şeye emek verirsem başarırım. Bu dükkanı ilk açtığımda tedirginliğim vardı açıkçası. Yer değişti, konsept değişti, kafecilik eklendi vs. Yine de başarısızlığı aklımın ucundan bile geçirmedim. Siz kendinizden emin olunca etrafınız da sizden emin oluyor. 

Kitabın yanına mı kahve veriyorsunuz? Yoksa tersi mi? 
Güzel soru. Her ne kadar başlangıçta idealim farklı olsa da, bu aralar kahvenin yanına kitap veriyorum gibi. Çok şükür işler iyi gidiyor. Kırtasiye çeşitleri de kitaplar da rağbet görüyor. İkram ettiğimiz yiyecekler ev yapımı zaten. “Home made” derler ya hani. Aynen öyle. Evimizde yemediğimiz hiç bir şeyi misafirlere sunmuyoruz. Bakın ne demiştim en başta? Hayalim pastane açmaktı, sonra kitapçıya döndüm, en sonunda her ikisi de oldu. Tam pastane değil burası ama azıcık koydum hayalimden. 

İşinizi seviyorsunuz... Öyle anlaşılıyor... 
Sevmeden olmaz. Çok seviyorum hem de. Yeni bir çocuk büyütüyorum gibi. Para da kazanıyoruz tabii. Bundan da önemlisi çok güzel dostluklar kazanıyoruz. Ne güzel sohbetler oluyor burada bilseniz? İyi bir ev hanımıyım övünmek gibi olmasın ama Read & Rest’te vakit geçirmek, çalışmak daha çok hoşuma gidiyor. Her sabah yüzümde gülümsemeyle geliyorum dükkana. Akşama kadar da böyle gidiyor. Şöyle diyeyim: 13 yıl önceki enerjimden daha fazla enerjim oldu. Misafirlerimiz bizi seviyor, biz de onları. 

Kadın esnaf olmak kolay mı, zor mu? 
Kadın olmaktan dolayı zorluk çekmedim pek. Zamanında annem ve babam da çok destek verdi esnaf olmama. Arkadaş ortamında da çalışkan insanlara kadın-erkek diye ayrım yapan pek olmadı. Ancak şunu itiraf ediyorum, kitapçı olmanın bir duruşu var. Sadece Pastanecilik yapsaydım belki de bu kadar mutlu olmazdım. Kısmet de önemli bir faktör. Yine de şuna dikkat ederim. Komşumun Restoranı varken restorancı olmaya kalkmam, dondurmacı varsa dondurma satmaya kalkmam, esnafa saygılıyımdır. Belki de bu sebeple zorluk çekmiyorum. 

Franchise çalışması ya da şubeleşme düşünüyor musunuz? 
Çok erken bence. Daha istediklerimin tamamını yapamadım. Biraz daha buralarda derinleşmem gerekiyor. Konsepti biraz daha oturttuktan sonra belki düşünebilirim. 

Dükkanın cirosu en çok nerden geliyor? Kitap mı, gıda mı? 
Şaşırtıcı ama gıdadan geliyor. Şehrin ortasında olsam belki de bu oran farkı olurdu. Şehirdeki kadar kitap sirkülasyonu yok. Sadece Göktürk sakinleri ve arada sırada buraya gelen ziyaretçiler müşterimiz. Bu sebeple gıda önde gidiyor ciroda. Bu arada benden sonra açılan 3 büyük kitabevi de var. Rekabet iyice sertleşti. Dolayısıyla burada misafirlere arzu ettikleri deneyimi yaşatarak hatta biraz da üzerine koyarak hizmet vermeye çalışıyoruz. Rekabet bana mücadele hissinden çok yaratılılığı getiriyor. Pazar kahvaltılarımızdan tutun da hiçbir yerde bulamadıkları kitabı bizde bulmalarına kadar herşey farklı. Saatlerce burada oturup işlerini bilgisayarda bitirenler oluyor. Bazı misafirlerimiz gelmeyince merak ediyoruz. Uzun tatile çıkacaklar da bazen “merak etmeyin 1 ay sonra dönüyoruz” bile diyorlar. Burada kitap yazan bile var. Evleri gibi oldu burası. 

“Lokasyon bu işte kabiliyetten daha önemlidir…” 

İnsan kaynağı bulunabiliyor mu bu işe? 
Göktürk kısıtlı bir yer ama genelde gençler de çalışmaktan pek hoşlanmıyor. Şuna karar verdim sonunda . “En ağır işçi, ahlaklı patrondur”. İzin günü yoktur patronun. Her şeyi o düşünür. Çalışanına evladı gibi davranır. Onlar izin yapar, patron yapamaz. Son 13 yılda ilk defa yarım gün tatil yaptım. O da yılbaşında. Yine de herkes çalışmalı. Hatta her kadın çalışmalı. Ben bir gün bile çalışmasam çarpıntım tutuyor. Eğer çalışmayı seven bir toplum yaratmak istiyorsak, kadınların iş gücüne daha fazla katılmasını sağlamak gerekiyor. 

Son sorum bilindik olacak: “Köşe mi iş yapar, köse mi iş yapar?” 
Köşe iş yapar. Yetenek gerekli ama lokasyon ondan daha önemli. Dükkan açacağınız yeri mutlaka iyi seçmeniz gerekir. Şu anki yerimden memnunum açıkçası. ‘Çok şükür’ diyorum hep.

kitap-b.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar