En yüksek reel faizi 2001 krizi sırasında değil, 2003'te ödedik

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Ekonomiyle ilgili hemen tüm kesimleri "tebrik ediyoruz", bu arada kendimizi de… Eğer gerçeği daha önce fark edip vurgulayanlar varsa onları ayrı tutarak. Konu, Hazine'nin iç borçlanmasında uyguladığı ya da uygulamak zorunda kaldığı reel faiz.

Yıllar yılı, Hazine'nin iç borçlanmada en yüksek faizi 2001 krizi sürecinde ödediği vurgulandı. Bu yanlış değildi, ama eksik ya da bilinerek yapılmışsa çarpıtılmış bir değerlendirmeydi. Enflasyonu dikkate almadan nominal faize odaklanmanın hiçbir anlamı olmayacağı ortada. Dolayısıyla, örneğin nominal faiz oranı kadar bir enflasyon söz konusu ise, reel faiz sıfır demektir, ki böyle bir dengede nominal faiz isterse yüzde 500, isterse yüzde 1.000 olsun, pek bir şey ifade etmez. Kuşkusuz enflasyonun yüksekliğinin yaratacağı başka olumsuzlukları göz ardı ediyor ve bu değerlendirmeyi yalnızca reel faiz açısından yapıyoruz.

Ama öbür yanda örneğin nominal faizin yüzde 50, enflasyonun yüzde 25 olduğu bir dönem, reel faiz yönünden çok daha kötüdür.

2001 aklandı

Yılın ilk üç ayını geride bırakırken, bu dönemdeki borçlanmayı, faizi ve geçmişte ne olduğunu irdelemek istedik. Karşımıza ilginç bir tablo çıktı. İlk çeyrek borçlanmasını on yıllık bir dönemi karşılaştırmalı hale getirerek masaya yatırınca, ilk çeyrekler itibariyle en yüksek reel faizin sanıldığı gibi 2001 krizi yaşanan dönemde değil, krizin büyük ölçüde geride bırakıldığı 2003 yılında verildiğini gördük.

Önce hesaplamamıza konu verileri nasıl oluşturduğumuzu kısaca izah etmekte yarar var. Örnekleri 2001 yılından verelim:

"Borçlanma faizi olan yüzde 136.92, ilk üç aydaki iskontolu tüm ihalelerde gerçekleşen satışların ağırlıklı ortalamasını gösteriyor.

Yıllık yüzde 136.92 faizle borçlanılan ilk üç aylık dönemdeki yıllık enflasyon yüzde 33.40 düzeyindeydi. Yıllık enflasyon olarak, ilk üç ayın ortalaması olması açısından Şubat 2000-2001 dönemi TÜFE artışını esas aldık.

Bir yıl sonra, Şubat 2002'deki yıllık enflasyon yüzde 73.10 olarak gerçekleşti. İşte bu oran, reel faiz hesabı için çok önemli, çünkü yüzde 136.92 faiz, bu enflasyonun gerçekleştiği dönemde ödendi."

Oranlar nasıl gelişti?

Bu kısa açıklamadan sonra yeniden oranlara dönelim. Kamuoyundaki genel yargı, Türkiye'nin son dönemde en yüksek reel faizi 2001 krizi sürecinde ödediği yönündeydi. Ama 2001 aklandı.

Nominal faizi reele getirirken kullanılabilecek iki enflasyon oranı var. Bunlardan biri ve çok doğru olmamakla birlikte daha çok kullanılanı, borçlanma dönemindeki yıllık oran. Aslında o oran geride kalan bir yılın oranı. Oysa borçlanmayla taahhüt edilen faizin ödeneceği gelecekteki bir yılın enflasyonu çok daha önemli.

Reel faiz, borçlanma sırasındaki enflasyona göre mi, yoksa borçlanılan dönemi izleyen bir yılın enflasyonuna göre mi hesaplanmalı, konu burada düğümleniyor.  

2003'teki faiz

Hazine'nin, 2001 yılının ilk üç ayında nominal yüzde 136.92 faizle borçlandığını belirttik. Bu borçlanmanın gerçekleştirildiği dönemde yıllık enflasyon yüzde 33.40 düzeyinde bulunuyordu ve buna göre Hazine yüzde 77.60'lık bir reel faiz yükü altına girmiş görünüyordu. Ama acaba bu borçlanmayla üstlenilen faizin ödeneceği bir yıl sonrasında enflasyon kaç olacaktı?

Bir yıl sonra, 2002'nin aynı döneminde yıllık enflasyon tahminlerin çok üstünde, yüzde 73.10 düzeyinde oluştu. Böylece, yüzde 136.92'lik nominal faizden geriye yüzde 36.87 oranında reel faiz kaldı. Borçlanma sırasında yüzde 77.60 gibi görünen reel faiz, yüzde 36.87'ye iniverdi.

2002'de görünen ve gerçekleşen faizin yönü değişti. Söz konusu yıl borçlanma faizi yüzde 69.97 düzeyindeydi, ama o dönem yıllık enflasyon yüzde 73.10'du. Yani, görünürde yüzde 1.81'lik negatif bir faiz söz konusuydu. Ancak, bir yıl sonra enflasyon yüzde 27'de kalınca reel faiz yüzde 33.83'e fırladı.

2003 yılına gelindiğinde nominal faiz ilk üç ayın ortalamasında yüzde 57.37'ye inmişti. Borçlanma döneminde yıllık enflasyon yüzde 27 düzeyindeydi ve buna göre yüzde 23.91'lik bir reel faiz görünüyordu. Oysa bir yıl geçtiğinde, yani 2004'ün ilgili döneminde yıllık enflasyon yüzde 9.48'e geriledi. Yüzde 57.37'lik nominal faiz, yüzde 9.48'lik enflasyona göre tam yüzde 43.74'lük bir reel faize işaret ediyordu.

Enflasyon düştüğü için, ama…

Reel faizin 2003 yılı borçlanmasında rekor kırmış olmasının altında 2004'teki enflasyonun hızla düşmesi yatıyor. Bu, kuşkusuz olumsuz bir durum değil. Ancak, bunun öngörülememiş olması ve enflasyonun yüzde 9.48 olarak gerçekleştiği bir yıllık dönem öncesinde yüzde 57.37 faizle borçlanılması önemli ve çok maliyetli bir hata.

Ayrıca, 2003'ün ilk çeyreğinde yüzde 57.37 nominal faizle borçlanılırken bile, o dönemin yıllık enflasyonunun yüzde 27 olduğu dikkate alınırsa, başta taahhüt edilen reel faiz de yüzde 23.91 gibi küçümsenmeyecek bir düzeyde.

Bu yılki durum

Hazine bu yıl ilk çeyrekte ortalama nominal yüzde 8.06 faizle borçlandı. Yıllık enflasyonun yüzde 10.13 olduğu dikkate alınırsa, şu aşamada yüzde 1.88'lik negatif reel faiz söz konusu.

Bir yıl sonrasının enflasyonu olarak Merkez Bankası'nın şubat ayı beklenti anketinde dile getirilen yüzde 6.91'lik oranı dikkate alırsak, bu kez bir yıl sonraki reel faiz yüzde 1.08 oluyor.

En yüksek reel faizi ne zaman ödedik? (Yüzde)

                    

      

BorçlanmaBir YılReel Faiz 
BorçlanmaSırasındakiSonrasınınBorçlanma 
FaiziEnflasyonEnflasyonuSırasındakiGerçekleşen
ABC(A/B)(A/C)
2001136.9233.4073.1077.6036.87
200269.9773.1027.00-1.8133.83
200357.3727.009.4823.9143.74
200424.729.488.6913.9214.75
200518.368.698.158.909.44
200613.968.1510.165.373.45
200720.0110.169.108.9410.00
200816.749.107.737.008.36
200915.107.7310.136.844.51
20108.0610.136,91(*)-1.881.08

(1) Borçlanma faizi, iskontolu ihalelerde ilk üç ayın ağırlıklı ortalamasını gösteriyor.               

(2) Borçlanma sırasındaki ve bir yıl sonrasının enflasyonu olarak ilk üç  ayın ortalamasını göstermesi açısından şubat ayındaki yıllık TÜFE esas alındı.                   

(*) Merkez Bankası'nın şubat ayına ilişkin ikinci beklenti anketinde dile getirilen Şubat 2011'e ilişkin TÜFE tahmini.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar