Enflasyonun katılığına neden olan gıda fiyatları ve tarımda reform gereği

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan osman.arolat@dunya.com

Vatandaş uzun bir süreden beri en önemli gördüğü sorun sıralamasının ilk sırasına enflasyonu yerleştiriyor. Merkez Bankası enflasyon raporlarında da son dönemlerde sürekli olarak gıda fiyatlarının katılığının altı çiziliyor. Bu yıla yüzde 10.36 TÜFE seviyesiyle başlayan enflasyon Haziran ayında yüzde 15.39 seviyesine yükseldi, Enflasyon sepetinde yer alan 14 alt kalemin 13’ünün katkısı yüzde 1’in altında kalırken, aylık yüzde 5.98 artış gösteren gıda fiyatlarının etkisi 1.39 puan oldu. 15.39’luk enflasyonda 1 puandan fazla etkiyi gıda fiyatları gösterdi.

Oysa bir süredir, gıda enflasyonunun etkisini azaltmak için önlemler alındığı haberlerini duyuyorduk. Bu konu tarımda reform ihtiyacını net olarak ortaya koyuyor. 85 milyona ulaşan nüfusumuzu doyurmak ve biraz da ihracat yapabilmek için tarım reformuna ihtiyacımız var. Onun icin önce var olan tablodaki olumsuzluklara bakalım

EKİM ALANLARI DARALIYOR: 2006-2016 döneminde toplam tarım alanları 2 milyon 113 bin hektar azalmış. tahıl ve bitkisel ekim alanı 17 milyon 440 bin hektardan, yüzde 11 azalarak 15 milyon 574 bin hektara inmiş. Temel ürünlerden buğday ekim alanı 9 milyon hektardan 7.7 milyon hektara inerken, pamuk ekim alanları yüzde 44 daralmış, bakliyat ekim alanları da son 20 yılda yüzde 71 gerileme göstermiş. Türkiye’de işletme başına düşen tarımsal alan 6.1 hektar iken, bu İspanya’da 23,8 hektar, Fransa’da ise 52 hektar. Konya, Trakya gibi bölgelerde 1 milyon hektar gibi başarılı örnekler söz konusu olsa da Çiftci Kayıt Sistemi'ndekilerin yüzde 68’i düşük oranlı. Toplulaştırma da altyapı hizmetleriyle sağlıklı yürütülemiyor.

TARIM NÜFUSU GERİLİYOR: Ekim alanlarının daralması gibi tarım nüfus da hem geriliyor, hem yaşlanıyor.1994’te tarımda çalışanlar 9 milyon 209 bin iken 2018’de 5 milyon 305 bine gerilemiş durumda. Kır nüfusu 1990’da yüzde 41 iken 2000’de yüzde 29’a gerilemiş, 2014’te tanım değiştikten sonra 2018’de bu kez köyde yaşayanlar olarak yüzde 7.5’a inmiş.

Genç nüfus köylerden kaçıyor. Bu nedenle tarımda işgüçü açığı Suriyeli sığınmacılarla kapatılmaya çalışılıyor.Türkiye’nin tarımda rüya projesi GAP’tan beklenen sonuç alınamamış durumda. Master planında 32 baraj yapımıyla 1.8 milyon hektarlık alanın sulanması hedefleniyordu. 2015’te 16 baraj tamamlanırken, sulamaya açılan alan 250 bin hektarda kaldı. Sadece sulama projelerinin yüzde 23’ü işletmeye alındı.

GİRDİ MALİYETLERİ YÜKSEK: Tohum, ilaç ve makine ve aksamı gibi tarımsal girdi maliyetleri yüksek. İthalata dayalı olan yapı fiyatların verimliliğini azaltıyor. Yerlileştirme yeterince geliştirilmiyor. Traktör dışında mekanizasyon anlamlı desteklenmiyor. Tarsim sigorta desteği tüm ürün ve üretim sstemini kapsamıyor.Tohum ve fide konusu tümüyle piyasa fiyat mekanizmasına terkedilmiş durumda.

EKİM PROGRAMI VE ÜRÜN PLANI YETERSİZ: Üretim öngörüsü ile planlama yapılmadığı için, ürün açığı ve fazlası ürünün pazara çıkması ile anlaşılabiliyor, bu da çiftçinin yıl yıl savrulmasına neden oluyor. Bir yıl iyi fiyat aldığı ürünün ekimine hız veren çiftçi, ertesi yıl istediği fiyatı bulamıyor. Çiftçi eğitimi, kurslara bağlı yapılıyor.

Enflasyona etkisi de çok önemli olan tarımsal üretim konusunda hiç vakit kaybetmeden bütün üretim bölgelerinde çalıştaylar düzenlenip, tarımsal yapının sağlıklı fotoğrafı çekilmelidir. Ardından üreticilerle sorunlar tesbit edilip, çözüm önerilerinin ortaya konması ile çok yönlü bir tarımsal reformun hazırlanıp hayata geçirilmesi gerekli görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar