Ey sandık sen nelere kadirsin!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

24 Haziran’da seçim olmasaydı... Ya da 24 Haziran’da yalnızca milletvekili seçimi için sandığa gidilecek olsaydı ve bu seçimi hangi partinin kazanacağı hiç tartışma götürmeyecek şekilde tahmin edilseydi... Şimdiki gibi yüzde 50+1 gibi bir kaygı yaşanmasaydı; ittifak sayesinde gerçekleşen sıfır baraj hayal olarak kalsaydı... Yüzde 40’la, 45’le Meclis çoğu nluğunun elde edileceği ve yüzde 10’un altında oy alan tüm partilerin Meclis dışında kalacağı bilinseydi...

Hadi söyleyin; akaryakıttaki bu ÖTV düzenlemesine gidilir miydi?

Akaryakıt fiyatının kur ve petrol artışından dolayı yükselmesini önleyebilmek için ÖTV sürekli değişecek. Örneğin 6 liralık benzinde 1 lira ÖTV varsa, benzinin litresinin 6.25’e çıkmasının gerekmesi durumunda ÖTV 75 kuruşa indirilecek ve 6 liralık fiyat değişmeyecek. Fiyatın inmesini gerektirecek kur ve petrol fiyatı düşüşlerinde ise ÖTV eski düzeyini aşmayacak şekilde düzeltilecek.

Bu düzenleme Maliyecilerin herhalde hiç hoşuna gitmemiştir. Şimdi bütçe daha fazla açık verecek, Hazine daha fazla borçlanmak durumunda kalacak, daha çok borç için piyasaya çıkıldığında daha fazla faiz verilmesi de kaçınılmaz olacaktır.

Gazetemizin enerji editörü ve Enerji Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Kara’nın akaryakıttaki ÖTV düzenlemesine ilişkin çok çarpıcı bir saptaması var. Mehmet Kara, “Fiyat yerine vergi dalgalanmaya bırakıldı” diyor. Durumu en iyi özetleyen değerlendirme bu olsa gerek.

Ateşi yükselen dolar değil ki TL

Daha önce de (24 Kasım 2017) yazmıştık. Döviz, örneğin dolar yükseldi mi başlıyoruz ahkam kesmeye: 

“Doların ateşi yükseldi”

Tersi oluyor dolar düşüyor, yani TL değer kazanıyor, bu kez “Doların ateşi düştü” başlıkları süslüyor gazete sayfalarını.

Yapmayın, etmeyin... Kurdaki keskin hareketler sonrasında bu “ateş çıkma-inme” yanlışı daha bir göze batar hale geldi.

“Ateş çıkması”, ateşi çıkan canlı ya da benzetmeye konu varlık için bir olumsuzluk işaretidir.

Dolar TL’ye karşı değer kazandığında güçsüz düşen dolar değil TL’dir.

Dolayısıyla böyle bir durumda ateşi çıkan da dolar değil, TL’dir.

Aynı şekilde önceki gün doların 4.50’den 4.40’a inmesi karşısında iyileşen, yani ateşi düşen de TL’dir, dolar değil.

★★★

Bir de “değer kaybı” hesabı var ki, onu da bir türlü öğrenemedik. Dolar 3 liradan 4.5 liraya çıkmışsa yüzde 50’lik bu artış doların değer artışıdır, TL’nin değer kaybı değil.

Bu mantıkla gidersek, dolar 3 liradan 6 liraya çıkınca TL’nin yüzde 100 değer kaybettiğini, yani değerinin sıfır olduğunu mu söyleyeceğiz?

Dolar 3 liradan 4.5 liraya çıktığında TL yüzde 33 oranında değer kaybetmiştir. Doların 3 liradan 6 liraya çıkması durumunda TL’deki kayıp yüzde 50 olur.

Oran hesaplamada kafası karışanlara kolay bir yöntem önerelim. Bin lirayla kaç dolar alabileceğinizi hesaplayın ve bu dolarları kıyaslayın.

Dolar 3 lirayken bin lirayla 333 dolar alabilirsiniz. Dolar 4.5 lira olduğunda alabileceğiniz tutar 222 dolara iner. 333 dolardan 222 dolara iniş de üçte bir azalma anlamına gelir.

Dolar 3 liradan 6 liraya çıkarsa, bu sefer bin lirayla 6 liralık kurdan 167 dolar alabilirsiniz. Bu da 333 dolara göre yüzde 50 azalış demektir.

Adaylara açık çağrı!

Daha önceki seçimlerde hiçbir siyasi partiden duymadık; en azından ben duymadım. Türkiye'de her yıl orta büyüklükte bir kasabayı yok eden, yani yaklaşık 10 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açan trafik terörüne karşı bir vaat dile getirilmedi.

Şimdi 24 Haziran'da sandık başına gidip cumhurbaşkanı için oy kullanacağız. 24 Haziran olmadı, 8 Temmuz'da sonuçlanacak seçim.

Yeni sistemde cumhurbaşkanı seçilebilecek üç isim var. Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce ve Meral Akşener. Bu üç isimden biri koltuğa oturacak.

Adaylardan bir dizi vaat duyuyoruz. Ekonomi, güvenlik, dış politika, vs. vs...

Ama şimdiye kadar her yıl 10 bin vatandaşın can verdiği trafik terörüyle ilgili hiçbir şey duymadık. Yine kayıt düşerek söyleyeyim, ben duymadım.

Türkiye'yi yönetmeye talip olanların bu terörden haberdar olmaması mümkün değil. Öyleyse acaba onlar da Türkiye'de sürücülerin büyük çoğunluğunun kuralları hiçe saydığını bilerek ama bu kişilerin aynı zamanda seçmen olduğunu dikkate alarak mı davranıyorlar?

Umarız adaylar oy kaybetme riski yüzünden bu konuya eğilmekten kaçınıyor değillerdir.

80 milyonluk ülkede her yıl 10 bin kişiyi trafiğe kurban veriyor olmak çok küçük bir yüzdeye isabet ediyor olabilir. Ne var ki bu sorun çok ama çok büyük bir sorundur.

Cumhurbaşkanı adaylarından da çözüm bulacaklarını iddia ettikleri sorunlara bu konuyu da eklemeleri beklenir. Biz bekliyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar