“Firmalar milli servetimiz, telef olmasın”

Kerim ÜLKER
Kerim ÜLKER Perde Arkası kerim.ulker@dunya.com

Geçtiğimiz hafta Türkiye milli katılımı ilk kez bu yıl İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından gerçekleştirilen The Hotel Show Dubai Fuarı’ndaydık. İTO Başkanı Şekib Avdagiç ile Türk ekonomisindeki gelişmeleri, bankaların faiz politikalarını, fuarlara yönelik gelişmeleri konuşma fırsatı bulduk. Avdagiç’in en fazla önemsediği konuların başında ise 19 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayınlanan düzenleme ile firmaların bankalara olan borçlarının yeniden yapılandırılması oldu. "Hem hükümetimizin hem de bankalarımızın burada alacağı inisiyatif reel sektör için hayati bir önem arz ediyor. Biz bu çerçeveyle, özel sektör bilançolarının güçlendirilebilmesi için 5 konunun hızla açıklığa kavuşmasını çok önemli görüyoruz” ifadeleriyle söze giren Avdagiç, yapılan düzenlemenin esas olarak, bankalara, finansal kiralama şirketlerine, faktoring ve finansman şirketlerine borçlu olan tüzel kişilerin kredi borçlarını yapılandırılabileceğini söyledi.

Yapılandırma kapsamına alınacak borçluların mali durumlarının tespit edilmesi ve yapılandırılma sonucunda borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanacağına kanaat getirilmesi şartı arandığına dikkati çeken Avdagiç, şu bilgileri verdi: "Borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanamayacağına kanaat getirilen borçlular finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınamayacak. Borçluların mali durumunun tespiti ve finansal yeniden yapılandırmanın uygulanabilirliğine ilişkin değerlendirme ise üç kuruluşa yaptırılabilecek. Bağımsız denetim kuruluşlarına, çerçeve anlaşmaları kapsamında belirlenecek yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip kuruluşlara ve bir üçüncüsü, borçlu tarafından da kabul edilirse alacaklı kuruluşların değerlendirmesi geçerli olacak. Bu makul bir yaklaşım ama ben burada bir konunun altını çizmek istiyorum. Devletimizin birçok konuda ve bu konuda Türkiye’deki yetkin kurumlara daha fazla güveniyor olması lazım. Sadece dünyada bilinen belli başlı denetim kuruluşlarına görev verirsek bu verimli olmaz. Türkiye'de yerli kurumlara da burada alan açmamız lazım. Genel yaklaşım itibariyle bu üçlü yapının yönetilebilir olduğunu düşünüyorum."

Avdagiç, Yeni İstanbul Yaklaşımı da denilen çerçeveye İTO’nun Finansal Restorasyon Planı adını verdiklerini aktararak, planla, bankaların alacaklarda ve faizlerde indirim yapabileceğini, ayrıca bankaların kapsam altındaki firmalara ilave kredi verebileceği gibi iştirakte de bulunabileceğini söyledi.

Yeniden yapılandırmadaki işlemlerin KKDF, BSMV, harçlar ve damga vergisinden muaf tutulacak olmasının bir başka yenilik olduğunu ifade eden Avdagiç, "Borçları yeniden yapılandırılan şirketlerin kamudan aldıkları teşvikler ve KGF garantileri yeniden yapılandırma sözleşmesi sonuna kadar uzatılacak. Bankalar ayırdıkları özel karşılıkların tamamını Kurumlar Vergisi matrahından aynı yıl düşebilecek” şeklinde konuştu.

“5 BAŞLIK ÖNEMLİ”

"Şimdi hem hükümetimizin hem de bankalarımızın burada alacağı insiyatif gerçekten reel sektör için hayati bir konu. Biz bunun özel sektörün bilançolarını güçlendirmesi için 5 konunun hızla açıklığa kavuşmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz." diye konuşan İTO Başkanı Avdagiç, 5 konuyu şöyle sıraladı:

"İlk olarak, finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınacak borçluların, mali durumunun tespiti ve finansal yeniden yapılandırmanın uygulanabilirliğine ilişkin değerlendirmeyi yapacak 'finansal denetim kuruluşlarının' seçimine ilişkin kriterleri, BDDK'nın hızlıca ortaya koyması önemli. Bu hızla belirlenmeli ki, firmalar kiminle muhatap olacağını bilsin. İkinci önemli konu, yapılacak başvurular hangi kriterler doğrultusunda sıraya konulacak? Bu önceliği, sıralamayı kim, neye göre belirleyecek? Üçüncü konu, elbette yeniden yapılandırmaya uygun olamayan firmalar da olabilir. Bu firmalar için alternatif bir süreç ortaya konulacak mı?

Bir diğer konu; borç yapılandırma kapsamındaki firmaların kamu borçlarının da vergi ve SGK borçları gibi yeniden yapılandırılması gerçekten çok önemli. Yoksa bir ayağı gerçekten eksik kalacaktır. Son konu. Bankaların mevcut sistemlerini değiştirmeden yapılacak yeniden yapılandırma, bankaların yeni kredi verme imkanını sınırlayacaktır. Bu da tabi düzgün çalışan ve kredi ihtiyacı olan firmalar için sıkıntılı bir durum. Yani bu yeniden yapılandırma bankaların sağlıklı müşterilerine vereceği kredi paketini olumsuz etkilememeli. Buna bir çözüm bulunmalı. Yoksa bu, bir tarafı toparlarken diğer sağlıklı giden tarafa ciddi sıkıntılar doğuracaktır.”

“SAHİP DEĞİŞTİRİLMELİ DESTEKLENMELİ”

Yapılandırmaya muhatap olamayacak kadar kötü olan firmaların telef edilmemesi gerektiğinin altını çizen Avdagiç, "Bunlar milli servet. Sahip değiştirerek, hızlı bir şekilde satarak farklı formüller üreterek bunların devre dışı kalmasını engellemeliyiz. Türkiye, kaynakları sınırlı bir ülke ve hiçbir varlığımızın telef olmasına izin vermemeliyiz. Yeni bir reçete oluşturup yeni bir kültürle bu işletmelerin iş dünyasında çalışmaya devam etmesini sağlamamız lazım” dedi.

İTO Başkanı Avdagiç, bankaların Basel Kriterleri'ne uygun olarak teminat esaslı kredi sisteminin hızlıca bankacılığın dışına çıkarılması gerektiğine dikkati çekerek, gerek şirketlerin gerek bankacılık sisteminin buna uygun yeni metotlar geliştirmesi gerektiğini söyledi.

"Özel bankalar elini taşın altına koymuyor"

Şekib Avdagiç, Merkez Bankası'nın faiz indirimlerine karşın özel bankaların kredi faizlerini uygun seviyelere düşürmemesine dikkati çekerek, "Özel sektör bankalar, bu işte biraz daha geriden geliyor. Özel bankalar, faizler yükselirken roket hızıyla yükseltti ama düşerken paraşüt hızıyla düşürüyor. Allahtan kamu bankaları daha hızlı reaksiyon gösteriyor. Bu arada özel bankaları ötelemeyelim ama şunun altına çiziyorum; 2018 Temmuz'dan bu yana iyi ki kamu bankalarımız var. Özel sektörün de burada en azından bu seviyede takılmayıp hızlıca kamunun ortaya koyduğu rakamlara yaklaşacağını ümit ediyorum" ifadelerini kullandı. Avdagiç, son dönemde inşaat ve enerji ile ilgili kredilerle ilgili sıkıntıların gündeme geldiğini hatırlatarak, “Türkiye enerji ve inşaattan ibaret değil. Bir taraftan bunları desteklerken, bir taraftan da mutlaka reel sektörün gerçekten üretim yapan, ihracat yapan, ihracat yapma potansiyeli olan, iç piyasaya mal üreten şirketlerin de finansman ihtiyaçları açık olmalı” dedi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar