G-20 Zirvesi’ne farklı bir bakış

Murat BERK
Murat BERK UZMAN GÖRÜŞÜ

G-20 Zirvesi’ndeki Trump ve Xi görüşmesi sonucunda, aslında Trump ve Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker arasında temmuz ayındaki anlaşmaya benzer bir şekilde, iki ülke arasında bir nevi ateşkes gerçekleşti.

Bu 90 günlük ateşkes sırasında altta yatan çatışmalara çözüm bulunmaya çalışılacak. Bu, piyasalar için kısa vadede iyi bir haber. Fakat altta yatan yapısal sorunlar ile ilgili herhangi bir gelişme olup olmayacağı belli değil. ABD-Çin rekabetinin yapısal yönü, daha ziyade Washington’daki dış politika ve savunma şahinlerinin milli güvenlikle ilgili iddialarına dayanıyor.

Bu iddialarda, ABD’nin özelikle tedarik zincirinde Çin’e bağlı olmasının milli güvenlik riskleri yarattığı savunuluyor. Dolayısıyla ABD’nin Çin üzerindeki baskıyı artırmaya devam edeceği düşünülüyor. Bunun özellikle teknoloji alanları, Çinli öğrenciler ve işçiler için vizelerin sınırlandırılması gibi konularda yoğunlaşacağını tahmin ediyoruz. Ayrıca belirli bir süredir unutulmuş olan ABD-AB arasındaki çekişmelerin, özellikle Merkel’den sonra Macron’un geleceğinin tartışıldığı bir dönemde artacağını ve Trump’ın AB otomotiv sektörünü hedef alacağını düşünüyoruz. Ekonomiler ve dolayısıyla piyasalar için daha büyük risk faktörü olarak gördüğümüz farklı bir konu daha var. Bu konu hem Interbank hem de şirket kredisi piyasa maliyetlerindeki yükselişin devam ediyor olması. Örnek vermek gerekirse 3 aylık dolar/LIBOR yüzde 2,73 civarına yükseldi. Bu oran, Ekim 2008’den yani Lehman batışı ile tetiklenen son krizden bu yana görülen en yüksek seviye. Açıkçası bu fonlama maliyetleri yükselmeye devam ediyorken özellikle gelişmekte olan ülkeler için daha orta vadeli olumlu bir görüş benimsemek bizce güç. Daha önce berlirttiğimiz gibi; fonlama maliyetlerinin azalması ise ancak FED’in havlu atması neticesinde gerçekleşecek. FED’in böylesine önemli bir duruş değişikliğine gitmesi ise piyasa çalkantısı ve/veya ekonomik verilerde ciddi bir kötüleşmeyi beklemesi halinde daha olası görünüyor. Powell’in son açıklamaları belki bu yönde bir göz kırpmaydı, ama FED’in faiz artışlarından ve bilanço küçültmekten tamamen vazgeçmesi için maalesef koşulların henüz uygun olmadığını düşünüyoruz. Tarihsel olarak da FED’in faiz artırım döngülerini neredeyse her zaman ABD’de veya başka yerde zayıf halka olan, ama sistematik öneme sahip bir sektörde krize sebep olması nedeniyle durdurduğunu da hatırlamamızda fayda var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gelecek zaten burada 02 Eylül 2019
Sıcaklık artıyor 05 Ağustos 2019
Büyük umutlar 29 Temmuz 2019
Faiz Açmazı 11 Haziran 2019
Yuan’a dikkat 20 Mayıs 2019
Devam eder mi? 14 Mayıs 2019
Laplace’ın Şeytanı 07 Mayıs 2019
Reflasyon esintisi 05 Mart 2019
Mindball ve Wu Wei 11 Şubat 2019