G-20'ye Türkiye-Almanya gerilimi damgasını vurdu

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ile gerilimin yeniden tırmandığı bir dönemde Hamburg'da düzenlenen G-20 zirvesine katıldı. NATO'nun iki üyesi birkaç aydır, Erdoğan'ın iç siyasi kaygılarıyla doğrudan alakalı konular konusunda bazı çatışmalar yaşıyor. Görünen o ki, Türkiye ve müttefiki arasındaki farklılılar çözüme kavuşmamış. Bu durum, gelecek günlerde ikili görüşmelerde gündemin bir parçasını oluşturmaya devam edecek. Emeritus Profesör, İlter Turan, G20 zirvesinin Türkiye ve gruptaki diğer ülkeler için önemini şöyle değerlendiriyor: 

G-20 öncesi Almanya ile ilişkilerin yeniden gerilmesini nasıl değerlendirmek lazım?

Her ülke gibi Türkiye ve Almanya da kendi iç politikalarındaki gerilimleri yönetmek için bir gayret sarf etmek mecburiyetindeler. Bir de buna G-20 gibi zaten olaylar gebe uluslararası bir toplantının yarattığı gerilimler eklenince, ev sahibi ülkenin huzurunun kaçması normaldir. Bildiğiniz gibi G-20 ve benzeri toplantılar geçmişten bu yana her zaman çeşitli grupların kendilerini göstermeye çalıştıkları bir hedef olmaktadır. Hatta G-20 öncesi G-20 alternatifi ve aslına ağır eleştiriler getiren bir toplantı da yapıldı. Şimdi, bir de bunun üzerine Türk iç siyasetindeki mücadelelerin başka bir ülkeye taşınması ve geçmişte de ülkemizin bu tür faaliyetlerde olaylara neden olabilecek çizgiler izlemiş olması, ev sahibi ülkeyi ihtiyatlı olmaya itiyor. Bu tavrı anlamak için belki soruyu kendimize dönük olarak sormamız lazım. İlerideki bir tarihte Türkiye’ye, bizim pek de yakınlık duymadığımız bir Suriye başbakanı gelecek olsa ve Suriyelilerin katıldığı büyük gösteriler düzenlense, acaba bunu biz memnuniyetle karşılar mıydık? Daha da açıkçası, tahammül edebilir miydik? Almanya, özellikle bizdeki anayasa referandumu döneminde yaşadığı sorunlar, ve bunlara ek olarak, Cumhurbaşkanının ABD ziyareti sırasında korumalarının sebep olduğu olaylar nedeniyle, bir Türk cumhurbaşkanının ziyaretine ve bu ziyaret etrafında düzenlenecek siyasi faaliyetlere ihtiyatla yaklaşıyor. Bu ihtiyat, Almanya’daki Türk kökenli kamuoyunu harekete geçirmeyi arzulayan Cumhurbaşkanımız ve çevresi tarafından olumsuz olarak değerlendiriliyor.

Bu gerginlik toplantılara nasıl yansıdı?

G-20 toplantıları muhtelif yerlerde yapılıyor ve diğer toplantı noktalarında bu kadar yüksek sayıda Türkiye’den gelmiş ve yerleşmiş nüfus yok. Bu bakımdan G-20 toplantılarının yapıldığı yerler değiştikçe her mekanın kendine göre problemleri olacaktır. Her mekanda Türkiye’yi ilgilendiren bir durum olmayabilir. Ancak toplantının Almanya’da yapılması bir özellik arz ediyordu, çünkü orada üç milyona ulaşan Türk kökenli bir nüfus yaşıyor ve bunlar Türkiye’nin iç siyasetine dönük bir hareketlilik gösteriyorlar. Bu noktada beni endişelendiren bir husus var. Türk hükümeti ve iktidar partisi yöneticileri Almanya’da yerleşmiş vatandaşları Türkiye’deki siyasi mücadeleleri açısından bir kaynak olarak görüyorlar. Daha ilginç olarak, Almanya’da belki soldaki partilere kendini daha yakın hisseden Türk kökenli seçmen, konu Türk iç siyaseti olunca tamamen farklı bir siyasi tercihe yakınlık duyabiliyor. Fakat esas sorun, Almanya’da düzenlenen gösterilerin o ülkenin kamu düzenini bozabileceği endişesi yaratması. Bu huzursuzluk, Alman kamuoyunda tepkilere neden oluyor. Tepkiler sonucunda Almanya’da mukim Türk kökenli nüfusun olumsuz etkilenmesi söz konusu olabilir. Şimdiden Almanya bir yasa çıkararak bir seçim kampanyasının son üç ayında yabancı ülkelerin Almanya’da kampanya yürütemeyeceklerini öngören bir düzenleme getirdi. Bunu başkaları da izleyebilir.

Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarına zarar verebilir mi demek istiyorsunuz?

En kötü senaryoyu düşünürsek, Almanya zaten ihtiyatla yaklaştığı ve Türkler açısından benimsemediği çifte vatandaşlık konusunda gayet sert uygulamalara gidebilir. Orada yerleşmiş Türk kökenlilerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı niteliğini korumasını fazlasıyla zorlaştırabilir. Böylelikle, siz aslında Türkiye ile vatandaşlık bağlarının devam etmesini istediğiniz insanları kendi kısa vadeli siyasi kolaylıklarınız için kullandığınız zaman, onların Almanya’daki uzun vadeli varlıklarını da sıkıntıya sokan bir yola girmiş oluyorsunuz. Bu yola girdiğiniz zaman da, şu anda sizin siyasetinize destek olan insanlar, gün gelir, bugün yaptıkları işlerden pişman olabilirler, Türkiye’en kopabilirler, çünkü ağır bedeller ödeyebilirler. Dolayısıyla Almanya’da yerleşik Türk kökenli nüfusu Türkiye’nin iç siyasi mücadelelerinde bir kaynak olarak değerlendirmeyi öngören davranışları sınırlı tutmak gerekir. Aksi takdirde ortaya istenmeyen sonuçlar çıkabilir. Örneğin, Almanya orada yerleşmiş olup da Türk vatandaşlığını korumakta ısrar edenlerin Türkiye’ye dönmesi için baskılarını arttırabilir, yerlerine başka ülkelerden göçmen alma yoluna gidebilir. Zaten sırada bekleyen Suriyeliler var. Eminim ki kısa sürede Ukrayna, Belarus, Moldova göçmen açığını kapatabilir. Demem o ki, bu konuda son derece ihtiyatlı bir yol izlenmesi ve Almanya’daki Türklerin Türk siyasetinin bir parçası olarak değerlendirilmesinden vazgeçilmesi gerekmektedir.

Hep Türk-Alman sorunlarından söz ettik. Oysa G-20’ye dünyanın ileri gelen liderleri geliyor?

G-20 toplantısı dünya liderlerini bir araya getirdi. Resmi toplantılar şüphesiz önemli. Ama aynı derecede önemli bir diğer husus liderler arasında yapılan ikili görüşmelerdir. Örneğin Amerikan Başkanı Trump ve Rus lideri Putin ilk defa Hamburg’da yüzyüze görüştüler. Egoları büyük ve otoriter ruhlu iki liderin karşılaşmasının sonuçlarını herkes merakla bekliyordu. İlk izlenim çok iyi anlaştıkları yönündedir. Toplantıya Xi Jingping de katıldı. Biliyorsunuz, Putin ve Jingping kısa bir süre önce Kore yarımadasının nükleer silahlardan arındırılması için birlikte çalışacaklarını, buna karşılık Amerika’nın Güney Kore ile bölgede yaptığı askeri tatbikatları sonlandırmasını istediler. Amerika ise Kuzey Kore’ye karşı tehditkar bir tavır sergiliyor. Bu da talihin garip bir tecellisi. Şu anda Çin ve Rus liderler sorumluluk taşıyan, dünya barışını korumaya gayret eden kişilermiş rolünü üstlendiler, buna karşılık barışa büyük tehdit de Trump yönetiminden geliyor endişesi egemen. G-20 toplantısında konu gündemde fazla yer işgal etmemiş olsa bile, kulislerde bu ve benzeri konular mutlaka bolca konuşulmuştur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019