Gölge etmesek yeter mi?

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Hayatta öğrendiğim şeylerin başında her şeyin bir alışveriş olduğu gelir. İnsan bir şey alabilmek için bir şeylerden vazgeçmek ya da bir şeyler vaz geçtiği zaman karşılığında bir şeyler alabilmek ister. Bazılarımız, hiçbir şey vermeden de bir şeyler alabilmenin peşinde koşarız ama bu durumda bile en azından kendi karakterimizden, vicdanımızdan ve belki de toplum içindeki yerimizden taviz vermek zorunda kalırız. Aslında bu gerçeği daha çocukken öğreniriz.

Elimizdeki oyuncağa bir başka çocuk göz koyduğunda bir iki çekiştirmeden sonra kurtaramayacağımızı anladığımız zaman çocuğun diğer elindeki oyuncağa yükleniriz ani bir kararla. Sevdiğimiz oyuncak elimizden kayıp giderken, isterseniz teselli ikramiyesi diyebileceğiniz bir başka oyuncak gelecektir karşılığında.

Sosyal hayatımızdan vazgeçmenin karşılığında işimizde başarılı olmayı, iyi bir arabaya binmek karşılığında yıllarca kredi ödemeyi seçeriz belki de. Ama her seferinde aslında yaptığımız iş, verdiğimiz karar hep aynıdır. Almak istediğimiz faydaya karşılık bir miktar külfete katlanırız. Bu noktada önemli olan alacağımız faydanın ve katlanacağımız külfetin süreleridir. Bazen fayda sandığımızın aksine çok çabuk ortadan kaybolurken, külfet çok daha uzun zaman sürebilir. Yukarıdaki araba örneğinden yola çıkarsak, sahip olduğumuz arabayı başka bir modelle değiştirdiğimiz zaman bütün dünyamız değişecekmiş gibi gelir bazen. Uyur uyanır ve o yeni modeli düşünürüz. Sonunda onu alabilmek için uzun vadeli bir borç altına gireriz. Borcun miktarının, süresinin o an için bir önemi yoktur. Tek önemsediğimiz o arabaya sahip olabilmektir. Bu alışverişi yaptığımız zaman ilk anda dünyalar bizim olmuş gibi gelir. Ama bir süre sonra duyduğumuz muhteşem tatmin duygusu azalmaya başlar ve en sonunda sıradan bir araba kullandığımız zaman aldığımız tatminin ötesine geçemez. Ama artık çok geçtir dönmek için. Katlandığımız külfet, borcumuz devam etmektedir.

Benzer bir alışveriş durumu günlük kararlarımızda da söz konusu olabilir. Günlük koşuşturmacanın, gündemin peşine o kadar takılabiliriz ki, bir adım sonrasını düşünmek mümkün olmayabilir. Bireysel davranışlarımız bir yana bazen kurumsal davranış ve kararlarımızda bile bu tuzağa düşebiliriz.

Halbuki bizim gibi bazı şeylere bir tık geriden başlamış ve belki de bazı şeylerde bir tık geride kalmış ülkelerde, avantaj sağlayabilmenin yolu günlük uğraşılardan sıyrılıp, geleceğe yatırım yapabilmektedir. Bu kadar hızlı değişen bir dünyada ise geleceği tahmin etmek gün geçtikçe zorlaştığı için asıl olan geleceği hayal edebilmekte, aslında daha doğrusu geleceği hayal edebilecek yeni nesiller yetiştirebilmektedir.

Geleceği hayal edebilecek açık bir kafa yapısına, hayal ettiği resmin içerisinde yeterli bir yer işgal edebilecek yaratıcılığa ve bu yaratıcılığı eyleme dönüştürebilecek bilgi ve niteliklere sahip bir toplum yaratabildiğimiz zaman önemli bir aşama kaydedebileceğiz.

Bu satırları okurken bazılarınız bu söylediklerimi fazla ütopik, fazla uçuk bulabilir ama işin doğrusu geçtiğimiz hafta TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen’in inovasyon, girişimcilik gibi konularda özellikle gençlere yönelik olarak kurmaya çalıştıkları mekanizmalar hakkında verdiği bilgiler, Kemerburgaz Üniversitesi’nde gerçekleştirilen girişimcilik yarışmasında dereceye giren öğrenciler ve projeleri, aynı hafta tanıştığım ve yeni bir LMS geliştiren e-akademi girişimini kuran gençler, üniversitedeki tüm hizmetleri bütünleşik bir platformda bir araya getirecek bir yazılımın ilk adımlarını atan bilgisayar mühendisliği üçüncü sınıf öğrencileri, bu uçuk düşüncenin ülkemizde hayata geçmesinin an meselesi olduğunu gösterdiler bana. Bizlere düşen sadece bu çabalara gölge etmemek değil bunların hayata geçebilmesi için etkin şekilde çalışacak mekanizmaların kurulmasını sağlamak olmalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018