Günlük sorunlara ana eğilimlerden bakmak...

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

 

Dünyanın önde gelen bilgi ve danışmanlık firmalarından D&B’nin Türkiye için hazırladığı Ekonomik Beklentiler Endeksi raporu son iki yılın en yüksek düzeyine çıktı. Anlaşılan o ki, Türk iş dünyasının 2013 başında ekonomiye ve şirketine güvendiğini ortaya koyuyor. Tabii, tedbiri elden bırakmamakta fayda var...,

Elimde bir rapor var...
Hazırlayan Dun&Bradstreet...
Kısa adıyla D&B...
1841 yılında kurulmuş bir bilgi ve danışmanlık firmasi...
Tarihi 170 yıldan daha fazla olan bu firma, şirketlere kredi, pazarlama ve satınalma kararları sırasında gerekli olan ticari bilgiyi sağlama amacıyla faaliyet gösteriyor...
230 ülkede ofisi var...
Dünya çapında 2 milyonu aşkın Kurumsal müşterisi bulunuyor..
Global veri tabanında ise 240 milyona yakın firma bilgisi...
  ***
Bahsettiğim rapor da, 2013’ün ilk çeyreğine ilişkin D&B Ekonomik Beklentiler Endeksi Raporu...
Endeks, hemen her sektörden kanaat önderi konumundaki seçilmiş iş adamlarının katılımıyla hesaplanıyor. Bir anlamda “piyasanın sesi”...
2012’nin son çeyreğinde 39 puanda olan bu endeks 2013’ün ilk çeyreğinde 54’e yükseldi...
Ve son iki yılın en yüksek düzeyinde...
  ***
Araştırmanın ortaya koyduğu sonuç net: Türkiye’de iş dünyasının beklentileri 2012’nin son çeyreğine göre, 2013’ün ilk çeyreğinde belirgin bir şekilde iyileşme gösteriyor...
Aslında bu Türkiye’yi dünyadan da ayrıştıran bir sonuç...
Çünkü D&B Baş Ekonomisti Paul Ballew’e göre, dünyada durum pek öyle net değil... Aksine dünya ekonomisi büyük ölçüde belirsiz bir görünüm sergiliyor. Dünya şirketleri daha çok verimliliğe ve güncel koşullara uyuma yatırım yapıyor. Öyle ki, rakamlara bakarsanız, bugün iş dünyasının finansal durumu 2008 krizi öncesine göre çok daha sağlıklı durumda. Ancak bu kazanımlar, Amerika ve
dünyadaki sosyal ve politik baskılar nedeniyle, küresel ekonomik oyuncuların artık birbirlerinden bağımsız hareket edememeleri nedeniyle gölgeleniyor...
  ***
Dr. Selim Seval başkanlığındaki D&B Türkiye’ye göre, Türk iş dünyasının beklentilerdeki bu yüzde 40’a varan artışın iki nedeni var...
Birincisi, süregelen ekonomik istikrar ortamının oluşturduğu iyimserlik...
İkincisi, Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu BB’den yatırım yapılabilir seviye olan BBB-‘ye yükseltmesi...
Seval ve ekibi, “Önceki dönemlerde işadamlarımız genelde şirketlerinin performans göstergelerinde iyimser, ekonominin genel gidişatında az da olsa kötümserdiler. Ancak bu dönemde trend değişmiş ve genelde her başlıkta iyimser olmuşlardır” tespitinde bulunuyor...
  ***
Doğrusu bu sonuçlar, bizim kimi gözlemlerimizle de paralel...
Geçen çarşamba Gaziantep’teydim...
Naksan Holding’in kuruluşu Royal Halı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Taner Nakıpoğlu, ekonominin ve Antep’in geleceğine duyduğu güveni anlattı...
Perşembe günü, yazarımız Dr. Rüştü Bozkurt ile birlikte ziyaret ettiğimiz, Türkiye’nin en modern organize sanayi bölgelerinden birini kuran Dilovası IMES Yönetim Kurulu Başkanı Süheyl Erboz,
son dönemde kendilerinden yer talep edenlerin arttığını söylüyordu...
Aynı gün, Eczacıbaşı CEO’su Erdal Karamercan, “global krizin izleri hala silinememişken, ‘Türkiye ekonomisinin performansının herkes için büyük bir güven ve motivasyon kaynağı olduğunu’ söylüyor ve “Şimdi gaza daha güçlü basma zamanı” çağrısı yapıyordu...
  ***
D&B raporunda da vurgulandığı gibi, ekonomik gelişimin yönünü beklentiler belirler...
“Avrupa’daki krizin devam ettiği, küresel ekonomik görünümün belirsiz olduğu, Suriye başta olmak üzere çevre ülkelerde ciddi sorunların yaşandığı hatta ve hatta ülkemizde büyümenin hayli
yavaşladığı bir ortamda beklentilerin bu denli iyimser olması güzel bir haber...
Buradan, Türk iş dünyası ekonomiye ve kendine güveniyor mesajı çıkıyor...
Bu eğilim devam ederse, bugünlerde çokça tartışılan 2013’te büyüme ne olacak sorusuna vereceğimiz yanıt ‘beklentilerin üzerinde’ olacak...”
Bizde ekonomik ve siyasi gelişmeleri tahmin etmek hep zor oldu...
Biraz da bu nedenle, Türkiye’de biz gazeteciler haber bulmakta pek sıkıntı çekmeyiz...
Hep bir şeyler çıkar...
Hep beklenmedik işler olur...
Bir bakmışsınız, olaylar gidişatın yönünü bir haftada tam tersine çevirmiş...
Beklentiler değişivermiş...
Belki de Türkiye’nin bu durumunu en iyi anlatanlardan biri Paul Henze...
Hatırlayacaksınız, Henze ünlü CIA ajanı...
Ankara’da görev yapıyordu...
Türkiye’ye ilişkin beklentileri nasıl rapor ettiğini şöyle anlatıyor: “Önce masama oturur, gelecek altı ay için, akla yakın düşünüldüğünde olası tüm gelişmeleri not ederdim. Sonra her beklentinin karşısına bunların tam aksini yazardım ve Washington’a onları gönderirdim. Bu yöntemle tüm tahmin ve öngörülerimde yüzde 100’e yakın isabet kaybederdim...
  ***
Türkiye’de o dönemleri geride bıraktığımızı hissediyor olsak bile, derim ki, tedbiri elden bırakmamakta fayda var...
Biz ne kadar geleceğimize güvenirsek güvenelim son derece oynak bir piyasadayız..
Piyasalar, zengin fakir herkese meydan okuyor. Tüm dünyada...
Ve fakat sonuç, ‘herkesle gelen düğün bayram’ olmuyor...
  ***
‘Peki, tedbir ne ola?’ derseniz...
Maalesef mucizevi bir reçete yok...
İster ‘volatilite’ deyin adına ister ‘oynaklık’, kimilerinin “yeni normal” de dediği bu fırtınalı döneme alışmak durumundayız...
Bunun için oynaklığı önce zihnimizde yenmemiz gerekiyor...
Riskleri yönetebilmemiz için, güncel sorunlardan başımızı kaldırıp “senaryo planlaması” yapma alışkanlığı edinmemiz lazım...
Geleceği düşünmek bizi biraz yorar ama.. Neler olabileceğini sistemli bir şekilde araştırdığımızda ufkumuz genişleyecek, bakışımız derinleşecek... Geleceği tahmin etmenin tüm zorluklarına rağmen, bir kez bu yola girersek kararlarımızı daha güvenle alacağız...
  ***
Türkiye hep şaşırttı...
Şaşırtmaya da devam edecek...
“Acı patlıcanı kırağı çalmaz” derseniz... İtirazım yok...
Oynak düzene biz herkesten daha çok aşinayız. Adeta aşılıyız...
İşte şimdi bu avantajımıza, iş hayatının günlük sorunlarına ana eğilimlerin perspektifinden bakabilmeyi de eklemenin tam zamanıdır...

 

harita_hakan.jpg

 

Türkiye’nin en risksiz bölgesi Orta Anadolu...
Elimde, D&B’nin hazırladığı bir başka rapor daha var: D&B Türkiye Kredi Risk Haritası...
Harita, Türkiye’nin ticari hayatını ve eğilimlerini gösteren istatistiki bir çalışmayla çiziliyor.
D&B Bilgi ve Danışmanlık A.Ş’nin raporuna göre, Kredi Risk Endeksi’nin, 2012’nin ikinci çeyreğinde başlayan aşağı inişi devam ediyor...
2012’nin son üç ayında endeks 1053 puana geriledi. Bu değer, Türkiye Kredi Risk Endeksi’nin bugüne kadar gördüğü en düşük değer...
Rapor açıkça, “Türkiye’deki şirketlerin kredi risklerinin arttığını ve kazanımlardan bir geriye gidişin olduğunu gösterdiğini” söylüyor...
Doğal olarak iki rapor arasındaki ‘çelişki’ dikkatinizi çekmiştir...
Ancak hemen hatırlatalım; iki rapordaki endeksler arasında zaman farkı var...
Risk endeksi, 2012’nin son çeyreğine, beklenti endeksi ise bu yılın ilk çeyreğine ait... Aradaki çelişki kısmen bununla açıklanabilir... Ancak durum ortada: Türk iş dünyasının ekonomiye ilişkin beklentileri son iki yılın en yüksek düzeyinde. Gel gelelim, risk algısı da öyle Türkiye Kredi Risk Endeksi, 0 ile 2000 aralığında gerçekleşiyor. 2000 değeri hesaplanan riskin minimum olduğu durumu, 0 değeri ise maksimum olduğu durumu gösteriyor. Haritada, 0 değeri kırmızı, 1000 değeri sarı, 2000 değeri ise yeşil olacak şekilde belirlenmiş. Bugünden geçmişe doğru son dört çeyrek dikkate alındığında, en düşük kredi riskine sahip iller Karaman, Bolu, Edirne, Kütahya, Kayseri ve Hatay olarak görünüyor. Aynı dönemde en riskli iller ise Batman ve Van. En riskli iller listesine son bir yılda Şanlıurfa, Trabzon, Muğla, Niğde ve Çanakkale sadece bir kez girmiş...
2012’de Türkiye’nin kredi riski en düşük bölgesi olarak Orta Anadolu öne çıkıyor. Tabii, Orta Anadolu’nun yüzde 2.5 ile en az kredi hacmine sahip bölgeler arasında olduğunu da unutmamak lazım. Diğer bölgelerin tamamında risk artışı var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar