Hakem kim

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

 

Serbest ticaret konusunda geçen hafta verdiğim dört sorudan birincisine: Ticaretin hakem veya hakemleri kim? Gözlemciler kim? Kuralları kim koyuyor? Kurallar nelere göre konuluyor? Sorusuna kısaca değinmek istiyorum. Ülkeler arası serbest ticaret anlaşmalarını devletler imzalarlar ama uygulamasını birçok resmi ve özel kurumla şirketler yaparlar. Burada amaç ticaretin arttırılması olduğuna göre, bu tür anlaşmalardan en fazla yararı (veya zararı) şirketlerin göreceği söylenebilir. Etatist, yani ekonomik planlama, politika ve hatta üretimi devlete bırakan toplumlar artık çok azaldığı ve kalanların da serbest ticaret anlaşmalarına pek yanaşmadıklarını düşünerek onlardan bahsetmiyorum.
Serbest ticaret anlaşmalarının kuralı basit. Bu anlaşmalara imza koyan milletler birbirlerine koydukları gümrük duvarlarını kaldıracaklar. Bir yerde gümrük almayacaklar. Bu kuralın hakem ve gözlemcileri belli: Gümrük tarifelerini yazan ve uygulayanlar. Başka? Aslında başkası yok. İki ülke arasında serbest ticaret anlaşması varsa, hiç gümrük olmayacak eh bunu da gümrük tarifelerinde göreceğiz. Başka bir hakeme gerek yok. İki ülke oturur biraz kavga biraz dövüş işi çözerlerse anlaşmaları imzalarlar olur biter.
Mesele o kadar kolay değil. Bir kere her şeyi herkes kabullenmiyor. Geçen yazımda değinmiştim. Fransızlar Amerikan film ve TV dizilerini istemiyor hele hele orijinal dillerinde yani İngilizce hiç istemiyor. AB Amerika'nın GDO'lu ürünlerini de istemiyor. İtalyan'ların Kaliforniya şaraplarını istememesi, İngilizlerin biralarını korumak istemeleri gibi. ABD'de de buna banzer talepler olacaktır. Yani eğer durum böyleyse iki hükümet yetkilisi otursunlar bassınlar 'sıfır gümrük' anlaşmasına imzayı sonra televizyona çıksınlar biz anlaştık şirketlerde buna göre hareket etsinler  diye bir açıklama yapsınlar. Oralarda sistem 'ben yaptım oldu' usulünde çalışmıyor. Bu işten menfaati olan veya menfaatine halel gelecek her kesimle konuşacak ve siyasi ve ekonomik bir konsensüs yaratacak ondan sonra görüşmelere başlayacaksınız. İşveren sendikalarından, sivil toplum örgütlerine, değişik devlet kurumlarından sendikalara kadar herkes fikrini söyleyecek, anlatacak ondan sonra.
Gümrük hadleri bir ülkeden başka bir ülkeye mal ve hizmet satımına mani olan tek duvar değil. Söz gelimi hizmet sektöründe Fransızların kültürel emperyalizm tabir ettikleri şeylere kısıtlama istemeleri gibi. Bunun gibi birçok duvar var. Ürünün içindeki maddeler, paketlemesi hatta paketin üstündeki açıklamalar gibi. Tüm bunlar konuşulacak. Koyulacak her bir kısıtlama yeni bir hakem ve yeni bir gözlemci isteyecek. Söz gelimi eğer AB ABD'den GDO'lu ürünler almazsa veya buna bir kısıtlama gelirse olacakları bir düşünün. Ya diyecekler ki biz sizin sözünüze güveniyoruz eğer bize 'vallahi GDO yok' derseniz kabulleniriz veya 'size güven olmaz gönderdiğiniz falan filan ürünlerde şu var mı GDO var mı? Falan bakacağız varsa almayacağız.' Birincisini diyecekleri pek olası olmadığından ikinciyi diyeceklerdir. O zaman birinin bu ürünü tahlil etmesi ve raporlaması gerekir. Buyrun size bir gözlemci. Eh bir de hakem lazım. Gerçi sonra tekrar döneceğim ama bu bağlamda Türkiye'nin ABD veya AB ile serbest ticaret anlaşması imzalaması için daha neler neler yapmamız gerekecek bir düşünün.           
Dünya ticaretinin birde hakem ve kural koyucu teşkilatı var: Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ).
Benim çalıştığım yerin adı International Trade Centre (ITC UNCTAD/WTO) idi. WTO yani World Trade Centre'nin Türkçesi malum DTÖ. İkide bir de liberal ekonomi karşıtı gruplar bu binanın karşısına geçer 'kahrolsun WTO' diye bağırırlar. Ben gençliğimden beri 'kahrolsun' tezahüratını bir türlü anlamamışımdır. Yani nasıl kahrolur WTO? Faşizm? Komünizm? Kahır çekip depresyona mı girer? Neyse bu WTO'ya bağıranlar orada çalışanları liberalizmin kurallarını koyuyor sanırlar ve yanılırlar. WTO bir bina ve sekreterlerden oluşur. Hani iş adamlarına seyahat ettikleri yerlerde ofis ve sekretarya hizmeti kiralayanların sunduğu hizmet var ya işte öyle bir şey. Ülke temsilcileri gelirler o binalarda büyük büyük odalarda toplanırlar ve al takke ver külah pazarlık ederler.  WTO memurları da işte öyle sadece memurdurlar. Karar vermezler, kural koymazlar. Devletler ne de anlaştılarsa yazarlar imzaya hazırlarlar ve de hakemlik yaparlar. Onu da haftaya işleriz.
Sağlıcakla kalın

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019