Hayvan işletmeciliğinde "kaba ve karma yem" belirleyicidir

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Et üretimine ilişkin gözlemler (2)

Hayvancılığının geliştirilmesi için "mera-odaklı arayışlarda" yanıtlanması gereken soruları bir önceki yazıda paylaştık. Hayvan yetiştirmede, mera-odaklı bilgi sahibi olmak bir ilk adım ise, ikinci adım da "kaba ve karma yem" konusunda "rekabet edebilir" koşulların oluşturulmasıdır.

Eğer hayvancılığımızın küresel rekabet koşullarında gelişmesini istiyorsak, kaba ve karma yem konusunda birbirini bütünleyen beş adım atmamız gerekir:

1. Hayvan performanslarındaki değişmelerin farkında olma

Bilim ve teknolojideki gelişmeler, ekoloji ile evrimin birlikte değerlendirilmesi hayvan performansının sınırlarını giderek genişletiyor. Bu konuyu tartışırken ayrıntı bilgisi edinmek isteyenler, en azından ,kendini uluslararası düzlemde kanıtlamış olan bilim insanımız Dr. Arpat Özgül'ün çalışmalarını özenle bakmalı,gelişmelerin yönü ve hızını anlamaya çalışmalı.

Vermek istediğimiz mesaj çok net: İneklerin ortalama 50 litreye yakın süt verdiği bir hayvan işletmeciliği aşamasındayız. Yakın gelecekte daha yüksek verimlere ulaşılacağına ilişkin çok ciddi kanıtlar var. Bilim ve teknikteki gelişme bizleri hayvan işletmeciliğinde bildiklerimizi gözden geçirmeye, yeni varsayımlar üretmeye,yeni zihni modeller oluşturmaya zorluyor.

Geleneksel hayvan yetiştiriliğini savunanlar, rakip ülkelerin bilim ve teknoloji bulgularını uygulayarak elde ettikleri et ve süt verimi karşısında nasıl rekabet edebileceğimizin yol ve yöntemini de söylemeli. 

Kamu fonlarından yapılacak desteklere dayalı gelişmeyi savunanlar da, bu desteklerin uzun soluklu gelişme yaratıp yaratamayacağını da yeniden düşünmeli.

Bilim ve teknolojinin hayvan performansında yarattığı gelişmeler,geleneksel beslenme sistemini de köklü biçimde değiştiriyor. Beslenme sistemindeki karar sürecine dahil etmemiş bir analiz; yem sorunlarını gerçek boyutlarıyla kavrayamaz, ülkemizde et arzındaki yetersizliğin nedenini tam olarak açıklayamaz. Hayvan performansları,besleme yöntemleri, kaba ve karma yem ihtiyacının güvenle karşılanması, kaba ve karma yem maliyetinin oluşumu et arzının kilit sorunudur; karar parametreleri arasında yem konusu yoksa tartışma eksikli kalır, bir sonucu götürmez.

2. Hayvan besleme sistemindeki değişmeleri içselleştirmek

Hayvan performansının gelişmesinin "kritik noktası" beslenme sisteminin değişmesidir. Mera-odaklı geleneksel beslemenin yarattığı "maliyet avantajı" kadar birim başına verimliliğe etkilerini ve rekabet gücü yaratmadaki rolünü de değerlendirmeliyiz.

Modern hayvan işletmelerinde birim başına elde edilmek istenen süt ve et verimine göre beslenme formülasyonları geliştiriliyor. Hayvan yetiştiriciliğinde gelenek taassubu ve alışkanlıkları kolay sanma ısrarcılığını aşarak,"fayda/maliyet analizi" ölçülerine göre değerlendirmek gerekiyor. Besleme sisteminin yeni ihtiyaçlarını dikkate almayan önerilerin geçerliliği yoktur.

Hayvan besiciliğinde hayat bizleri "ezber bozmaya" zorluyor. Ezberlerden bir an evvel vazgeçerek, analitik düşünceyle işe yaklaşmak zorundayız. Alışkanlıkla iş yapmaktan analizle iş yapmaya geçemezsek, et sorununu daha yıllarca tartışırız.

3. Yem bitkileri arzını artırmak

Modern hayvan işletmeciliğinde kaba ve karma yem girdisinin önemi giderek artıyor. Üreticilerin büyük çoğunluğu toplam maliyetin yüzde 70'ine yakın bölümünü kaba ve karma yem girdilerinin oluşturduğunu söylüyor.

Ülkemizde "et arzı yetersizliği" tartışılırken "yem maliyetlerinin yüksekliğinden" yakınılıyor. Gerçekten de ülkemizde yem bitkileri arzının yetersiz olması, mısırından soya küspesine, ay çiçeği küspesinden diğer girdilere yurtiçi üretimin yetersiz olması, ithalata dayalı yem üretimi maliyetlerini yükseltiyor.

Hayvan işletmeciliğinde kararlı ve düzenli gelişme yaratılmak isteniyorsa; konuyu tartışanların yem bitkileri konusunda hangi çözümleri önerdiklerini açıklamaları gerekir. Günümüzde yem bikileri arzının artırılmasında hayati önemde olan rekabet edebilir teknolojik donanımları kullanabilir miyiz? Geçen yıl Hanover'de Tarım Makineleri Fuar'ında gözlenen teknolojik gelişmeleri hayata taşımak bizim tarım işletmelerimizde ne kadar uygulanabilir? Eğer teknoloji uygulamalarını işletme ölçekleri bağlamında ele alamaz, arazi yapısında gerekli koşulları yaratan reformları hayata geçiremezsek, duygusal sözlerle "tarlaya geri dönün" çağrılarının ne anlamı olabilir?

Bizim yem bitkileri konusunda dünyadaki oluşumları, ülkemizin olanak ve kısıtlarını dengeleyen bir "kapsayıcı stratejimiz" var mı? Stratejimiz yoksa, kaynaklarımızı etkin değerlendirme imkanımız da yoktur.

4. Kaba ve karma yem piyasasını olgunlaştırmak

Hayvancılık işletmelerinde önemli girdi olan "kaba ve karma yem piyasalarının" gerekli derinliğe sahip olduğu söyleyebilir mi? Hangi üretici kaba ve karma yemde fiyat istikrarına güveniyor, inanıyor? Hayvancılıkta, sıkı çalışırsam kazanırım inancının düzeyi nedir? Parasını elinde tutabileceğine güvenen ve inanan işletmecilerin oranı hakkında bilgimiz var mı? Hayvancılığın yapısal ve ekonomik özelliklerini dikkate alan bir finans sisteminden söz edebilir miyiz? Herkese açık ve kapsayıcı,erişebilir bir finans sistemi yaratmadan hayvan işletmeciliğinin uzun soluklu bir gelişme yaratması mümkün mü?

Kaba ve karma yem için yem bitkileri girdisi üretimini dikkate alan, fiyat-maliyet dengesi bakımından rakip ülkelerle şans eşitliği yaratan bir stratejiyle ihtiyaç var.Yem piyasasını olgunlaştıran politikalar geliştirilmeli, arkasında kararlılıkla durulmalıyız ki sonuç alabilelim .

5. Yem bitkileri stratejisi çerçevesinde reformlar yapmak

Hayvancılıkta kararlı ve düzenli gelişme isteniyorsa, öncelikle yem bitkileri arzını olması gereken yere taşıyan çok ciddi reformlara ihtiyaç var. Toprak analizinden,işletme ölçeklerine, toprak -bitki uyumuna, uluslararası rakiplerin verimlilik düzeylerine, işleme tekniklerine ilişkin bilgi sahibi olmalıyız. Bütün değişkenleri dikkate alan bir "yem politikasının" neleri içermesi gerektiğini ihmal eden söylemlerin, önerilerin ve uygulamaların başarı şansı yok.

Kaba ve karma yem sorunu,bu yazıda özetle değinilen sorunlarla sınırlı değil. Yazının amacı, konuyu tartışırken hangi değişkenlere bakmamız gerektiğine ilişkin bir fikir vermektir. Mera konusunda ciddi ve dinamik bir envanter olmadan, yem bitkileri,yem üretimi ve yem ticareti konusunda net bilgi ihtiyacı karşılanmadan süt ve et sorununu çözmeye kalkışmak boşuna bir çabadır.

Eleştirilerimizin ve önerilerimizin içeriğine özen göstermiyorsak, nicelikler kadar nitelikleri de artırmanın bileşenlerinin farkında değilsek hedeflere ulaşamayız. Hayvancılık sorunuyla ilgili ayrıntı bilisine sahip olmayanların önlerine gelene mikrofon tutarak ,popülist bir tutumla beklenti yaratmalarının günahı ve vebalı üzerine düşünmeliyiz. Sosyal sorumluluk, kendi işimizi iyi yapma noktasında başlar;ayrıntı bilgisi ve özeni gerektirir. Bu temel ilkeyi unutmamalıyız!

Bir sonraki yazıda " Süt fiyatlarında istikrar" sağlamadan hayvan arzı istikrar kazanmaz varsayımını tartışacağız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar