İkinci kurtuluş savaşının komutanları

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Yazıyı alan yazı işleri “Aman hoca siyasi yazı mı yazıyor?” telaşına kapılmadan baştan söyleyeyim. Bahsettiğim eski tabiriyle iktisadi, yeni tabiriyle ekonomik kurtuluş. İkinci kurtuluşun komutanları iş adamlarımız/hanımlarımız. Askerleri işletmelerimizin yöneticileri, üretim ve pazarlama sorumluları. Bu yazıda buna neden savaş dediğimi ve savaşın nasıl dövüşülmesi gerektiğini tartışmayacağım. Amacım başka.

Benim yazılarımı okuyanların kaçı patron kaçı teknokrat bilemiyorum Bilmiyorum ama umuyorum her iki gurup da okuyordur. Eğer okuyorlarsa zaman zaman “Hoca da herkes gibi ha babam de babam bize giydiriyor. Sanki biz istemiyoruz da yapmıyoruz veya onlar akıllı biz aptalız” diyorlardır. Haklılar çünkü, bu tür konularda bir sürü kişi sanki Türkiye’de yaşamıyorlarmış gibi ne yapılıp ne yapılmayacağı konusunda işadam/kadınlarımıza nasihatler veriyorlar ama bunların neden dinlenmediğini araştırmıyorlar. Diğer taraftan yanılıyorlar çünkü ben ve benim gibi bir çok yazar onların nelerle uğraştıklarının farkındayız. 

Öncelikle kendilerine ikinci kurtuluş savaşımızın komutanları derken fantezi yapmıyorum. Ciddiyim. Birinci kurtuluş savaşımızdaki komutanlar ne kadar zorluklarla mücadele ettilerse şu anda ‘iş yapmaya’ uğraşanlar da aynı zorluklarla boğuşuyorlar. Türkiye’de iş yapmak için işletmecilik becerileri kadar cesaret, feragat, metanet ve sabır gerekir. Maalesef ülkemizde insanın kendi kendisini sorgulamadan ‘iş yapması’ çok zordur. Türkiye’de ‘iş yaparak’ para kazanmaya çalışmak çileli iştir. İnsana kendini sorgulatır. İnsanın kendi kendisini sorgulaması ise başa gelecek en sıkıntılı şeylerden biridir. 

İş gücü planlaması yapacaksınız, kalifiye eleman diye karşınıza gelenler sizin onların yaşındayken bildiğinizin yarısını bilmiyorlar. Biliyor diye işe aldığınız eleman bildiğini uygulayamayacak kadar tavır bozukluğu sergiliyor. İşten atmaya kalkıyorsunuz iş mahkemeleriyle uğraşıyorsunuz. Bilen ve bildiğini uygulayan eleman cart diye kendi işimi kuracağım, ya da filan şirket şu kadar daha fazla veriyor diye ayrılıyor. Yerini doldurmaya uğraşıyorsunuz, üst yönetim kadronuzun her bir elemanından bir başka ses çıkıyor. İşletmede yemek dağıtıyorsunuz lezzeti yok diye hır çıkıyor. Dağıtmıyorsunuz filan şirket dağıtıyor diye moral baskı yapıyorlar. Samimi oluyorsunuz sululaşıyorlar, uzak duruyorsunuz adınız kasıntıya çıkıyor. Başarılıyı ödüllendiriyorsunuz, başarısız “haksızlık” diye ortalığı çınlatıyor. Bu iş gücü. Zalim olup personeli ezesin gelir, kendini sorgularsın. Daha yazarım ama yazı tüm gazeteye sığmaz.

Mali kaynaklarla ilgileneceksiniz. Nakde sıkıştınız. Bankaya gidersiniz, sıkışıksınız ya, altı ay önce kredi vermek için kapınızı aşındıran banka bin dereden su getirir. Kredi faizini yüzde on beş sanırsınız oradan kes, buradan ekle derken yüzde yirmi beşe çıkar. Tedarikçinize verdiğiniz senetler Hasan oğlu Hüseyin’in eline geçer uğraşırsınız. Müşterinizin verdiği çek karşılıksız çıkar boğuşursunuz. Biri bir akreditifte küçük bir hata yapar banka (haklı olarak) paranızı vermez. Tedarikçiniz ise fırsatını bulur bulmaz peşin para almadan sevkiyat yapmaz. ABD’de Merkez Bankası Başkanı hapşırır TL-ABD dolar kuru sıçrar. Bunlar para. İnsanın işi gücü bırakıp tefecilik yapası gelir. Kendini sorgularsın. Daha yazarım ama yazı tüm gazeteye sığmaz.

Makina parkınızı genişleteceksiniz teknik elemanlarınız spesifikasyon yazamazlar. İthal edersiniz makineler gümrükte takılır. Makineleri monte etmeye çalışırsınız eleman bulamazsınız. Bulursunuz, takarsınız cereyan kesilir, voltaj düşer. Makina bozulur ihracatçı temsilcisi ortadan yok olur. Bakım yap dediğiniz eleman makinalara bakar ama uzaktan! Su kesilir, durup dururken doğalgaza zam gelir. Bu alt yapı. Yatırımını tasfiye edip Amerika’ya, Avrupa’ya gidesin gelir kendini sorgulamaya başlarsın. Daha yazarım ama yazı tüm gazeteye sığmaz.

Enformasyon elinize ulaşana kadar dünkü gazete kadar güncel! olur. Şirkette olup biteni herkes değişik anlatır. Resmi kaynaklar böyle der, basın şöyle der, uzmanlar ne öyle ne böyle der. Kimin enformasyonu doğru bilemezsin. Yalandan kim ölmüş diyen yalan söyler. Know-how almak istersin her uzman başka bir şey söyler. Teknoloji transferinin astarı yüzünden pahalıya gelir. Bu enformasyon ve know-how. İşi gücü tasfiye edip Bodrum’da bir villaya inzivaya çekilip gazete bile okumayayım dersin kendini sorgularsın.  Daha yazarım ama yazı tüm gazeteye sığmaz.

Stratejik ortaklık diye gelirler bir bakarsın ortada tezgah vardır. Sen gidersin enayi yerine koyuyorlar gibi gelir. İyi ilişkiler kuralım dersin adın yalakaya çıkar. İyi ilişkimiz var sanırsın ilk kazığı onlar atar. Sayın bakan, sayın vali, sayın belediye başkanı, sayın müdür, sayın memur illaki de iyi ilişki! ister “Kardeşim herkes işini yapsın” diyemezsin. Bunlar işbirlikleri. Ben de önüme geleni kazıklayayım, yalakalık yapayım dersin, kendini sorgularsın. Daha yazarım ama yazı tüm gazeteye sığmaz. 

Halbuki siz bir bakıyorsunuz biri iş için aldığı avansları döviz spekülasyonuna yatırmış malı götürüyor. Öbürü iş için aldığı krediyi faizle kullandırıyor paraya para demiyor. Bir diğeri inşaat işi için aldığı şişirilmiş hakkedişleri işine yatıracağına ticari spekülasyona yatırmış köşeyi dönüyor. Bir başkası taşerona iş vermiş, fason adam çalıştırıyor senin bordronun yarısına iş yapıyor. Kimi kadın, çocuk çalıştırıyor iş müfettişlerini şöyle böyle idare ediyor malı ucuza getiriyor. Bir diğeri bir teknolojinin tekelini almış size vermiyor veya alt yapıyı tekelleştirmiş sizi yararlandırmıyor, sizin sırtınızdan para kazanıyor. Kimi farklı fiyat uyguluyor ceplerini dolduruyor. Başkaları şu veya bu şekilde resmi bilgilere uzanmış haksız avantaj elde etmiş aldıran yok. Başkaları ‘iyi ilişkilerle!’ ihaleler, kontratlar kazanmış çağ atlamış! Kimi miktardan çalıyor, kimi kaliteden, kimi ham maddeden. Parasını öyle kazanıyor. Kimi malı geç teslim etmekten para kazanıyor kimi karaborsacılık yapıyor. Kimi reklam diye alenen yalan söylüyor. YYKK (yapanın yanına kâr kalıyor) kuralı mis gibi çalışıyor.

Siz de hala mal veya hizmet üretip satıp para kazanmaya çalışıyorsunuz. Sizler bunlarla uğraşırlarken biz yazarlarda “içiniz geçmiş yaratıcı olun, millet dijital transformasyona geçti siz ne yapıyorsunuz?, Millet uzayda iş görüyor siz hala kazma küreksiniz” diye yazıyoruz. Ne yapalım? Siz bizim hayatımız kolay mı sanıyorsunuz. Haksızlık ediyorsak özür dileriz. Sahi sanal üretim konusunda ne yapıyorsunuz?.

Sağlıcakla kalın

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019