İklim değişikliğine ulusal kampanya

İçinde yaşadığımız, gıdamızı, nefesimizi aldığımız, evimiz, yuvamız yani her şeyimiz olan Dünyamız ölüyor. O bize hasta olduğunu, kendisinin yardımına acilen koşmamız gerektiğini her fırsatta hatırlatıyor. Ama öyle görünüyor ki, derdini, acısını, çaresizliğini anlatamıyor.

Bizler daha önceleri, aşırı sıcaklar, çölleşme, hortumlar, seller,yok olan göller, kaybolan kaynak suları vb. olaylarla daha önceleri bu kadar sık hem de kendi ülkemizde karşılaşıyor muyduk!

İşte bunun sorumluluğunu fark eden bir meslek örgütü olan EGD (Ekonomi Gazetecileri Derneği), konuyu sürekli gündemde tutmak, kamu oyunu aydınlatmak ve yetkilileri uyarmak için bir dizi panel, konferans ve toplantılar düzenleyerek, öncülük görevini sürdürüyor.

EGD geçtiğimiz günlerde Başkan Celal Toprak öncülüğünde, önce güçlü bir sendika olan Birleşik Metal İş Sendikası ile  Sapanca'da ardından da İstanbul Beyoğlu'nda bulunan dernek merkezinde uzmanlarla bir araya gelerek, sorunu ele aldı.

Burada ortaya çıkan sonuçlardan en dikkat çekici olanın, geleceğin enerjisinin, Güneş enerjisi olacağı, bu alanda ki yatırımın yaygınlaşması ile ülkemizin kimi yıllarda 60 milyar dolara ulaşan dış giderinin çok çok azalacağı noktasıydı.

Gerçekten Güneş enerjisine yöneldiğimizde, katı yakıtların yol açtığı, sera etkisi yok olacak. Bu arada toprak ve hava kirliliği azalacak, yediğimiz gıdalara bulaşan artık ve atıklar yok olacak.Elektrik dağıtım şebekeleri olmadan, yerel enerji elde edilmesiyle, bilgiye, televizyona, kitaba kolay erişim(E- kitap) mümkün olacak.Kültür ve eğitimde de bir sıçrama yaşanabilecek.Bunun yanında milyonlarca insana da iş alanı doğacak.

Dünyamız, bize sesleniyor, aynı bir canlının hatta bir insanın, ölmeden önce vücudunda ortaya çıkan ağrılar, sızılar gibi belirtiler veriyor...

Fakat toplu, ulusal düzeyde bir proje, program henüz ortada yok. Bunun kendi ulusumuz, halkımız, ülkemiz adına , başka ülkeleri beklemeden bir an önce alınması gerekiyor.

İklim değişikliği ve çevre sorunları ile ilgilenen kuruluşların da bir araya gelerek, birlik bütünlük yanında, ortak kararlar almaları, sonra bunun uygulanması konusunda yöneticileri uyarmalı ve onları uygulamaya zorlamalılar...

Dilimizde çok güzel bir söz vardır, 'Başka İstanbul yok !'.

Bunu söyleyenleri günümüzde yaşasalardı, bunu, 'Başka Dünya yok! ' diye söylerlerdi...

Evet gerçekten de hiçbirimizin başka Dünya'sı yok...