IMF raporu ve OVP üzerine

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Türkiye IMF ile stand by anlaşmasını 2008’den itibaren yenilenmediği için, artık IMF Türkiye üzerine yılda bir defa ülke raporu veriyor. Hazırlanan bu rapor 30 Eylül tarihi itibari ile Hazine’ye verildi. Hazine raporun Türkçe tercümesini 5 Ekim’de web sayfasına koydu. Bu raporu okumaya hazırlanırken, 8 Ekim’de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Orta Vadeli Programı (2014-2016) açıkladı. Bu iki belgeyi karşılaştırdığımızda ilginç bulgular elde ediyoruz.

IMF raporunun temel başlıkları şöyle:

* 2012 yılında Türkiye, dengesizlikleri azalmayı başarırken, pozitif büyüme oranını da sürdürmüştür. 2013 yılında, büyüme hızlanmış ve tekrar yurt içi talep kaynaklı olmaya başlamıştır.

* Ekonomik canlanma, 2012 yılının ikinci yarısından itibaren uygulanan canlandırıcı politika sayesinde özel tüketim ve kamu yatırımlarının öncülüğünde gerçekleşmiştir.

* İşsizlik düşük seviyelerde kalırken; hane halkı bilançoları ise, borçluluk oranlarının düşük bir bazdan yükseliyor olmasından dolayı, göreli olarak sağlıklı kalmıştır.

* Yurt içi talebin güç kazanması ile birlikte, 2013 yılı büyümesinin  % 3,8 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Mevcut makroekonomik politikalara devam edilmesi halinde ise önümüzdeki yıla ilişkin büyüme tahmini % 3,5’tir.

* Cari işlemler açığının, kısmen altın ithalatındaki artışın da etkisiyle, bu yılın sonunda GSYH’nin %7’sinin üzerine yükselmesi beklenmekte olup; önümüzdeki sene de bu seviyeye yakın bir oranda gerçekleşecektir.

* Enflasyon eğilimleri ve TL’deki değer kaybı, enflasyon oranının hem bu yıl için, hem de önümüzdeki sene, %5’lik enflasyon hedefinin üzerinde gerçekleşmesine neden olabilecektir.

IMF bu veriler ışığında nasıl bir makro ekonomik politika öneriyor. IMF’in kısa reçetesinin özü şöyle:

* Dengesizliklerin hala yüksek seviyelerde olması ve küresel finansal ortamın daha az hoşgörülü bir nitelik arz etmesi nedeniyle, bu kırılganlıkların azaltılmasının kısa ve orta vadeli politikaların en temel odağı olması gerekmektedir.

* Kısa vadede, enflasyon hedefinin tutturulması ve yeterli bir nominal çıpa ortaya konulması için para politikasının daha da sıkılaştırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.

* Merkez Bankası para politikası çerçevesini tekrar gözden geçirmelidir. Mevcut para politikası çerçevesi, yetkililerin enflasyon hedefini tutturmasına yardımcı olmayabilmekte ve parasal aktarım mekanizmasını zayıflatabilmektedir. Mevcut çerçeve karmaşıktır ve çok fazla hedefi bulunmaktadır. 

* Maliye politikası da sıkılaştırılarak, 2014 yılında yapısal faiz dışı fazla artırılmalıdır.

* Orta vadede, Türkiye ekonomisi için temel zorluklar, yurt içi tasarrufların artırılması ve yapısal reformların kararlı bir biçimde uygulanmasıdır.

* Döviz rezervlerinden yapılan satışlara sadece aşırı dalgalanmaları gidermek amacıyla başvurmalıdır, zira döviz piyasasına yapılan müdahaleler doğru para politikalarının ikamesi olamazlar. Sermaye girişlerinin tekrar başlaması halinde, net döviz rezervleri sterilize edilmiş müdahaleler yoluyla artırılmalıdır. 

* İhtiyari politikalar, hane halkı kredileri ve şirketlerin döviz cinsinden borçlanmalarına yönelik olmalıdır. Finansal olmayan şirketler kesiminin döviz borçlanmasına ilişkin veri eksikliklerinin tüm boyutlarıyla giderilmesi gerekmektedir. Bu krediler için risk ağırlıklarının veya zorunlu karşılıkların artırılması değerlendirilebilir.

* Hızla büyüyen hane halkı kredileri kısmında ise, yetkililerin, kredi kartı limitlerinin gelirle bağlantılı hale getirilmesine yönelik planları memnuniyetle karşılanmakta ve bu plana ihtiyaç kredilerinin de dâhil edilebileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda, mikro-ekonomik çarpıklıkların olmadığı durumlarda, ihtiyati politikaların bazı sektörlere verilen kredileri teşvik etme amacıyla kullanılmasına gerek bulunmamaktadır.

* Yapısal reformlar, rekabetçiliği ve büyümeyi daha fazla desteklemelidir.

* Türk özel sektörü, şoklara uyum gösterme konusundaki yeteneğini göstermiştir. İş ortamının daha da iyileştirilmesi, bu dayanıklılığın artmasını sağlayacak ve istikrarlı bir dış finansman kaynağı olan doğrudan yabancı yatırımların daha fazla çekilmesine katkı sağlayacaktır.

* Eğitim alanında mesafe kaydedilerek, verimliliğin artırılması da temel önceliklerden biri olmalıdır.

* Hükümet politikaları ve son reformlarla paralel bir biçimde, enerji bağımlılığının daha da azaltılması, Türkiye’nin dış ticaret açığının önemli bir kısmını temsil eden enerji ithalat faturasının azaltılmasına katkı sağlayacaktır.

* Büyük kayıt dışı sektörle mücadele konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmekle birlikte, bu alandaki çabalar sürdürülmelidir. Son olarak, işgücü piyasasının işleyişini iyileştirmek için uygulanan reformlar, verimlilik ve istihdamı artırıcı etkide bulunacaktır.

Şimdi bir de gelin Orta Vadeli Programın  (2014-2016)   hedeflerine ve politika önermelerine bakalım:

Orta Vadeli Programın temel hedefleri ve uygulanması öngörülen politikalar;

* Cari açığı azaltmak,

* Yurtiçi tasarrufları artırmak

* Mevcut kaynakları üretken alanlara yönlendirmek

* Enflasyonu düşürmek

* Kamu maliyesinde güçlü duruşu sürdürmek

* Büyüme ve istihdamı artırma

* Elektrik üretiminde yerli kömür ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasına ağırlık vermek ve  nükleer güç santrali yatırımları aksatmadan sürdürmek

* Eğitim sisteminde, bireylerin kişilik ve kabiliyetlerini geliştiren, hayat boyu öğrenme yaklaşımı çerçevesinde işgücü piyasasıyla uyumunu güçlendiren, fırsat eşitliğine dayalı, kalite odaklı dönüşümü sürdürmek

* Bireylere işgücü piyasasının talepleriyle uyumlu temel ve mesleki beceriler kazandırmak, iş-aile yaşamı uyumlu hale getirilecek ve aktif işgücü politikaları etki analizlerine dayalı olarak uygulamak

* Etkin ve bütüncül bir istihdam politikası izlenerek; kadın, genç ve engelliler başta olmak üzere, işgücüne katılım ve istihdam oranları artırılmaya devam emek

* Kayıtdışılıkla etkin bir şekilde mücadele etmek

* Kredi kartı limit tahsislerinin ve limit artırımlarının, kart hamilinin gelirinin tespiti ve teyidine dayalı olarak yapılması. Kredi kartlarında ilk yıl için gelirin 2 katı, ikinci ve devam eden yıllar için gelirin 4 katı ile sınırlı olarak limit tahsis edilmesi.

Benim gördüğüm IMF Raporu ile OVP’nin tam bir uyum içinde olduğudur. Bundan dolayı mevcut sorunlarla ilgili olarak IMF ve özellikle Türkiye’nin Para- Maliye Politikası otoritelerine bazı sorular  sormak gerekiyor. Bunu ben değil, siz yapın, bakalım hangi yanıtlar verilecek.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019