İş hayatında nasıl akışa gireriz?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

YÜCEL UYGUN

“Akış, insanların bir etkinliğe, kendilerini başka hiçbir şeyi umursamayacak kadar kaptırmalarıdır; bu yaşantı kendi başına öyle zevklidir ki insanlar sırf o etkinlikte bulunmak için büyük bir bedel bile ödeyebilirler.”
Mihaly Csikszentmihalyi

Sınır ötesi bölge olarak adlandırılan, ‘’akışa girmek’’ duygusal zekânın en üst noktasıdır. Akış haline giren kişiler, zamandan, mekandan koparlar ve tüm odak noktalarını sadece yaptıkları işe yansıtırlar. Hepimizin, herhangi bir işle uğraşırken, endişelerden sıyrılıp (gelecek, faturalar, yolunda giden/gitmeyen işler vb.), tamamen yaptığımız işe odaklandığımız ve o işten çok keyif aldığımız zamanlar mutlaka olmuştur. Bu duyguyu yaşamak gerçekten harika bir hazdır. Düşünsenize tüm iş yaşamınızın bu şekilde geçtiğini...

Akış halinin oluşması için, belki de hayatımızdaki her şeyde ihtiyaç duyduğumuz denge hâli gerekir. Yaptığımız iş kendi işimiz olsun veya bir yerde çalışalım, iş yükümüz çok hafifse canımız sıkılır veya çok yüksekse endişemiz artar, altında eziliriz. Akış hali tam da bu ikisinin arasındaki zamanda ortaya çıkıyor işte. Yaptığımız iş hafif zorlayıcı olacak ama kolay da olmayacak. Bu şekilde yapılan işler, çok daha verimli sonuçlar ortaya çıkarıyor. İçsel motivasyonumuz yükseliyor, işten aldığımız tatmin duygusu da artıyor.

Akışa girmek teorisini ortaya çıkaran, Chicago Üniversitesi'nden Psikolog Mihaly Csikszentmihalyi, işinde zirve yapmış birçok kişiden -birbirinden farklı yüzlerce kadın ve erkeğin, dağcılar, yöneticiler, besteciler, cerrahlar, basketbolcular, mühendisler hatta dosyalama memurları- akış halini tanımlamalarını istediğinde genelde aşağıdakine benzer şekilde yanıtlar alıyor:

''Öyle bir kendinizden geçiyorsunuz ki, orada yokmuşsunuz gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Ben bunu pek çok kez yaşadım. Sanki elim bana ait değilmiş ve olup bitenlerle hiçbir ilişkim yokmuş gibi. Ve işler kendiliğinden akıp gidiyor.''
Ben de yıllardır sürekli farklı sektörlerden birçok şirket ziyaret ettiğimden dolayı, yukarıdaki tanımlamaya uyan, birçok sekreter, satış temsilcisi, finansçı yönetici veya patron görme fırsatına sahip oldum. Bu kişilerin beden dilinden yaptıkları işten ne kadar keyif aldıkları belli oluyordu.

İş yaşamında akış haline nasıl girebiliriz?

- Yaptığımız işi seveceğiz veya sevdiğimiz işi yapacağız

Bildiğimiz üzere, problemsiz bir iş yeri yok. Bir personel, dünyanın en iyi firmasında, en iyi pozisyonda çalışsa dahi, önüne mutlaka engeller zorluklar çıkacaktır. Çalışanlar yöneticisini seçemiyor veya yöneticilerin işe güvenerek aldığı personelin bir süre sonra performansı düşebiliyor. Burada kural, hangi işi yaparsak yapalım, şartlar ne olursa olsun, elimizden gelen maksimum çabayı göstermek olmalı. Çünkü yapılan işle ilgili, iyi niyet saflığında maksimum çaba göstermek, ‘’coşku’’yu oluşturuyor.

İşle ilgili veya yöneticiye/çalışana bağlı sorunlar diğer sayfanın konusu olmalıdır. Ayrıca sevgiyle, tutkuyla yapılan işler, kusursuzluğu da beraberinde getiriyor. Burada önemli olan bir konu da, yaşımız kaç olursa olsun, yeteneğimizin uygun olduğu bir işi bulmamız ve yapmamızdır.

- Yaptığımız işte bir anlam bulmak

Eğitimlerimde/seminerlerimde oldukça üzerinde durduğum bir konudur. İnsanlar özellikle, iş yaşamında belirli bir süreyi devirdikten sonra, bir anlam arayışına girebiliyor. Yaptıkları iş bazen manasız dahi gelebiliyor. Yapılan iş ne olursa olsun, yaptığı işte bir anlam bulan personel, kendini çok daha fazla değerli hissediyor ve bu çalışanın içsel motivasyonu da yükseliyor. Yapılan işin, insanlara fayda sağladığını düşünmek, ruhsal sağlığımız açısından da oldukça önemli tabii ki. Örnek olarak, eğitim satışı yapan bir personelin, bireylerin hayatına katkı sağladığını, ülkenin geleceği ve ekonomisi açısından faydalı bir iş yaptığını düşünmesi vb.

- Duygu yönetimi

Herkesin hayatında türlü sorunları oluyor. Fakat iş yaşamına başladığımız dakikadan itibaren, problemlerle dolu çeketimizi hemen girişteki askılığa asmamız oldukça önemli bir yaklaşım olacaktır. Aksi halde, bir problemimiz varken, bunu işe de yansıttığımızda, problem sayımız ikiye çıkacaktır. Bu yaklaşımın güzel tarafı ise, ruminasyon yapmadığımızda –sürekli olumsuz şeyleri tekrar tekrar düşünmediğimizde- hem işe kendimizi daha iyi vermiş oluyoruz hem de gün sonunda –bu motivasyonla- problemli ceketimizi tekrar askıdan alırken, yaşadığımız sıkıntıyla ilgili çok daha farklı bakış açıları edinmiş oluyoruz.

- Büyük resim

Mesleğimizle ilgili veya özel yaşamımızla ilgili zihnimizde canlandırmış olduğumuz büyük bir resmimiz varsa, akış haline girmemiz de kolaylaşıyor. Büyük resmiyle birlikte dolaşan kişilerin, önlerine çıkan küçük olumsuzluklarla/engellerle kaybedecek vakitleri yoktur. Bu kişiler, herhangi bir olumsuzluk karşısında, durumu hemen kabul ederler ve anında bir aksiyon planı oluştururlar, mızmız değillerdir.

Yaptığımız işle ilgili olarak, her şeyden sıyrılıp başarı ya da başarısızlığı düşünmek yerine, tüm odağımızı vererek sadece yaptığımız o işten keyif almak... kulağa gerçekten çok hoş geliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ufuk çizgisi 03 Nisan 2024