İstihdamda çarpıcı tespit: “5.3 milyon genç ne çalışıyor, ne okuyor”

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İşsizlik denilince aklımıza genellikle işsizlik oranı, işsiz sayısı, kadın-erkek istihdamının durumu, tarımda ve tarım dışında çalışanlar gibi göstergeler gelir. Batı'nın ya da gelişmiş ekonomilerin yıllardır izlediği bazı kavramlara, göstergelere ise pek aşina değiliz.

İşte TÜİK, temmuz ayına ilişkin son işgücü istatistikleri bülteninde ilk kez çok önemli bir göstergeye yer verdi. Bu, eğitim görmeyen, aynı zamanda çalışmayan genç nüfusla ilgili bir gösterge. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu da ekim ayına ilişkin işgücü piyasaları haber bülteninde bir dizi konunun yanı sıra bu konu üstünde önemle durdu. TİSK, 15-29 yaş arasında olan ve ne çalışan, ne de okuyan bu gençleri, "boşluktaki gençler" olarak tanımladı.

Bu yaş grubunda bulunan, okumayan ve çalışmayan genç sayısı tam 5 milyon 339 bin düzeyinde. Bu sayı, temmuz ayındaki durumu gösteriyor. Geçen yılın temmuzunda 5 milyon 221 olan sayıya göre 118 bin kişilik artış var.

Temmuz itibariyle 5.3 milyon olan boşluktaki gençlerin yüzde 72 oranında 3.8 milyonunu kadınlar, yüzde 28 oranında 1.5 milyonunu ise erkekler oluşturuyor.

Boşluktaki gençlerin çağ nüfusuna oranı erkeklerde yüzde 16.7, kadınlarda ise tam yüzde 43. Bu arada kadınlarda 25-29 yaş grubundaki oranın yüzde 56.7 ile yarıyı aştığı görülüyor. 25-29 yaş grubundaki 3 milyon kadının 1.7 milyonu ne çalışıyor, ne okuyor. Bu gruptakilerin kimi işsiz, kimi zaten çalışmak istemiyor, belki de kimi evde "hayırlı" bir kısmet bekliyor.

Görünmeyen yüze dikkat!

İlk bakışta milyonlarca gencin okumadığı ve iş bulamadığı sonucuna varmak mümkün tabii ki. Ama bu durum bazı gerçeklerin gözden kaçırılmasına yol açmamalı.

Acaba 5.3 milyon gencin tümü iş bulamadığı, okuma olanağı elde edemediği için mi "boşluktaki genç" tanımına giriyor. Bu soruya evet yanıtı vermek pek doğru olmaz. Bizde iş beğenmeme durumu giderek belirginleşiyor, küçük sanayici eleman bulamıyor. Bu sıkıntı giderek büyüyor. Bir de işsizlik maaşı konusu fazla istismar ediliyor. Önümüzdeki günlerde bu konuyu detaylı olarak ele almaya çalışacağımızı belirtelim.

TİSK'nin tespitleri

Biz TİSK'nin istihdam raporunda yer alan tespitlerine dönelim:

**İşsizlik, temmuz 2016 döneminde sert biçimde yükselerek yüzde 10.7’ye çıktı. Son bir yılda istihdam 294 bin kişi artarken, işsiz sayısındaki artış 354 bin kişi ile daha yüksek oldu.

İşsizlikteki artışın ivme kazanmasının temelinde; büyümenin yavaşlaması, özel sektörün belirsizlikler nedeniyle personel alımı konusunda yaşadığı tereddütler ve yatırımların gerilemesi, verimliliğin artmaması, yüksek asgari ücretin süren etkileri, kadın istihdamındaki artışı sınırlayacak mevzuat düzenlemesi gibi pek çok faktör bulunuyor.

**İşsizlik ödeneğine başvuru sayısında olağanüstü yükselme var. Başvuru sayısının yıllık artış hızı temmuzda yüzde 45 iken ağustosta yüzde 79.6’ya yükseldi. Reel kesimin ağustos ve eylül aylarına ilişkin istihdam beklentisi zayıfladı. Bu veriler işsizliğin yakın gelecekte de artmaya devam edeceğine işaret ediyor.

**Maliyet artışını dizginleyecek düzenlemelere gidilmeli, istihdam dostu yasal, idari ve mali tedbirler uygulanmalı, işgücü piyasası reformu yapılmalı. Asgari ücret artışının olumsuz etkileri giderilmeli, işverene kamu mali desteği ise devam etmeli.

**İşgücüne katılımın yavaşlaması, işsizlik oranının daha yüksek gerçekleşmesini önledi. Genç erkeklerde çalışma talebinin nispeten azaldığı, genç kadınlarda ise arttığı anlaşıldı.

**Kadınlarda istihdam oranı ancak 0.1 puan arttı. Kadınlarda işsizlik, erkeklere kıyasla çok daha hızlı biçimde yükseldi. Bu verilerden, doğum yapacak kadınlar için izin haklarını genişleten ve zorunlu istihdamı öngören yasal değişikliğin kadın stihdamını olumsuz etkilemeye başladığı anlaşılıyor.

**Sanayi sektöründe istihdam 82 bin kişilik ciddi bir kayba uğradı. Bu sektördeki istihdamın toplamdaki payı 0.5 puan azalarak yüzde 19’a düştü. Bunda, imalat sanayinde 95 bin işin kaybedilmesi etkili oldu. Hizmetler sektörü ise toplam istihdam artışında hakim rol oynadı. Aktif olması gereken yaz döneminde tarımdaki istihdam kaybı 291 bin kişiyi buldu.

**Sanayi sektörü, istihdam yaratamaz duruma geldi.

**294 bin kişilik toplam istihdam artışının dörtte üç oranında 213 bini eğitim işkolundan kaynaklandı.

**2016 yılının ilk yedi ayında işveren sayısı, ücretli sayısından daha hızlı arttı. Normal koşullara aykırı bu gelişme, olsa olsa Suriyeli mülteciler tarafından kurulan işyerleri ile açıklanabilir. TÜİK konuya açıklık getirmeli.

**Genç istihdamı azalıyor. Son bir yılda 88 bin genç işini kaybetti. Çalışan her 3 gencin 2’si erkek.

Okuma yazma bilmeyen gençler

**Türkiye’de 89 bini erkek, 127 bini kadın olmak üzere 15-24 yaş grubunda toplam 216 bin okuma-yazma bilmeyen genç var.

**Eğitim durumuna göre yıllık işsiz sayısı artışında yükseköğretim mezunları yüzde 29 ve 205 bin kişi ile başı çekti.

**İş bulma umudu olmayan ya da çalışmaya hazır ama iş aramayan kitleye 100 bin kişi eklendi.

**Türkiye, dünyadaki belli başlı 48 ülke içinde işsizlik oranının en yüksek olduğu 8’inci ülke. Euro bölgesinde işsizlik oranı Türkiye’dekinin altına geriledi.

**En geniş işsizlik tanımına göre Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 18,9 ve 6 milyon 342 bin işsiz var.

Merkez faizi niye düşürmedi?

Merkez Bankası enflasyon gerilediği halde bu ay faiz indirimini pas geçti. Sahi

Merkez Bankası niye böyle yaptı? Hazır enflasyon gerilemişken niye faiz indirimi devam ettirilmedi?

Sorunun yanıtı yine Merkez Bankası'nca açıklanan verilerde gizli. Yabancılar,

Moody's Türkiye'nin notunu düşürdükten sonraki hafta bile Türkiye'den çıkmamış, hatta not kararının açıklandığı günü izleyen hafta, yani eylülün son haftasında hisse senedi ve DİBS'te net 618 milyon dolarlık alım yapmışlardı.

Ama başka gelişmeler belli ki yabancı yatırımcıyı fena rahatsız etti. Belki OHAL'in uzatılması, belki başkanlık tartışması, belki sınır ötesindeki operasyon... Yabancılar ekim ayıyla birlikte Türkiye'den hızla çıkmaya başladı. Ekimin ilk haftasında 769, ikinci haftasında ise 295 milyon dolarlık çıkış yaşandı. İki haftada DİBS'ten gerçekleşen çıkış 1 milyar 65 milyon doları buldu, hisse senedinde ise neredeyse hiç hareket olmadı.

Piyasadaki gelişmeleri daha yakından izleme olanağına sahip Merkez Bankası da bu koşullarda faizi daha da düşürüp herhalde yangına benzin dökmemeliydi ve dökmedi de...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar