Karar aşaması

Dr. İzel Levi COŞKUN
Dr. İzel Levi COŞKUN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MODELİ icoskun@mazarsdenge.com.tr

Sürdürülebilirlik adına yapılanların nasıl bir etki yarattığını şirket içinde ölçümlemek ve her türlü gelişimi sürdürülebilirlik bakış açısıyla takip edebilmek en büyük hayallerimden biriydi. Öte yandan, çalışan tecrübesinin yıl bazındaki ortalaması, ayrılan yüzdeleri, kadın çalışan sayısı, destek olunan STK’lar, her yıl diktirdiğimiz ağaç sayısı gibi birkaç metrik dışında elimde olan tek şey şirketten bir kişinin sürdürülebilirlik konusunda yüksek lisans, bir kişinin de doktora yapıyor olduğu bilgisiydi.

Türkiye’de ve dünyada yayınlanan sürdürülebilirlik raporlarını takip ederken, eninde sonunda bizim de şirket olarak bir rapor yazmamız gerektiğinin farkındaydım.

Aslında beni en çok kaygılandıran da buydu. Mazars Denge’nin CEO’su olarak sürdürülebilirlik kavramını tanıyor ve gerekliliğine tüm kalbimle inanıyor olsam da, şirket içinde böyle bir raporu hazırlamak kaç tane yöneticimizin ajandasındaydı? Yöneticilerimize yaptığımız iş ile sürdürülebilirlik arasındaki bağı net olarak nasıl gösterebilirdim? Paydaş halkalarının ilki olan çalışanlarımız, sürdürülebilirlik raporlamasına ne kadar hazırdı?

Bu sorular kafamı kurcalarken, bir yandan da genel kurulumuzda belirlediğimiz 4 ana hedef olan “kalite odaklılık, yabancı müşterilere ulaşım, verimlilik ve marka/ itibar” konularında ilerleme kaydedebilmek adına ciddi bir çaba sarf ediyorduk.

Tam bu dönemde Paris’te gerçekleştirilecek COP21 toplantısına geri sayım tüm hızıyla devam ediyor ve Türkiye dâhil birçok ülke hazırlıklarını tamamlamaya, politikalarını ve nasıl taahhütlerde bulunacağını belirlemeye çabalıyordu. Toplantılar başladığında Paris’ten gelen haberleri sıkı bir şekilde takip ediyordum. Farklı yorumlar almama rağmen toplantılardan bence tam olarak hedeflenen sonuçlar çıkmamıştı. İşte o noktada “neden birilerinden bir şeyler beklemek zorundayız ki? Makro ölçekte istenilen sonuçların alınmaması mikro ölçekte adım atmaya engel mi?” soruları artık bana daha fazla beklemenin anlamı olmadığını hatırlattı. Kararımı vermiştim. CEO olarak “kurumsal sürdürülebilirlik” konusunu ajandamın en başına yerleştirerek aksiyona geçecektim. Bu tip gerçekleştirilmesi zor kararlar aldığımda genelde 2 adım atarım:

1- Kararı resmileştirmek: Bunun 2 amacı vardır. Birincisi şirkette en azından yönetim birimlerinin konudan haberdar olmasını sağlamak. İkincisi ise kararı beyan ederek geriye dönme veya vazgeçme riskini ortadan kaldırmak.

2- Destekçi ekibi oluşturmak: Bunun için hemen Yıldız Teknik Üniversitesi’nde muhasebe ve finansman ana bilim dalında öğretim üyesi olan ve kurumsal sürdürülebilirlik konusunda birçok çalışması bulunan Prof. Dr. Güler Aras ile görüşerek yardımına ihtiyacım olduğunu söyledim. Bu konuya ne kadar inandığımı ve değer verdiğimi bildiği için hiç ikiletmeden her türlü desteği sağlayacağını bildirdi. Onun olurunu aldıktan sonra İnsan Kaynakları, Pazarlama Departmanı ve Bütçe Planlama Departmanı yöneticilerini bir araya getirerek kararımı onlarla paylaştım.

Planlama

İlk toplantımızda bir planlama yaptık. Yapılacak işlerle ilgili bir öncelik sıralaması ve takvim oluşturmaya çalıştık. Planlama toplantımızın en önemli konusu ise Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne ( UN Global Compact) ne zaman imza atacağımızın belirlenmesiydi. Bu sözleşmeye imza atıldığı andan itibaren 1 yıl içinde kurumsal sürdürülebilirlik raporunun hazırlanması gerekiyordu. Çok ciddi emek ve çalışma gerektirecek olan bu raporu tamamlamak için ayrıca konuyu bilen bir ekip kurmak ve Türkiye’nin farklı bölgelerinde bulunan ofislerimizden rapor için gerekli bilgileri toplamak lazımdı. Burada şirkette konuya en hâkim kişi olarak zorlu görev yine benim üzerime düşüyordu. Zira CEO'ların çoğunlukla tercih ettiği gibi, şirket içinden bir ekip oluşturup işin çoğunluğunu outsource etmek yerine, bizzat ekibin içinde yer alıp çalışmanın her aşamasında yer almak yolunu seçmek istiyordum. Üzerine üstlük raporu kesinlikle Küresel Raporlama Standartları’nın sonuncusu olan GRI G4’e göre hazırlamak gibi bir isteğim de vardı. Tabi, güncel ekonomik şartların olumsuzluğuna rağmen şirketin yönetimi ile ilgili sorumluluklarımı da aksatmadan devam ettirmeliydim. Tabi, raporun hazırlandığı dönem içinde oluşacak herhangi bir ekonomik başarısızlığın raporun seyrini de olumsuz yönde etkileyeceğinin bilincindeydim.

Prof. Güler Aras altyapıyı kısa süre içinde kurduğumuz takdirde raporun birkaç ay içinde yazılabileceğini savunuyordu. Ben ise bir yandan çıkacak sonucun örnek gösterilebilecek bir kalitede olması, bir yandan şahsi olarak vermem gereken zamanı tam olarak kestirememenin rahatsızlığı, bir yandan da özellikle bu dönemde şirket performansında düşüklük yaşamama gerekliliğinin baskısı altında imza tarihini mümkün olduğunca geciktirmek ve çok detaylı bir planlama yapmak taraftarıydım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
8 Format Hatası 09 Kasım 2018
Yönetim ilkeleri 28 Eylül 2017
Paydaş Anketleri 20 Eylül 2017
G4 Standartları 19 Eylül 2017