Kastelli'den alınacak çok dersler var

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

OLAYLAIN İÇİNDEN / Tevfik Güngör 14 Şubat 1995 tarihinde "Kastelli'den ders almamız lazım" başlığı ile bir yazım yayınlanmıştı. O yazıyı Cevher Özden ile bir telefon konuşmasından sonra yazmıştım. Cevher Özden, kendi başına gelenler ile Hazine'nin yüksek faiz ile borçlanması arasındaki farklara işaret ediyor, "Hazine'nin sonu benim sonumdan kötü olabilir" diyordu. Bakınız o yazıda neler vardı? Kastelli'nin "saadet zinciri nasıl koptu?" 1980 yılında enflasyon yüzde 89 idi. Kastelli yıllık yüzde 36 faiz verdi. 1981 yılında enflasyon yüzde 107 oldu. Kastelli yüzde 44 faiz ödedi. 1982 yılının ilk altı aylık enflasyonu yüzde 56 iken, Kastelli yıllık yüzde 44 ile para topladı... "Efendim, bu kadar yüksek faiz ile kim borçlanabilir ki... Bu saadet zinciri kopmak..." denildi. Ve 22 Haziran 1982'de "halk kahramanı" Kastelli "saadet zincirini kırdı" gitti... Simdi "Kastelli" yerine, "Hazine" saadet zincirini koparmamaya çalışıyor. Hem de Kastelli'den daha kötü şartlarda... . Kastelli, enflasyonun altında faiz ödüyordu... Bugün ise Merkez Bankası faizi enflasyonun üzerinde. Hazine enflasyonun üzerinde faiz öder durumda. Kastelli, faiz ile topladığı paraları, işadamlarına kullandırıyordu, kredi verecek parası olmayan bankalara kiralıyordu. Oralardan topladığı faiz ile de "halktan topladığı paranın faizini ödüyordu..." Bugün Hazine, yüksek faiz ile topladığı paraları tek bir yerde kullanıyor: Pahalı, pahalı yapılan borçlanmaların faizini ödemek için... Açık anlatımıyla, yüksek faizle yapılan borçlanmalar geri gelmeyecek biçimde dağıtılıyor. Sayın okuyucularım, borçlanılarak faiz ödemenin, bu işi, "uzun zaman diliminde" sürdürmenin imkanı yoktur. Deniz bir yerde biter. Saadet zinciri bir yerde kopar. Faiz, ancak üretimden ödenebilir... Aldığınız borç para ile üretiminizi artıracaksınız. Bir mal üreteceksiniz. Bir hizmet üreteceksiniz. Onun geliri ile faizi ödeyeceksiniz. Türkiye'de "iç borçlanma sistemi çarpıklastı." (1) Devlet, faiz ödeyebilmek için yatırımı ve üretimi durdurdu. Eline geçen parayı faize yetiştiremiyor. (2) Devlet yatırımı ve üretimi durdurduğu halde faize para yetiştiremeyince, tekrar borçlanarak para bulmaya ve bu para ile faiz ödemeye çalısıyor. (3) Yüksek faiz ve kısa vadeli borçlanmak ülkeye ve ekonomiye iki yönden zarar verir: (a) Devlet daha büyük borç batağına saplanır. (b) Çılgın faizin cazibesinde, para sahipleri, yatırımı ve üretimi durdurur... Yüksek faiz karşılığı bütün fonlarını devlete kiralamaya başlar. (4) Bütün bunların sonunda ekonomi durur. Hazine, tahvile, bonoya, "kısa vadede" enflasyonun üzerinde faiz ödeyince, bakınız, enflasyon/faiz kısır döngüsü nasıl işliyor: - Enflasyon 90 iken, Hazine para bulma telaşında net 100 faiz ile bono satıyor. - Hazine paraya net 100 faiz verirken, hiçbir üretici, tüccar bu oranın altındaki bir fiyat artışı ile faaliyetini sürdürmeye razı olamıyor... Bunu yapan "enayi durumuna düsüyor..." Fiyatlarını, net kârlarını yüzde 100 artırma imkanına sahip olanlar işlerini sürdürüyor. Bunu yapamayanlar, paralarını üretimden, ticaretten çekip, bonoya yatırıyor. Sonuçta fiyatlar (enflasyon) 100'ün üzerine çıkıyor. - Enflasyon yüzde 100'ün üzerine çıkınca, Hazine net faizi 110'a yükseltiyor... Ve işte böylece, bir fiyata zam, bir faize zam... Derken iş kontrolden çıkıyor. Şimdi dönelim Kastelli'ye... Kastelli "kendi içinde daha tutarlı, daha gerçekçi bir sistemi işletmeye çalışıyordu..." (1) Enflasyonun üzerinde faiz ödemiyordu. (2) Faizi yeniden borçlanarak ödemiyordu. Faizi, borç verdiği paralardan gelen faiz ile ödeyerek saadet zincirini döndürüyordu. O tutarlılık içinde, sistemin "teorik olarak devamlı çalışması gerekirdi." Sistemin "teorik olarak devamlı çalışması için" ise, elde satılabilecek "kağıt" olması ve bu "kağıtların talebinin" bulunması şartı vardı... Giriş tıkanmadan, "tıkanma tehlikesi" bulunması şartı vardı... Giriş tıkanmadan, "tıkanma tehlikesi" ortaya çıkınca, Kastelli paniğe kapıldı ve sistem çöktü. Hazine'nin iç borçlanmada döndürmeye çalıştığı çarkın Kastelli'nin 1980'li yıllarda döndürdüğü çarktan daha iyi olduğunu iddia etmek çok güç. Kastelli'nin sistemi kendi içinde tutarlı idi, bugünkü sistem kendi içinde tutarlı değil. Kastelli enflasyonun üzerinde faiz vermiyordu. Bu sistem devamlı olarak enflasyonun üzerine faiz veriyor. Kastelli, borç faizini kullandırdığı kredilerin gelirinden ödüyordu, bugünkü sistem borç faizini, yeniden borçlanılarak bulunan paralarla ödüyor... O yazıyı "Açıkçası bu böyle devam edemez... Bana inanmıyorsanız, Cevher Özden'e sorunuz!.." diye bitirmişim. Bugüne kadar bütün bunları Cevher Özden'e soran olmadı. Bundan sonra da soran olamayacak. Türk ekonomisinde bir dönemi "sallayan", Banker Kastelli, kötü bir şekilde hayatına son verdi. Renkli bir kişiliği vardı. Cesaretinin, parlak zekasının faturasını önce parası ile sonra canı ile ödedi. Allah rahmet eylesin. Dip Not: Banka ve banker krizinin faturası zamanın Maliye Bakanı'nın açıklamalarına göre şöyle idi: İstanbul Bankası 59 milyar lira Hisarbank 40 milyar lira Odibank 10 milyar lira İsçi Kredi Bankası 10 milyar lira Bağbank 8 milyar lira Meban 27 milyar lira Kastelli 108 milyar lira Ankara Bankerleri 55 milyar lira

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018