Koku terörü

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Alışma meselesi

Hikâye bu ya, adam eve bir ayı getirmiş. Karısı şaşkınlık içinde sormuş: “Bu ayı ne olacak?” Adam: “Herkesin kedisi, köpeği var. Bizim de ayımız olsun dedim.” Kadın merakla sormuş: “Tamam anladım. Peki ayı nerede oturacak?” Adam: ”Oturma odasında.” Kadın: “Peki nerede yiyecek?” Adam: “Bizim gibi, mutfakta.” Kadın son vurucu hamlesini yapmış: “Peki nerede yatacak?” Adam: “Yatak odamızda.” Kadın büyük bir dehşet içinde sormuş: “Peki, koku ne olacak?” Adam gayet sakin cevap vermiş “Ben alıştım, o da alışır.” (Hikâyedeki kadın ve erkek sözcükleri arasında ayrım yoktur.)

Japon toplumunda koku

Koku, sosyal yaşamda önemli bir konudur. Toplum olarak temizliğe çok önem veriyorsanız daha da önemli ve hassas bir konudur. Örneğin, Japon toplumu böyle bir toplumdur. Kokunun rahatsızlık boyutu için dillerinde özel sözcük bile üretmişler, “sumehara” (koku tacizi) diyorlarmış. Japon kültürü, saygı üstüne kurulmuş bir kültürdür. Kişiler, kokularıyla çevreyi rahatsız etmek istemiyorlar. Öte yandan, bu kültürde saygıdan dolayı birbirlerini uyarmaları da mümkün değilmiş. O zaman, The Guardian gazetesinin haberine göre (No sweat: app aims to alert off ice workers when they start to stink; 15 / 07 / 2017), teknoloji imdada yetişmiş. Bir koku algılayıcısı (dedektör) geliştirmişler. Dedektör, cep telefonu büyüklüğünde bir aygıtmış. Akıllı telefonuna da “blue-tooth” aracılığıyla bağlanıyormuş. Dedektör ile vücudun dört noktasından okuma alınıyormuş: Baş, kulak arkası koltukaltı ve ayak. Örneğin, Japon sekreter yaz sıcağında yürüyüp gelince, ofise girmeden önce koku dedektörünü koltuk altında tutuyor. Telefonunda bir mesaj çıkıyor: “Kötü kokuyorsunuz. Acil tedbir alın.” O zaman masasına geçmeden gidip tuvalette koltukaltını yıkıyor.

Çözüm nerede?

Terlemek, insan doğasının bir parçasıdır. Sıcak ve nemli yaz günleri vücudun bu faaliyetini daha da artırır. Eğer vücut temiz de değilse, bunun yarattığı pis koku çevredekiler için bir “koku tacizi” ve hatta “koku terörü” hâline gelebilir. Ofisler, toplu taşıma araçları, ibadethaneler gibi toplu bulunulan yerlerde zaman zaman bu tacizin kurbanı oluruz. Bu tacizi önlemek için “KHK” (Kanun Hükmünde Kararname”) çıkarmak ve “koku zabıtası” veya “koku polisi” kurmak şimdilik pek olası görünmemektedir. Konunun çözümü, yine eğitime dayanmaktadır.

Koku tacizinin önlenmesinde eğitim, aileden başlar. Ağaç, yaşken eğilir. Çocukluktan başlayarak temizlik bilincinin aşılanması gerekir. “Temizlik, imandan gelir” söylemi, sözden çıkıp günlük yaşama yansıtılmalıdır. Bu bilinç, diri tutulmalıdır, sürekliliği sağlanmalıdır. Her fırsatta bu konu topluma hatırlatılmalıdır. Örneğin, sosyal medyada dolaşan bir slogan görmüştüm: “Birlik ve beraberliğe çok ihtiyaç duyduğumuz şu dönemde, metrobüse duş almadan binmeyiniz.” Bunu “Duş almadan evden çıkmayın” biçiminde yaygınlaştırmak mümkündür.

Sonuç

Toplu yaşamın olmazsa olmaz ilkesi, başkalarına saygıdır. “Kişi, varlığım ile çevreyi rahatsız ediyor muyum?” diye sormalıdır kendisine. Koku, varlığı yansıtan baskın bir duyudur. Kişi, kokusu ile terör yaratmamalıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019