Koltuk

Doğan SELÇUK
Doğan SELÇUK ANEKDOT doganselcuk@hotmail.com.tr

Yurtdışı fuarları iş dünyasının vazgeçilmezlerinden. Küresel rekabet, ticari / ihtisas fuarlarının önemini her geçen gün arttırıyor. Dünyayı takip etmek ve dinamizmi yakalamak bu sayede mümkün. Çok gezen çok bilir diyebiliriz rahatlıkla. 

Fuarlar, doğru hedef kitleye ulaşarak ürün ve hizmetlerinizi dünyanın her köşesinden gelen alıcılara tanıtmak ve neticesinde ihracat bağlantıları kurmak, rakiplerin fiyat, çeşit ve kalitelerini analiz etmek, yeni ortaklıklar / işbirlikleri kurmak amacıyla yüz yüze ilişki kurmanın en doğrudan yöntemlerinden biri. Rakip firmaların yeniliklerini öğrenmek, alternatif ürünler hakkında bilgi edinmek isteyen firmalar, mevcut ve potansiyel müşterilerini rakiplere kaptırmamak için fuarlara katılabilir ve personelini eğitmek, motive etmek veya ödüllendirmek için bu fuarlara gönderebilirler. Ne var ki bu personelin fuarı turistik yurtdışı gezisi olarak görmemesi gerekir. Bu gezgin ruhlu Türklerin maceralarına zamanı gelince değineceğim, bu yazımızda farklı bir konuyu hikâye edeceğim.

Ülkemizin büyük holdinglerinden birinin sanayi şirketi, yıl boyunca kendi faaliyet sahasını ilgilendiren hem yurtiçi hem de yurtdışı fuarlara mutlaka katılır. Fuar tarihleri belli olur olmaz hazırlıklara başlanır, katılımcıların vizeleri, uçak biletleri, otel rezervasyonları, transferler vs. gibi düşünülmesi gereken birçok ayrıntı mevcuttur.

O sene Hong Kong’daki fuarın tarihi belli olur olmaz katılım kararı alınır. Yaklaşık 9-10 ay öncesinden araştırmalara başlanır. Tabii öncelik her zaman uçak biletlerine verilir ki ne kadar erken alınırsa o kadar ucuza getirmek mümkün olur. Bu da şirket sahiplerinin her zaman önem verdiği bir konudur. Hikâyemizin kahramanı olan yönetici asistanı Hong Kong’da gidilecek yere uçan tek havayolu şirketinden biletleri ayarlar, üstelik çok uygun bir fiyata. İlerleyen tarihlerde, özellikle fuara yakın tarihlerde yer bulmak neredeyse imkânsız gibidir, bulunsa bile bilet fiyatları en az iki katına çıkmaktadır.

Biletler kesilir. Otel için uzun uzun araştırmalar yapılır. Odada ne var ne yok, ulaşım nasıl sağlanır, akla gelebilecek her şey planlanır. Her şey hazırdır artık, gidilecek tarih beklenmektedir. Fuara yaklaşık 1 ay kala, şirketin organizasyon yapısını gözden geçirmek üzere anlaşılan danışmanlık firmasının üst düzey yetkilisi, şirketin yönetici asistanını İstanbul’dan telefonla arayıp, uçak biletlerini iptal etmesini ve ismini verdiği Türk firmadan almasını söyler. O tarihte bilet bulmak çok zordur, dediğimiz gibi bulunsa bile fiyat en az ikiye katlanmıştır. Yönetici asistanı beyninden vurulmuşa döner. İşten çıkarmaların da yapıldığı bir dönemde, isteneni reddeder ve biletleri iptal ettiremeyeceğini söyleyerek uçan tek havayolunun biletlerin alındığı firma olduğunda ısrar eder. Danışmanlık firmasının üst düzey yetkilisi ise, diğer firmanın da uçtuğu konusunda ısrar etmektedir. Tartışma uzadıkça inatlaşmaya dönüşür, telefonu kapatan yönetici asistanı soluğu yöneticisinin yanında alır ve durumu izah eder. O da İstanbul’un talebinin yerine getirilmesini söyler, yönetici asistanı kalesinde ikinci golü görmüştür. Bu gol karşısında “Herhalde bir bildikleri var, belki de ben yanılıyorumdur” diyerek odadan çıkan kahramanımız, iki havayolu firmasını da arar ve durumu öğrenir. Türk havayolu şirketi Hong Kong’a uçmamakta, sadece diğer havayolunun koltuklarını satmaktadır. Böylece olay aydınlanır ve yöneticiler organizasyonu yapan yönetici asistanının hakkını teslim etmekle yetinirler.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Coca-Cola’da CEO Olmak 17 Eylül 2014
Toplama ofis 02 Haziran 2014
Unutkanlık işte... 23 Mayıs 2014
Denetimden kaçılmaz 19 Şubat 2014
İletişim ve motivasyon 15 Şubat 2014