Konkordatoyu yeniden düşünmek

Ali Argun KARACABEY
Ali Argun KARACABEY VERİDEN BİLGİYE argunkaracabey@arel.edu.tr

Son günlerde konkordato konusu hemen her ortamda tartışılmaya devam ediyor. Tartışmaların önemli bir bölümü sistemin kötü niyetli kullanıldığı, borç ödemekten kurtulmak isteyen işletmelerin zor durumda kalmasalar bile borçlarını ödemekten kaçınmak için konkordatoya başvurduğu üzerinde.

Bu kuşkunun ortaya çıkmasının nedeni ise son dönemde konkordatoya başvuran firma sayısındaki artış. Sürece başvuranlar hakkında bu yönde bir genelleme yapmak çok doğru olmaz aslında. Firma bazlı değerlendirmeler daha anlamlı olacaktır. Ancak ille genel bir değerlendirme yapılacaksa, bazı çevresel koşulların da bu değerlendirme esnasında akılda tutulması gerekir. Öncelikle geçen iki yıla yakın bir süre boyunca iflas ertelemesinin mümkün olmadığını, bu nedenle gerçekten bu sürece ihtiyacı olan firma sayısının geçen bu sürenin birikimi olduğunu hatırlamak gerekir. İkinci olarak, ekonomide son 6 ayda yaşanan hızlı değişimlerin işletmelerin bir kısmında özellikle finansal sıkıntı yarattığını da unutmamak gerekir. Bu iki nedenden dolayı konkordato taleplerinin önemli ölçüde artması normal olabilir ama yukarıda da belirttiğim gibi bu konuda firma bazlı değerlendirmeleri bir kenara bırakıp genelleme yapmak yanıltıcı olabilir.

Diğer taraftan konkordato sürecinde önemli başka bir sıkıntı olduğu da aşikar aslında. Mevcut işleyiş içinde konkordato, ekonomik sonuçlar doğuran hukuki bir işlem. Bu nedenle işleme karar veren yasal yetkililer, sonuçlara katlananlar ise ilgili ekonomik birimler, yani konkordato talep eden firmanın paydaşları. Ekonomik bir birimin üstlendiği riskleri sadece yasal bir düzenleme ile ortadan kaldırmak mümkün değil. Yasal düzenleme veya karar, söz konusu risklerin bir birimin üzerinden başka bir birime aktarılmasını sağlayabiliyor sadece. Yani risk, konkordato ilanı sonrasında da mevcut ama katlanan değişmiş oluyor. Bu risk aktarımında, zaman zaman daha kırılgan olabilecek paydaşlara bu yapılan yüklemenin sonuçları amaçlanan faydadan uzaklaşmaya neden olabilir.

Aslında tam da bu noktada nasıl bir fayda beklediğimizi açıkça ortaya koymak gerekli. Öncelikle şirketlerin sahiplerinden ve ortaklarından ayrı bir yapı olduğunu kabul etmek lazım. Bu şirketler toplumun değerlerinin ve varlıklarının belli bir ekonomik fayda yaratabilmek amacıyla bir araya getirilmesi ile oluşmuş yapılar. Konkordato talep eden bir şirketin bu noktaya nasıl geldiğinin belirlenmesi bu nedenle önemli. Eğer geliş sebebi şirketin temel yeteneği olan işi iyi yapmasına rağmen diğer nedenlerden dolayı ise ulusal varlıklarımızı korumak adına destek olunması gereklidir. Bu tür şirketler temel alanlarında rekabet gücüne sahip şirketlerdir aslında. Yani olay temelde tek bir işletmenin veya sahiplerinin zor durumdan çıkmasına destek olmanın ötesinde bizim milli değerimize sahip çıkmaktır. Diğer yandan hiç bir şirket ekonominin diğer bileşenlerinden bağımsız olarak hayatına devam etmediğine göre, onun sahip olacağı bazı avantaj veya korumalar, onunla etkileşim içinde olanları zor durumda bırakabilecek, hatta faaliyetlerine son vermelerine neden olabilecektir. Tahmin edeceğiniz gibi burada bahsettiklerim genelde finansal kuruluşlar değil. O nedenle alınan bir konkordato kararı, bazen karar alınmasaydı oluşacak zararlardan daha fazla zarara katlanmaya neden olabilir. Bu durumda aslında alınan karar, oluşacak risk ve zararlara kimin katlanacağını belirlemekten başka bir şey değildir. Karar sürecinde, ilgili şirket ve tüm paydaşlarının bir sistemin parçası oldukları gerçeği ışığında analiz edilmeleri şarttır.

Böyle bir analizi mahkemelerden beklemek doğru olmayacaktır. Bir başka deyişle konkordato talebine ilişkin süreç ve ilke kararının ekonomik bileşenler arasında yapılacak müzakerelere dayandırılması ve bu ilke kararının geçerliliği ve devamlılığı için mahkeme kararı alınması ancak sağlıklı bir işleyişi sağlar. Başka bir deyişle, konkordato sürecini ekonomik sonuçları olan hukuki bir süreç yerine hukuki sonuçları olacak ekonomik bir süreç haline getirmemiz gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Abone 13 Mayıs 2019
Paylaşım ekonomisi 29 Nisan 2019
Eğitimde değişim 18 Mart 2019
Sistem bozucular 21 Ocak 2019
Dijitalleşme, ama nasıl? 31 Aralık 2018
Dalgalar ve Atatürk 21 Mayıs 2018
Umuda dair 07 Mayıs 2018