Kültür sektöründe kadın liderler toplumsal dönüşümün aracısı olabilir

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi; kapsayıcı, açık ve refah içinde yaşayan toplumlar yaratmak adına çok önemli.

British Council Türkiye, kültür sektöründeki kadın liderlerin mesleki ilerlemesini desteklemek ve toplumsal dönüşümün aracıları olarak potansiyellerini öne çıkarmak amacıyla “Kültür ve Sanat Alanında Kadın ve Liderlik” adında üç yıllık bir program başlattı.

Kültür alanında izleyici çeşitliliğini artırmaya yönelik doğrudan çalışmalar yürüten programın temelini, kadın liderlerin öne çıkarılması oluşturuyor.

British Council, bir süre önce de, Türkiye’de yaratıcı alanlarda çalışan kadın profesyonellerin ihtiyaç ve amaçlarına ışık tutmak amacıyla ‘Kültürde Kadın Gücü’ araştırması gerçekleştirdi.
Türkiye’de yaratıcı sektörlerde yer alan kadın liderlerin profillerini, mevcut rollerini ve etkilerini inceleyen araştırma; yaratıcı sektörlerin ilerlemesinde kadın profesyonellerin vazgeçilmez etkisinin en iyi şekilde nasıl desteklenebileceğine dair bir tartışmanın başlangıç noktası olmayı hedefliyor.

‘Kültür ve Sanat Alanında Kadın ve Liderlik’ programının bir parçası olan ve Türkiye’deki kadın liderlerin sektördeki ihtiyaç ve isteklerinin daha iyi anlaşılmasını amaçlayan araştırma, aynı zamanda kadınların karşılaştığı zorlukları ve kariyer gelişimlerine yönelik beklentilerini belirlemeyi ve katılımcılarının gözünden sektörün genel olarak nasıl algılandığını da anlamayı hedefliyor.

Araştırma, kültür profesyonellerini, toplumsal gelişim ve dönüşüme katkıda bulunma ilkesinden hareketle, kendilerini değerlendirmeye ve alana daha bütüncül bir yaklaşımla bakmaya davet ediyor.

Araştırmanın ortaya koyduğu en önemli sonuçlardan biri de, kadın profesyonellerin yüzde 55’inin kültür ve sanat alanında yönetici olmaya hazır olduğu.

Kültür-sanat, kadın çalışan ağırlıklı yenilikçi bir sektör

Dünya Ekonomik Forumu’nun derlediği Toplumsal Cinsiyet Uçurumu raporuna göre Türkiye, kadınların işgücüne katılımı ile profesyonel ve teknik görevlerde temsiliyeti açısından 131. sırada yer alıyor. Bu sıralama ile Türkiye, ne yazık ki, G20 ülkeleri arasında en kötü performansı gösteren ülke olarak öne çıkıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verilerine göre, 2017 yılı itibariyle Türkiye’de kadınların istihdam oranı (yüzde 33,6), erkeklerin istihdam oranının yarısından az (yüzde 72,5).
İstatistikler aynı zamanda, 2017 yılında kadınların işsizlik oranının (yüzde 14,1), erkek işsizlik oranından (yüzde 9,4) çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.

255 sanat profesyonelinin katılımıyla gerçekleştirilen ‘Kültürde Kadın Gücü’ araştırması, kültür-sanat sektörünün kadın çalışan ağırlıklı yenilikçi bir sektör olarak görülmesine rağmen işe alım, terfi, kariyer gelişimi ve maaş gibi konularda eşitsizliğin çeşitli aşamalarda göründüğünü ortaya koyuyor. Bu kapsamda, kadın profesyonellerin karşılaştıkları zorluklardan biri de kültür-sanatın değeriyle ilgili toplumsal algı olarak ön plana çıkıyor.

Özel sektör, kamuya kıyasla kültür ve sanatın gelişimine daha büyük katkı sağlıyor

Türkiye’de kültür-sanatın gelişmekte olan bir sektör olduğunun altını çizen araştırmada, kurumlar arası iş birliği eksiklikleri, ortak eylem platformlarının sınırlı sayıda olması, kültür-sanat değerleriyle ilgili toplumsal algı ve Türkiye’nin değişen uluslararası gündemi ve güvenlik sorunları gibi konular, sektörün gelişimi önündeki kısıtlama ve zorluklar arasında yer alıyor.
Katılımcılar, özel sektörün kamu sektörüne oranla, Türkiye’de kültür-sanat sektörünün varlığına ve gelişimine daha büyük katkı sağladığını belirtiliyorlar.

Olumlu çalışma ortamı

Cinsiyet eşitliği ilkelerini benimseyen kültür-sanat kurumlarında çalışmanın daha öncelikli olduğunu belirten kadın profesyoneller, aynı zamanda hayallerindeki işte çalışmanın, üretkenliğin, entelektüel tatminin ve sosyal faydanın bu alanda çalışma konusunda kendilerini motive ettiğini söylüyor.

Araştırmaya göre, sektörde çalışan kadın profesyoneller ve yöneticilerin yüzde 80’i fiziksel çalışma ortamlarından, yüzde 79’u iş arkadaşlarından ve yüzde 72,5’i üst kademe yöneticilerinden memnun.

Bu durumun çalışanlar için olumlu çalışma ortamını sürdüren unsurlar olduğu düşünüldüğünde, kadın çalışanların bu sektörde çalışmaktan mutlu olduğu sonucuna varmak da mümkün.

Kadınlar yöneticiliğe hazır

Araştırmaya katılan kadınların yüzde 72’si kariyerlerinde ilerlemek istediğini belirtiyor ve yüzde 55’i yönetici olmaya hazır olduğunu ekliyor. Bu yüksek yüzdeler, kültür-sanat alanındaki liderlik pozisyonlarında gelecekte daha fazla kadının olacağına işaret ediyor.
Toplumsal cinsiyet bakış açısından ele alındığında, kadınların yüzde 40’ı sektörde kadın olmanın zorluğuna dikkat çekerken, yüzde 25’i de mesleki hayatında bazen “erkek gibi davranmak” zorunda kaldığını kabul ediyor. Öte yandan bu soru kadın yöneticilere sorulduğunda, oran değişiyor. Üst düzey kadın yöneticilerin yüzde 56’sı, bu sektörde kadın olmanın zor olmadığını belirtiyor, buna karşı erkek yöneticilerin fikirlerinin daha fazla ciddiye alındığını düşünüyor.

Düşük maaşlara rağmen yüksek kariyer gelişim desteği

Kültür-sanat sektöründeki maaşların, diğer sektörlere kıyasla daha düşük olduğunu düşünen kadın profesyonellerin yüzde 66’sı, maaşlarının aylık masraflarını karşılamak için yeterli olmadığını, yüzde 53’ü geçinmek için ebeveynlerine ve yüzde 39’u ise eşlerine/partnerlerine bel bağladıklarını belirtiyor. Düşük maaşlara rağmen, kültür-sanat sektöründe kariyer gelişim desteği de bir o kadar yüksek. Kadınların yüzde 71’i kariyer gelişimi için desteklendiğini belirtiyor.

Sektör gelişimi için öneriler

‘Kültürde Kadın Gücü’ araştırmasında ortaya çıkan veriler doğrultusunda, kültür-sanat sektörünün gelişmesi ve büyümesi için faydalı olacağı önerilen 4 konu var. Bunlar şöyle sıralanıyor;

* Çalışma koşulları ve saatlerinin standart hale getirilmesi ve iyileştirilmesi.
* Bakım sorumluluğu olan çalışanların desteklenmesi.
* Alandaki fon kaynakları sınırlı olsa da düşük maaşların iyileştirilmesi.
* İş yerinde ayrımcılığın önüne geçmek adına farkındalığın artırılması.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar