“Kumsalda” bir sinema salonunda!

Faruk ŞÜYÜN
Faruk ŞÜYÜN ODAK kitap@dunya.com

Ne yalan söyleyeyim harika bir yorumla çekilen filmini önce izlemiş, sonra okumuştum “Venedik’te Ölüm”ü… Thomas Mann’ın aynı adlı eserinden yönetmen Luchino Visconti’nin beyazperdeye uyarladığı “Venedik’te Ölüm” (Death in Venice, 1971); güç, aşk, güzellik ve ölüm temalarına yaklaşımı ile öne çıkıyor, dönemsel detaylar, etkileyici bir üslûpla izleyiciye sunuluyordu.

1929’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Mann, I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde 1912 yılında yayınlanan bu uzun öyküsünde, “sanatçının trajik çıkmazı”nı işliyordu… Venedik’e giden ünlü yazar Gustav von Aschenbach, genç Polonyalı Tadzio’nun olağanüstü güzelliği karşısında büyüleniyor, bir salgın hastalık kenti sarınca da tutkularına yenilerek ölüm isteğine teslim oluyordu…

Hemen kitabı aramış, bulmuş, sindire sindire okumuştum… Behçet Necatigil’in harika Türkçesiyle yayınlanan, günümüzde Can Yayınları arasında bulunan “Venedik’te Ölüm”ün Önsöz’ünde Prof. Dr. Kasım Eğit’in bir değerlendirmesi var. Burada Mann’ın kitabı Goethe hakkında bir öykü olarak tasarladığı, eserin konusunu Goethe’nin ileri yaşta Marienbad adlı kente yaşadığı bir aşk hikâyesi olarak planladığı anlatılıyor. Ancak, konunun özelden genele doğru bir gelişme gösterdiği vurgulanıyor. Böylelikl yazar, Aschenbach karakteri üzerinden Prusya ve II. Wilhelm döneminin tehlikeli boyutlarını eleştirerek sanat ve sanatçı sorununu işliyor. Antik mitolojiye göndermelerde de bulunan yazar, Apollon ve Dionysos figürlerini kullanıyor.

Bu harika kitabı konu alan 130 dakikalık iyi filmin, Pera Müzesi “Kumsalda” programı kapsamında 23 Haziran Cumartesi (yarın) saat 16.00’da bir kez daha gösterilecek olması, beni bu satırları kaleme almaya yöneltti… Pera Film'in sunduğu “Kumsalda” film programı, 1951’den günümüze, Türkiye ve dünya sinemasından seçilen klasik sinema örneklerinden yakın dönem örneklere kadar geniş bir seçkiyi izleyiciyle buluşturmayı hedefliyor.

Bir mekân olarak kumsalı ele alan “Kumsalda”, Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde devam eden ve 1870’lerden 20. yüzyıla, deniz hamamından plaja geçişin hikâyesine odaklanan “İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji” sergisine paralel olarak sunuluyor.

Pera Müzesi’nin 28 Temmuz’a kadar sürecek olan bu ücretsiz film programında önümüzdeki hafta yer alan filmler ise şöyle:

28 Haziran Perşembe 1998 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'ye layık görülen “Sonsuzluk ve Bir Gün” (Eternity and a Day, Theo Angelopoulos, 1998, 19.00); 4 Temmuz’da Yunanistan'da tatil sezonu dışında boşalan ve göçmen işçilere mesken olan bir tatil kasabasında geçen olayları anlatan “Kinetta” (Yorgos Lanthimos, 2005, 19.00); 5 Temmuz’da aşk, fantezi, kurmaca ile gerçekliğin doğalarının karşılaştırılması üzerine eğilen İspanyol yönetmen Julio Medem imzasını taşıyan “Lucía” (Sex and Lucía, Julio Medem, 2001, 19.00); 6 Temmuz’da gerçek ile hayali olanı, geçmiş ile bugünü, acı ile sevinci yan yana getiren, Agnes Varda’nın kendi filmlerinden parçalar, eski fotoğraf ve canlandırmalar sunduğu, yönetmenin hem hayatına hem de filmlerini çekiş süreçlerine bir yolculuk yaşatmayı amaçlayan “Agnes’in Plajları” (The Beaches of Agnès, Agnès Varda, 2008, 19.00) ve İlk gösterimi 1960 yılında Cannes’de yapılan, modern sinemanın başlangıç noktalarından biri sayılan “Macera” (L'Avventura, Michelangelo Antonioni, 1960, 21.00)0 7 Temmuz’da Françoise Sagan'ın aynı adlı romanından uyarlanan “Günaydın Hüzün” (Bonjour Tristesse), Otto Preminger, 1958
16.00).

Bu klasik filmleri izlemiş olsak da bir kez, bir kez daha görmek de, bulunduğumuz yaşların nimetleriyle yorumlamakta fayda var diye düşünüyorum. Görmeyenler içinse “Kumsalda” filmleri önemli bir fırsat… Bir fırsat da film öncesinde sergiyi gezerek İstanbul kent tarihinin sosyokültürel yapısına plaj kavramı üzerinden getirilen yorumu yaşamak… Denizle münasebetlerimizi bilgi, belge ve fotoğraflardan izlemek…

Kuruluşunun 10. yılını geride bırakan İstanbul Araştırmaları Enstitüsü arşivinden ve farklı koleksiyonlardan derlenen bu sergi, 1870’lerden 20. yüzyılın ortalarına uzanan süreçte, deniz hamamından plaja geçişin devrim niteliğindeki hikâyesine odaklanıyor…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar