Kur farklarındaki değişiklik ithalatta KDV matrahını etkiliyor mu?

Sercan BAHADIR
Sercan BAHADIR Gümrükte Gündem sercan.bahadir@tr.ey.com

Geçtiğimiz günlerde Mecliste kabul edilen 7161 sayılı yasa, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasa, gelir ve kurumlar vergilerinin yanında; katma değer vergisi (KDV), özel tüketim vergisi (ÖTV) ve banka ve sigorta muameleleri vergisinde (BSMV) bazı değişiklikler içeriyor. Bu değişiklikler arasında yer alan “kur farkı ve ithalatta KDV” konusu gümrükte gündemi de belirleyen bir konu oldu. Detaylara birazdan değineceğiz.

KDV’nin amacının oluşan katma değerin vergilendirilmesi olduğu açık. Şöyle ki; bir mal veya hizmetin bedeline ilave edilen kar, ilave bir üretim katkısı gibi oluşan olumlu farklar üzerinden yüzde 1, 8 veya 18 oranında vergi alınıyor. Ancak bazı durumlar var ki KDV’nin konusuna giren hususun bir katma değer olduğu tartışmalı hale geliyor. Örneğin ithalatta KDV matrahında ithalatta ödenen diğer vergiler de yer alıyor. Bir eşya ithal ederken ödemiş olduğunuz gümrük vergileri, ilave gümrük vergileri, ÖTV gibi ithal aşamasında alınan vergiler üzerinden bir de KDV ödeniyor. Başka bir ifadeyle, ithalat aşamasında tahsil edilen vergiler, bir katma değer olarak kabul edilip vergilendiriliyor. Yine son dönemde tartışma konusu olan kur farkları konusu da aynı şekilde. Oluşan bir katma değer yok ama kanun koyucu ithalat vergileri gibi kurdan kaynaklanan farkları da KDV’nin konusu olarak görüyor.

Kur farkında KDV

KDV yasasında, ithalatta ve yurt içi işlemlerde matrahı oluşturan unsurlar iki ayrı maddede düzenlenmiş durumda. İthalatla ilgili 21. maddede, mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin KDV matrahına dahil edilmesi gerektiği açıkça belirtiliyor. Yurt içi hizmet veya mal teslimlerine ilişkin 24. maddede ise vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler KDV matrahına dahil olan unsurlar arasında sayılıyordu.

Bu iki düzenlemedeki önemli farklardan biri “kur farkı” kavramı idi. İthalatta matraha dahil olan unsurlar arasında kur farkı açıkça yer almışken, yurt içi işlemlerde kur farkı ifadesi bulunmuyordu.

Bu yasal düzenlemelerle ilgili KDV tebliğinde yer alan, yurt içi işlemlerde oluşan kur farkları üzerinden de KDV hesaplanması gerektiğine yönelik açıklamaların bulunduğu bölümün iptali için konu yargıya intikal etmişti. Danıştay 4. Dairesi dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmişti. En son olarak 2017 Aralık ayında Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (VDDK), 4. Dairenin bu kararını bozma yönünde karar vermişti.

Danıştay 4. Daire tarafından VDDK kararına uygun bir karar tesis edilmesi beklenirken, kur farklarının KDV matrahına dahil edilmesine yönelik bir düzenleme içeren yasa (7161 sayılı) 18 Ocak günü yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu yasayla, KDV yasasının yurt içi teslim ve hizmetlerde KDV matrahına dahil olan unsurların sayıldığı 24. maddeye “kur farkı” ibaresi eklenmiş oldu.

İthalatta KDV matrah unsurlarında değişen bir şey yok

İlgili hükmün gerekçesinde; ithalatta olduğu gibi yurt içinde yabancı paraya dayalı olarak yapılan teslim ve hizmetlerde bedelin tamamen veya kısmen sonradan tahsil edildiği durumlarda, oluşan kur farklarının da KDV matrahına dâhil olduğu madde metnine yazılmak suretiyle uygulamadaki tereddütlerin giderilmesinin amaçlandığı belirtiliyor.

İthalatta KDV gümrükte ödeniyor. Mal gümrük vergisine tabiyse bu verginin ödeme yükümlülüğünün başladığı anda, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescili ile KDV doğmuş oluyor. Dolayısıyla ithalatta bedelin sonradan ödenmesi durumunda oluşan kur farkının KDV’ye tabi olması söz konusu değil. Ancak ithalattan sonra vade farkı gibi bir kur farkının ayrı bir fatura ile satıcıya ödenmesi durumunda bu tutar ithalatta KDV matrahına dahil oluyor.

İthalatta KDV matrahına dâhil olan unsurların sayıldığı 21. maddede herhangi bir değişiklik yapılmadığından, gerekçedeki ifadeyi, ithalatta sonradan yapılan ödemeler kapsamında oluşan kur farklarının KDV’ye tabi olduğu yönünde yorumlamak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Yani özetle; bu yasal değişiklik sadece yurt içi işlemlere ilişkin kur farkı için hüküm ifade etmekte, ithalattaki kur farkı konusundaki yerleşmiş uygulamada herhangi bir değişiklik içermemektedir.

Hatta bu konuyu gümrük müşavirleri dernekleri gümrük idaresine soruyor ve gümrük idaresi de cevabi yazıda, daha önceki görüşüyle aynı yönde, 21’inci maddeye atıfla, tescil tarihine kadar olan ve vergilendirilmeyen diğer gider olarak kabul edilen kur farklarının KDV matrahına dahil olmayacağını yineliyor. Bir nevi gümrük idaresi bu konuda değişen bir şey yok demek için de eski bir yazıya atıf yapıyor.

Ne yapılmalı?

Öncelikle bir kez daha vurgulamak gerekiyor: İthalatta KDV matrahını oluşturan 21’inci maddede bir değişiklik yapılmadı. Bu madde iki konuda kur farklarının ithalatta KDV matrahına dahil olacağını söylüyor. Ya gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ya da mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler. İthalata kadar olanla ilgili zaten bir tartışma yok. İthalattan sonra oluşan kur farkları da vade farkı gibi bir kur farkı ödemesi yapılması durumunda (satıcıya ilave bir ödeme yapılması) ithalatta KDV matrahının konusu oluyor. Bir ödeme yoksa, ithalatta KDV matrahının konusu olmuyor.

Bu noktada bir konuya daha değinmekte fayda görüyoruz. Burada olduğu gibi, birden fazla Bakanlığı ilgilendiren kanun değişikliklerinde, bakanlıklar arasında iletişimin daha fazla olması gerektiği sonucu bir kez daha ortaya çıkıyor. Çünkü KDV matrah unsurlarında yapılan bir değişiklik sadece Hazine ve Maliye Bakanlığı’nı değil, Ticaret Bakanlığını da ilgilendiriyor. Bu değişiklik yapıldıktan sonra yaşanan belirsizliği gidermek için ortak bir açıklama ya da ayrı ayrı açıklama yapılabilirdi. Kanun ile getirilen bir değişikliğin uygulamaya daha doğru ve tam yansıması için bu gibi açıklamalar bazen kanun değiştirmekten daha önemli oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar