Kuruşun kıymetini bilelim

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

AHMET BALCI - ÇABA Danışmanlık - Mali İşler Danışmanı

28 Ocak 2004 tarihinde kabul edilen 5083 No’lu “Türkiye Cumhuriyeti’nin Para Birimi Hakkında Kanun” gereği, 1 Ocak 2005 tarihinde paramızdan 6 tane “Sıfır” atılmış ve Yeni Türk Lirası (YTL) kullanılmaya başlanmıştır. Yeni Türk Lirası tam 4 yıl tedavülde kaldıktan sonra 1 Ocak 2009 tarihinde ulusal paramızın başında yer alan “Yeni” ibaresi kaldırılmış ve basılan yeni banknotlarla, yeniden “Türk Lirası” olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Türkiye, ulusal parasından ilk defa “Sıfır” atmış olmakla birlikte, bu alanda dünyada parasından “Sıfır” atan 50. ülke olmuştur. Belki inanması güç olacak ama şu an dünyanın ekonomik devi olan pek çok ülke bile, o tarihe kadar; hem de birkaç kez paralarından “Sıfır” atmıştır. Rekor sahipleri olan Sırbistan-Karadağ (eski Yugoslavya) tam 6 kez, İsrail 4 kez, Rusya ve Vietnam 3’er kez “Sıfır” atmıştır.

Toplam atılan "Sıfır" sayısında rekor yine Sırbistan-Karadağ’a (eski Yugoslavya) ait olup, toplamda 28 kez "Sıfır" atmışlardır. Onları 18 tane ile Brezilya, 14 tane ile Zaire, 13’er tane ile Arjantin ve Almanya takip etmektedir. Tek seferde "Sıfır" atma rekoru ise açık ara Almanya’ya aittir. Almanya tek seferde 12 tane "Sıfır" birden atmış, 1.000.000.000.000 Mark = 1 Rentenmark olmuştur.

Yeni Türk Lirası henüz piyasaya çıkmadan, diğer bir ifade ile henüz 6 "Sıfır" atılmadan önce az da olsa bazı ekonomistler birkaç sene önceki Avrupa’nın euroya geçişini örnek gösterip; geçişin çok sancılı olacağını, fiyatların sürekli olarak yukarı yuvarlanacağını, bunun da geçiş enflasyonuna yol açarak, tabiri caizse “işin ölü doğacağını” iddia etmişlerdi. Ancak tüm bu olumsuz söylemleri yalanlarcasına Ocak 2005 ayında TÜFE artışı % 0,55 olurken, ÜFE’de % 0,41’lik bir düşüş meydana gelmiştir.

"Sıfır" atma işini pek çok kişi “fazladan 6 tane rakam yazma külfetinden kurtulma” olarak tanımlarken, az da olsa bazı ekonomistler bu sayede enflasyon ile etkin bir şekilde müdahale edilebileceğini iddia etmişlerdi. Zaman, bu ekonomistleri haklı çıkarmıştır. Zira olayı sadece "Sıfır" atmak sananların gözden kaçırdığı çok küçük bir detay vardı; artık insanlar “Kuruş” kullanmaya başlamıştı. Gerçekten de o günleri yaşayanlar hatırlar, alışverişlerde tüm fiyatlar revize edilmiş, güncel etiketler 0,26 TL, 0,39 TL…vb. şeklinde fiyatlanmaya başlamıştı. Ödeme yaptığınızda para üstü olarak 1’er kuruşluk dahi veriliyordu. Mesela aldığınız ürünler toplamı 79 kuruş ise ve 1 YTL verdiyseniz, kasiyer size para üstü olarak 21 kuruş veriyordu. Hatta pazar tezgâhlarında bile sebze-meyve fiyatları yuvarlanmıyor, etiketler kuruşlu şekilde yazılıyordu. Eğer elinizde geçmiş yıllara ait gazete ve dergi varsa ve buradaki reklamları kontrol ederseniz, bu durumun gerçekten de böyle olduğunu görebilirsiniz.

Bu sürecin o tarihten bu yana çok başarılı bir şekilde yürütüldüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Zira YTL öncesinde artan ve kontrol edilemeyen enflasyon sebebiyle sürekli yeni paralar tedavüle giriyordu. Son olarak 31 Aralık 2004 tarihinde 20.000.000 TL kullanırken, 1 ocak 2005 tarihinde 2 yeni banknot piyasaya sürüldü; 50 YTL ve 100 YTL… YTL’nin yürürlükten kaldırıldığı gün olan 1 Ocak 2009 tarihinde ise yeni bir banknot daha çıktı, 200 TL. Görüleceği üzere 1 Ocak 2005 tarihinden bu yana sadece 3 farklı banknot kullanıma sunuldu. Karşılaştırma açısından 1981 ile 2002 arasında 5.000 TL ile 20.000.000 TL arasında toplam 11 adet farklı banknotun kullanıma sunulduğunu hatırlatmak isterim.

Tüm bu gayrete ve olumlu göstergelere rağmen özellikle son yıllarda artan dış ticaret açığı ve bozulan bütçe disiplini sebebiyle enflasyon artışa geçmiş ve artık kuruşların kullanımı giderek önemsiz hale gelmeye başlamıştır. Şimdilerde bırakın 1 kuruşun alınmasını, pazar ve marketlerde para üstü olarak 5-10 kuruşlar dahi verilmemeye/istenmemeye başlanmıştır. Keza fiyat etiketleri değiştirilirken 25 kuruş ve hatta 50 kuruş ve katları şeklinde fiyatlanma yapılmaya başlanmıştır. Ne yazık ki bu durum zaten 2 haneli rakamlara çıkan enflasyonu daha da artıracak ve hatta belki geri dönülemeyecek bir noktaya gelmesine yadsımayacak derecede etki edebilecektir. Kaldı ki bunun devamı halinde fiyatlamaların önce 1 TL ve katları, daha sonrasında ise 5 TL ve katları şeklinde yapılmasına dahi yol açabilecektir.

Son seçim sonrası meclis ve cumhurbaşkanlığı anlamında ülkemiz bir istikrara kavuşmuştur. Üreten, katma değer yaratan, bütçe ve dış ticaret açığı vermeyen bir ekonomi olmamız nasıl bir zorunluluk ise bunun yanında mutlaka kuruşumuza da gereken önemi vermek zorundayız. Aksi halde kuruş kuruş artan fiyatlar, çarpan etkisi ile 1 TL, 5 TL olarak artmaya başlayabilir. Bu durumda yüksek enflasyon oluşur, insanlar enflasyondan korunmak için yeniden fiyat artırımına gider ve ekonomimiz tıpkı 2005 öncesinde olduğu gibi yüksek enflasyona sebep olan bir fasit daire içerisinde dolanıp durmak zorunda kalır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ufuk çizgisi 03 Nisan 2024