MB, TMO, Türk Şeker gibi kurumlarımızın ortak özelliği…
TÜİK, “2020’de 23 milyon ton olan şeker pancarı üretimi, 2021’de 19.5 milyon tona düşecek” diyor…
Piyasa, “Pancar rekoltesi 18 milyon tonun altında kalacak…” diyor…
* * *
TÜİK, “2021’de 17 milyon ton buğday rekoltesi var” diyor…
Piyasa, “Buğday rekoltesi 14-15 milyon ton civarında olacak…” diyor…
* * *
Üretim neden düşüyor?
Kuraklığa bağlanıyor…
Piyasa ise farklı bir noktayı öne çıkarıyor:
“Çiftçi maliyetleri karşılayamayıp para kazanamadığı için üretimden vazgeçiyor…” diyor…
* * *
Buna rağmen…
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) buğday, Türk Şeker ise şeker fiyatını aşağıda tutacak politikalar uyguluyor…
Bu yolla…
Enflasyonla mücadele edildiği, tüketicinin desteklendiği sanılıyor…
* * *
Aslında…
Bu yol, piyasa düzenleyicisi olarak ihtiyaç duyduğumuz kurumlarımıza, görev zararı yazdırıyor…
O zarar mecburen, Hazine’nin nakit dengesini olumsuz etkiliyor, borçlanma ihtiyacını artırıyor, sonuçta enflasyon sepetini doğrudan “kısa dönem için” etkilemeyen ama hayatımızın odağında olan farklı ürünlere yükleniyor…
* * *
Sonuçta, enflasyon “kısa dönem için” yükselmemiş oluyor…
Ama…
Çiftçi üretimden uzaklaşıyor…
Üretim ve arz düşüşünün, ithalata bağımlılığın, yüksek borçlanmanın ve bu sayede daha yüksek enflasyonun/döviz fiyatının, düşük reel ücretlerin temeli atılıyor…
VELHASIL
TL’nin değeri, düşük enflasyon/faiz, kalkınma, refah için:
Üretici odaklı politikalar gerekiyor…
Bunun için tek yol “yapısal reformlardan” geçiyor…
İktisat teorileri, gelişmiş ülke uygulamaları/örnekleri ve yaşadıklarımız: Merkez Bankası, TMO, Şeker Kurumu gibi kurumların da “yapısal reformlar” sayesinde güçlenebileceğini anlatıyor…