Merkez bankalarının dansı

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Geçen hafta dünyanın iki büyük Merkez Bankası para politikası uygulamalarına ilişkin önemli kararlar aldılar. ABD Merkez Bankası (Fed) piyasadan devlet tahvili satın alarak sürdürdüğü genişlemeci (easy monetary policy) para politikasının sonuna yaklaşıldığının açık bir işaret olarak, aylık alımını 10 milyar dolar daha azalttı ve 25 milyar dolara düşürdü. Fed bu tavrı ile, bu yıl içinde genişlemeci para politikasını tümü ile sona erdireceğini de bir anlamda gösterdi. 

Fed’in bu kararında hiç şüphesiz ABD’nin yılın ikinci çeyreğinde %3,9 büyümesi (GSYH’nin artması) önemli bir etken oldu. Burada önemli bir ayrıntı var, ABD için açıklanan büyüme oranı, Türkiye’de olduğu gibi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre değil, ele alınan çeyrek dönemin bir önceki çeyreğine göre değişimi ifade etmekte. Yani açıklanan 2014 yılı ikinci çeyrek büyüme oranı, 2014 yılı birinci çeyreğine göre ki GSYH’deki değişimi ifade etmekte. Ancak ABD’nin 2014 yılı ikinci çeyreğinde 2013 yılının ikinci çeyreğine göre %2,4 büyüdüğünü de söyleyelim. Yani Fed için ülke ekonomisinin büyüme performansı iyi. Üstelik bu başarı yıllık %1,9’luk enfl asyon oranı ile sağlandı. Fed bu rakamlara hükümet ile birlikte, ancak hükümetten bağımsız bir kurum kimliği ile yürüttüğü para politikası sayesinde ulaştı. Büyük bankalardan diğeri, Çin Halk Cumhuriyeti Merkez Bankası (CBRC) ise, tam tersi bir para politikası uygulamasına imza attı. CBRC Çin Kalkınma Bankası’na 1 trilyon yuan tutarında bir kredi verdi, yani parasal genişlemeye gitti. Doğrudan söylenmese de, hedef inşaat sektöründeki talep daralmasını aşmak. Hükümet 2014 yılı için belirlediği %7,5’luk büyüme oranından vazgeçmek istemiyor. Çünkü ekonomi yavaşlarsa finansman yapısı güçlü olmayan ve yüksek borçlanma ile ayak durmaya çalışan KOBİ’ler çökebilir. Bu ise KOBİ ağırlıklı işgücü piyasasında işsizlik oranının artmasına neden olur. Çin yılın ikinci çeyreği itibari ile, %4,2 düzeyinde olan işsizlik oranının daha da yukarı çıkmasının ekonomik ve politik riskleri artıracağının farkında. CBRC bağımsız olmayan bir Merkez Bankası olarak, farklı bir kimlik ile para politikasını yürütüyor. 

Ele alacağımız son Merkez Bankası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB). Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu (Osmanlı Devleti’nin Merkez Bankası yoktu, para basma işini Fransız-İngiliz Sermayeli “Osmanlı Bankası” (Osmanlının olmayan adı Osmanlı) yürütüyordu) dünyanın ilk bağımsız Merkez Bankası olan TCMB, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yitirdiği, 2001’de kısmen de olsa geri aldığı “Bağımsız Merkez Bankası” kimliğini koruma derdinde. Bunu yaparken de ödünler veriyor. TCMB geçen ay uyguladığı “Enfl asyon Hedefl emesi Programı” ile ne teorik, ne de iktisat politikası ile uyuşmayan faiz oranını düşürme kararını almak zorunda kaldı. Böylece enfl asyon yükselirken faiz oranlarını düşüren bir banka konumuna düştü. Önümüzdeki günlerde de benzer kararlar alınabilir. Çünkü iktisat politikasının maliye politikası bacağını yürüten hükümette “enfl asyon yükselse de, faizler düşürülmeli” diyen bir düşünce egemen hale gelmiş gibi. (Buna benzer cümleleri 1994 krizi hemen öncesinde dönemin Başbakanı söylemişti.) Sonuç olarak bu bankalar için şöyle bir sınıfl andırma yapabiliriz diye düşünüyorum: 
• Fed Bağımsız Merkez Bankası. 
• CBRC Bağımlı Merkez Bankası. 
• TCMB Bağımsızlığını Kaybetmeme Mücadelesi Veren Merkez Bankası. 
Üç Merkez Bankası üç farklı para politikası uyguluyor ya da dans ediyor. Hangisinin iyi dansçı olduğunu yakında göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019