Mısır ile bölgesel rekabetten yapıcı iş birliğine

Ö. Süleyman KILIÇARSLAN
Ö. Süleyman KILIÇARSLAN STRATEJİK ANALİZ suleyman.kılı[email protected]

Kadim tarihi, yüz milyonu aşan nüfusu, jeoekonomik zenginliğiyle en mühim Arap, İslam ve Afrika devleti olan Mısır’a Arap Baharı’nın rüzgârıyla ayaküstü uğra­yan iktidar değişiminin askeri müdahaley­le geri çevrilmesi, Türkiye ile ilişkileri de menfi yönde etkilemişti.

Ankara’nın dar­beye tepki vermesinden, Libya’daki nüfu­zundan ve Afrika’daki aktivizminden ra­hatsız olan Kahire’deki yeni yönetimin, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin çıkarları hi­lafına GKRY ile anlaşıp, Yunanistan ve İs­rail’i de yanına alarak Türkiye’yi darlama­yı öncelemesi ise ikili münasebetleri iyi­den iyiye germiş; Türkiye Doğu Akdeniz’de dışlandığı hidrokarbon girişimlerine karşı Libya ve KKTC ile deniz yetki alanlarını belirlerken, Mısır da Yunanistan ile ben­zer bir anlaşma yapmıştı.

Bilahare karşılaşılan jeopolitik geliş­meler ve mali güçlükler, ortak çıkarları gözetir şekilde rasyonel davranılmasını mümkün kılmış; Türkiye’nin 2020’den itibaren başlattığı Körfez ülkeleriyle ilişkileri normalleştirme stratejisinin önemli bir parçası olarak Mısır ile de iş birliği arayışları gündeme gelmişti.

Mı­sır’ın, yapısal sorunları ve bölgesel çatış­maların etkileri nedeniyle ciddi manada iktisadi zorluk çekmesi de bu sürece ze­min hazırladı. Zira Mısır açısından stra­tejik önem taşıyan Libya ve Doğu Akde­niz’in ekonomik ve siyasi vasatından ya­rarlanabilmenin yegâne yolu Türkiye ile yapıcı iş birliğinden geçer hale gelmiş; Afrika Boynuzu’ndaki krizlere çözüm bu­lunmasında da Ankara’nın kayda değer etkisinin olacağı artık idrak edilmişti.

Türk şirketlerinin üretim üssü

Bu süreç, Türkiye ve Mısır ekonomi­lerinin birbirlerini tamamlayıcı yönleri nedeniyle siyasi ilişkiler iyi değilken bi­le sürdürülebilirliği bir şekilde sağlanan ticaret ve yatırım bağlantılarını daha da güçlendirdi. İş gücü ve enerji maliyetleri­nin nispeten düşük olması ile vergi avan­tajları Mısır’ı, Türkiye açısından yalnız­ca ürünlerini satabileceği bir pazar ve Afrika’ya açılan kapı olmanın ötesinde, hayati bir üretim üssüne ve uluslararası pazarlara erişim noktasında bir köprüba­şına dönüştürdü. Üç buçuk milyar dolara ulaşan Türk yatırımlarının ağırlık mer­kezini Kahire ve İskenderiye çevresinde yoğunlaşan tekstil üretimi oluştururken; Türk müteahhitlik firmaları çok sayıda projeye imza atar, Türk turizm şirketleri de etkin faaliyet gösterir hale geldi.

Bu kapsamda, Mısır’ın Türk endüstri­si için genişleme üssü olma konumunun önümüzdeki dönemde de devam etmesi, tekstil başta olmak üzere pek çok sektör­de faaliyet gösteren daha fazla firmanın üretimlerinin bir bölümünü Mısır’a kay­dırması olası görülüyor. Hızla artan nü­fusu ve tüketici pazarı, avantajlı coğrafi konumu ve büyüyen ekonomisiyle Tür­kiye için büyük fırsatlar sunan Mısır ile münasebetlerde savunma sanayi, tarım, turizm ve büyük ölçekli altyapı projeleri de daha fazla yatırım yapılabilecek alan­lar olarak öne çıkıyor.

Jeopolitik sorunların ilişkilere etkisi

Son dönemde İsrail’in Gazze’deki sal­dırganlığının ve Gazzeliler’i Sina’ya sür­gün etme planlamasının Kahire’de ya­rattığı baskı, Türkiye ile aynı çizgide konumlanma mecburiyetini daha da art­tırdı. Türkiye açısından ise Mısır ile ge­lişen ilişkilerinden Doğu Akdeniz’deki yalnızlaştırma politikalarının etkisini kırmak için istifade etme imkânı belir­di. Yani, yüzyıllar öncesine dayanan güç­lü bağlara sahip Türkiye ve Mısır arasın­daki diplomatik temasların yüzüncü yıl dönümüne tekabül eden 2025’te strate­jik, iktisadi ve kültürel iş birliğini geliş­tirmek için zemin her zamankinden daha uygun hale geldi.

Ancak dış borç baskısına ve döviz kri­zine maruz, kırılgan Mısır ekonomisinin derin bir çıkmaz içinde olmasını, çok sa­yıda uyuşmazlığın çözümünde birlikte çalışma olasılığı artmış olmakla birlikte son tahlilde Türkiye ve Mısır’ın bölgesel rakip olma durumunun hiçbir zaman de­ğişmeyeceğini ve Gazze’deki savaş başta olmak üzere jeopolitik dinamiklerin ya­ratabileceği riskleri de aklımızın bir kö­şesinde tutarak hassasiyetle ilerlenmesi gereken bir sürecin bizi beklediğini unut­mamak gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İktisadi milliyetçilik 03 Şubat 2025
Ekmeden biçilmez 27 Ocak 2025