Orhangazi TSO, dışa ve dünyaya açılıyor

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Orhangazi benim ilk gençlik yıllarımdan bu yana ilgimi çeken bir yer. Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası'nın etkinliklerini de yakından izliyorum. Son yıllarda “kasaba kültürünü aşan tutum” diye adlandırdığım eğilim ilgimi daha da arttırıyor: Siyasi görüş ayrılığı, rakip olma durumu, inanç farklılığı, kısa bakışlı çıkar ayrılıklarını gözetmeksizin birlikte hareket edebilen iş insanları kuşağı yetişiyor.

Seçimlere aday olanların kullandıkları dilin olgunluğunu, köprüleri atan belden aşağı suçlama yerine proje-odaklı yarışmayı daha önce de yazdım. Şimdilerde dışa ve dünyaya açılma konusunda Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ile Belediye Başkanı'nın da katıldığı dış geziler yapılıyor. Son gezi İspanya'nın özerk bölgesi Katolonya'ya yapıldı. Bu işbirliği eğilimini önemsiyorum, “bilgili ve temas halindeki halkın” zenginlik üretimindeki büyük gücünü Almanya örneğinden biliyorum.

Üretttiğiniz mal ve hizmeti sınır ötesine satabilme yeteneğine “dışa açılma” diyoruz; başka kültürleri kavrayarak onların ihtiyacına göre “mal ve hizmet tasarlanabilmesine” de dünyaya açılma.

Barselona ve çevresine yapılan gezinin ayrıntılarını, Gaudi ve Dali'nin dehasını, Picacco' nun  esintilerini daha sonra anlatalım. Bu yazının merkez düşüncesini, geziye katılanların yaşama  ilişkin “ne anladığı, nelerden esinlendiği” oluşturuyor. Çoğu zaman dolaylı, kimi zaman doğrudan yönelttiğimiz sorulara verilen yanıtlardan sentezlediğimiz beş konu öne çıktı: 1) Hukuk sisteminin yaptırım gücü, 2) Plan fikri ve yaşanabilir kent kurabilme, 3) Limanın coğrafi konumunun yarattığı avantaj 4) Gelişmişlik, her adımı kapitalize edebilmektir, 5) Kendi değerlerine sahip çıkarak zenginlik üretmek önemlidir.

Hukuk sisteminin yaptırım gücü

Geziye katılan iş insanlarının dikkatını çeken ilk konu, hukuk sisteminin, yasalara saygının ve yasaların ödünsüz gözetim ve denetimi oldu. Rehberin kent içindeki kuralları sık sık anons etmesi, otobüs sürücüsünün en küçük kuraldışı uygulamayı göze alamaması dikkati çeken bir husustu. Hukuk devletinin temel bileşenlerinden biri olan, “Yasayı eleştirme hakkınız vardır, ama uymama hakkınız yoktur” ilkesi Orhangazili iş insanlarına esin kaynağı oldu; bu hususu geziden çıkardıkları dersin ilk sırasına koyanların çoğunlukta olması ilginçti. Dışa ve dünyaya açılmak zorunda olan ülkemizin iş insanlarının işleyen bir hukuk sistemi olmaksızın  gelişmeleri yakalama şansımızın olmadığını kavramaları çok değerli bir algıdır.

Plan fikri ve yaşanabilir kent kurabilme

İş insanlarımızın gözlemlerinde “plan fikri ve yaşanabilir kent kurmanın fırsatları” ikinci sıraya oturdu. Yüzyıl öncesinde kent planına verilen önem, cadde ve sokakların merkezle ilişkisi, yürüyüş alanları, özellikle hafta sonlarında bazı caddelerin ve  sokakların trafiğe kapatılarak insani etkinliklere açılması ilgi çekti. 

İş insanlarının “plan fikri” üzerine odaklanmaları; kent planlamasına ve uygulamasına sahip çıkılması gerektiği sonucunu çıkarmaları, ülkemizin geleceği açısından önemli... Günlük ve kısa soluklu düşünme yerine, kent planları ve yaşam zenginliği ilişkisinin kurulması gerçekten umut vericiydi.

Limanın coğrafi konumunun yarattığı avantaj

Geziye katılanlardan bir iş insanımız da, “Coğrafi derinlik ve zenginlik ilişkisini arayan Barselona'yı gezsin yeter” cümlesiyle gözlemlerini özetledi. Gerçekten de Katolonya'nın  görece zenginliğini yaratmadan limanın etkisi büyük. Katolonya kadar Fransa'nın bir bölümünün Akdeniz'e açılmasını sağlayan liman iyi düzenlenmiş ve zenginlik üretinin aracı haline getirilmiş.

Şimdilerde de turizme açık yat limanları  ve yolcu taşıyan gemilerin hareketliliği bu zenginliğin sürdürülmesine kaynaklık ediyor. Ayrıca, eğlence yerleri, lokantalar gibi sayısız hizmet üretim alanı da liman çevresine hayat katıyor.

Gelişmişlik, her adımı kapitalize etmektir

Rambla Caddesi'nden limana çıkarken Kolomb'un heykelinin yakınlarında Don Kişot'tan  Kolomb'a geçmişteki ünlü kişilerin hareketlerini paraya dönüştürmesi yanında, Barselona  Stadyumu'nda her adımın paraya çevrilmesi önemli bir gelişmişlik göstergesi olarak algılandı. Gaziye katılan birkaç iş insanımız bu konuya dikkat çekti: “Bu ülkenin nüfusu yedi milyon, gelen turist on milyon ama, gelenlerden nasıl para alacakları konusunda da iyi organize olmuşlar” dedi.

Gaudi'nin Guell parkını gezerken geziye katılan bir iş insanımız da “Gelişmişlik, attığınız her adımı kapitalize etmektir, diyen cümyeyi okuduğumda pek anlam verememiştim, şimdi ne denmek istendiğini daha iyi anladım” diyerek; bana göre geziden çıkarılması gereken anlamı bir saptamayla bizlerle paylaştı.

Kendi değerlerine sahip çıkma

Picasso'dan Dali'ye, Gaudi'den Kolomb'a kendi değerlerine sahip  çıkarak, onların eserlerini bu ülkeye gelen insanlara satarak, “Ne olursan ol, önce iyi pazarlamacı ol” diyen Amerikalı anlayışı Katalonya'da da hakim. Kendi değerlerini küçümseyen, karalayan, onları “yok sayan” bir toplumun gelişmesi mümkün değil.

Sevindirici olan çok değişik mesleklerden geziye katılanların, değerlere sahip çıkmanın önemi konusunda yaygın bir gözlem yapmış olmalarıydı.

Yapılan gezinin insanlarda yarattığı “bakış açısı” önemli... Saptamalarıma göre, bu geziden de iş insanlarımız “hayatın dersini” alarak döndü... Zihin dünyamıza konan her tuğla, mutlaka bize maddi ve kültürel zenginlik olarak dönecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar