Ortadoğu yeniden şekillenirken

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

 

1980’lerin başında ABD,  Başkan Reagan ile  “Yıldız Savaşları” adlı bir projeyi uygulamaya koydu. Projeyi yaşları elliyi bulan ve geçen okuyucularım anımsar. Proje Sovyetler Birliği füzelerine karşı kalkan oluşturmayı amaçlıyordu. Bu projenin teknolojik yönü idi. Siyasi yönü ise Sovyetler Birliği’ni İslam ülkeleri ile kuşatmaktı. Bunun için Pakistan ve Türkiye hazırdı. Özellikle 12 Eylül Darbesi ile Türkiye iyice sağlama alındı. Afganistan’da bu hazırlığa ilave edildi. Bugün ABD’nin başına bela olan Taliban hareketi bunun için oluşturulmuştu. Yani Taliban anti-emperyalist bir örgüt değildir, tam aksine ona bağlı bir siyasal oluşum olarak kurulmuştur.

ABD’nin bu politikası diğer olgularla birleşti ve SSCB’yi yıkmayı başardı, SSCB’nin içinden 15 devlet çıktı. Artık bu ülkelerin bazılarında  ABD üsleri  bulunuyor. 1990’larda ABD’nin projesi, enerji kaynaklarını sağlama almak için Büyük Ortadoğu Projesine dönüştü. Proje iyi  işledi. Tek engel İran oldu. İran’da da İslamcı ideoloji egemendi ancak anti-emperyalistti.  İran bu özelliği ile Oratdoğu’da, Türkiye  (1923-1950 dönemi) ile birlikte ikinci anti-emperyalist İslam ülkesi oldu.

İran bu tavrını yaklaşık 34 yıl sürdürdü.  Bu arada BOP’dan radikal İslamcı guruplar çıktı, bu ABD’nin öngörmediği bir sapma oldu. Ancak ABD 11 Eylül’e rağmen BOP’dan vazgeçmedi. Ancak Mısır’da Mursi ve Müslüman Kardeşler iktidarını izlediği politikalar, ABD’li strateji uzmanlarını artık bu iş BOP ile olmayacak noktasına taşıdı. Bu düşüncülerini Başkan’a da kabul ettirdiler. BOP ilan edilmese de, bitti. Bundan dolayı aslında Mısır’da Mursi değil, BOP ya da “Ilımlı İslam Modeli” ile  Ortadoğu enerji sahasını kontrol etme projesi çöktü.

BOP’un sona erdiği açık bir şekilde ifade edilmese de, ABD’nin Mısır’daki ordu müdahalesine darbe dememesini (ben diyorum) gelinim sen anla  gibi algılamak gerekir. Yeni politika yeni müttefikler arayışına başladı. Suriye’ye müdahale etmekten caymanın altında yatan faktör de bu.  ABD tabiri caiz ise eski müttefiklerinden boşandığını, yeni evlilik için arayışa başladığı sinyalini gönderiyor.

Nasıl ki BOP’un tüm ülkelerde ekonomiye yansımaları oldu ise, yeni  modelin de olacak. Örneğin BOP sürecinde Türkiye’ye  yurtdışından (Ortadoğu kaynaklı fonlar dahil) ciddi bir sermaye girişi oldu. Türkiye’nin iç ve dış politikadaki  tercihleri bir anlamda ödüllendirildi.

Şimdi her şey ters yüz oldu. BOP’dan yarar sağlayanlar için durum elbette üzücü. Oluşan yeni duruma ayak uydurmak durumunda kalınacak. Türkiye bu konuda becerili olamadı, İran ise yeni Cumhurbaşkanı Ruhani ile  işbirliği yapabileceğini beyan etti.

Bunun ödülünü de almaya başladı. Bu hafta başlayan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 68. dönem toplantılarında uluslararası haber ajanslarının  bildirdiğine göre Ruhani rüzgarı esiyor.

Euronews muhabirinin ifadesi ile dönüşümün açık görüntüsü şöyle:  “Ruhani’nin selefi Ahmedinejad Birleşmiş Milletler’de konuştuğunda, diplomatlar salonu terk ederdi. Bu kez herkes içeride olmayı istiyor. Burada çoğunluğun görüşü, Ruhani’nin Ortadoğu’ya yeni bir bakış açışı kazandırabilecek diplomasi kapısının anahtarını elinde tuttuğu yönünde.”

Bu hava ABD Başkanı Obama’nın konuşmasına yansıdı, “Suriye’de savaş istemediğini söyledi”.

Ruhani’nin seçilmesi ile Ortadoğu’da kartların yeniden dağıtılabileceğini daha önce yazmıştım. Beklediğimden daha çabuk bir yeni oyun başladı. Bu yeni oyunda BOP’un aksine masa da Türkiye yok. Bu da izlediği dış politikanın eser. Türkiye BOP sürecinin nimetlerinden yararlanmıştı, şimdi ise bunun bedeli ödeyecek. Hesabın ne kadar yüksek olacağını zaman gösterecek.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019