Parasal devrim

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

 

 

Rastlantının bu kadarı da olmaz dedirtecek gerçekleşmeler bir hafta içinde oldu. Geçen haftayı bitirirken Japonya Merkez Bankası para arzını bir yıl içinde iki katına çıkaracağını söyleyerek, monetarist (parasalcı) iktisat politikalarına veda ettiklerini ilan etti. Birkaç gün sonra 1980'li yıllarda İngiltere'de monetarist para politikalarının ödünsüz savunucusu Margerat Thatcher  öldü. Sanki parasalcı cephe çöktü.
 
Margerat Thatcher 87 yaşında idi. Doğanın yasası işledi. Ölümünü duyduğumda Başbakanlıktan istifa ettiği 1990 yılının sonbahar günlerini anımsadım. O tarihlerde İngiltere'de idim. Birmingham Üniversitesi'nde doktor tezim ile ilgili çalışmalar yapıyordum. Oğlu ve eşinin girdiği ekonomik ilişkiler Thatcher'ın sonunu getirmiş, yerine veliahdı John Major geçmişti. Yaptıklarını pek sıcak bakmasam da, güçlü bir kadındı. On bir yıl başbakanlık yaptı. Ama nihayetinde o da koltuğunu kaybetti.  İngiltere'de öldüğüne çok sevinen var. 
 
Şimdi gelelim Japonya Merkez Bankası'nın yaptıklarına. Japonya Merkez Bankası Başkanı (BOJ Governer) Haruhiko Kuroda'nun yaptığı açıklamaları muhafazakar eğilimli İngiliz Gazetesi (Allahtan İngiltere'de İngiliz demek yasak değil) Finansal Times, okuyucularına "parasal devrim" başlığı ile duyurdu. Devrimler siyaseten ya da ekonomik  ihtiyaçlardan, mecburiyetlerden doğar. Tıpkı Rusya'da 1917 Ekim Devrimi, Türkiye'de 1923 Cumhuriyet Devrimi, 1929 krizi sonrası Keynes devrimi gibi. Japonya niye böyle bir devrimci eyleme girişti? Tek cevabı var. Japonya büyüyemiyor ve deflasyona girmiş durumda. 2012 yılının son çeyreğinde sadece yarım puan büyüyebildiler. Bu oran Japon hükümetini geleneksel parasalcı politikalardan vazgeçirdi, Keynesyen politikalara geçmesine neden oldu. BOJ'da bunun bir parçası olan kararı almak durumunda kaldı.
 
Aslında kriz sürecinde Japonya, maliye politikalarını kullanarak ekonomiye müdahale etti. Kamu harcamalarını artırdılar. Ancak Japon Hükümeti bütçe açığının GSYH oranı yüzde 9, kamu borçlanmasının GSYH oranı yüzde 125 düzeylerine ulaştığı için tek başına bu müdahale yönteminin yeterli olmadığını gördü ve yeni  bir yol izlemek zorunda olduklarına fark etti. Yeni yol, bu yıl Merkez Bankası'nın (BOJ) uzun vadeli devlet tahvillerini satın alarak piyasadaki mevcut para stokunu iki katına kadar artırmak olarak özetlenebilir. BOJ böylece ABD Merkez Bankası FED'in bu yıl GSYH'nın yüzde 0,5'ine ulaşacak olan para arzı artışı hamlesine, GSYH'nın yüzde 1'ine kadar para arzını artırarak yanıt vermiş olacak. BOJ'ın hedefi 2014 yılında para arzı artışını GSYH'ın yüzde 2'sine ulaştırmak. 
 
Japonya para arzını artırarak faiz oranlarını düşürmek derdinde değil, faiz oranları zaten çok düşük düzeyde seyrediyor. On yıl vadeli devlet tahvilinin faiz oranı bile binde 56'ya kadar gerilemiş durumda. BOJ asıl hedefi Japon Yeni'nin ABD doları karşısında değer yitirmesi, böylece ihracatta ABD mallarına karşı, Japon mallarının fiyat avantajı yakalaması. Çünkü Japon Yen'i ABD Doları karşısında değer yitirince dolar cinsinden kendi ihraç mallarının fiyatı düşecek. Nitekim BOJ'un açıklamasının hemen ardından   Japon Yen'i ABD Doları karşısında yüzde 3 değer yitirdi.
 
BOJ'un politikasının başarı ulaşması için Japonya'nın ihracat yaptığı ülkelerde, ekonomilerin büyümesi gerekiyor.  Çünkü gelir artmaz ise ülkelerin ithalatı   dolayısıyla Japonya'nın ihracatı artmaz. Bu gerçekleşmez ise, fiyat avantajının tek başına başarılı olması mümkün değil. Bu atağın başarılı olup olmadığını görmek için bekleyeceğiz. 
Fakat  alınan kararlar ile en azından monetarist iktisat politikalarının bu krizde etkisiz kaldığını bir kere daha görüldü. 
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019