Pazarlama zincirinde nihai tüketiciye ulaşabilmek çaba istiyor

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

DÜNYA okuyucularından Mehmet Sel, bir üretici olarak karşılaştığı sorunları “Ben şimdi ne yapayım?” başlığı ile yazıya dökmüştü.

Okuyucumuz, gıda sektöründe farklı bir ürün geliştiren girişimcinin ürününü pazarlamada karşılaştığı güçlüklerden söz ediyordu. Pazarlama kanallarının nihai tüketiciye ulaşmasını nasıl engellediğini örneklerle anlatıyordu.

Okuyucumuzun 29 Ocak 2018 tarihinde bu köşede yayınlan yazısı üzerine DÜNYA okuyucuları farklı değerlemelerde bulundular. Üç okuyucumuzun değerlemesini aşağıda okuyacaksınız.

(1) M. Mesut Uzal diyor ki;

Önce iğneyi ona batırayım. Ürettiği mamulü nihai tüketiciye nasıl ulaştıracağına dair yeterince iyi analiz yapmadan yani hangi kanallarda hangi maliyetlerle karşılaşacağını iyice incelemeden üretim kararı almış. Ayrıca anlaşılıyor ki ürettiği mamul piyasadaki rakipleri ile fiyat-kalite ikilisi göz önünde bulundurulduğunda yüksek maliyetle üretiliyor. Rakiplerinin de nihai tüketiciye ulaşmada aynı yollardan geçtiğini aklından çıkarmaması gerekir.

Sonra çuvaldızı piyasaya batırayım. Ülkemizde bugün hemen hemen her türlü piyasa belirli şekilde manipüle edilerek kartel piyasası kuralları işletilmeye çalışılmaktadır. Örneğin, balık halinde bir şehrin hemşehrileri hatta birbirleri ile akraba olanlar, aynı şekilde sebze halinde de hatta haldeki yükçü bölüğü taşıma hizmetlerinde de gizli karteller mevcuttur denilebilir. Büyük şehirlerdeki taksi işletmeciliği de. Benzeri her konu ele alınıp iyi incelendiğinde bu yapı ortaya çıkar. Canlı hayvan ve karkas et ticaretinde de benzer yapı var; okul taşımacılığında da.

Bu yapının gereği olarak, bu sistemi oluşturanlar, özellikle iktidar partisinin il ve ilçe teşkilatlarında yönetimde çalışarak bu yapının sürmesini sağlamaktadırlar, diye düşünüyorum.

Neyse gelelim, fizibilitesi tam ve eksiksiz yapılmadan, yapılan bu yatırımın sermayesinin heba olmadan mamulünün nasıl satılabileceğine.

Başta İstanbul olmak üzere önemli tüketim merkezlerinde eşzamanlı olarak üretimin tamamının satılabileceği ve sadece kendi ürettikleri mamullerin satıldığı dükkanlar açarak, nihai tüketiciye direkt olarak ulaşmak. Doğal olarak dükkanlar kiralanmalıdır. Asla satın alınmamalıdır.

Bu şekilde, yazıda söz konusu edilen ara kademe maliyetlerinden sadece kira ve personel giderine katlanılarak kurtulunabilir.

(2) Yusuf Şehitoğlu diyor ki;

Mehmet Sel Bey gördüğüm kadarıyla premium bir ürün yaratma hedefiyle yola çıkmış. Ancak yine görüyorum özel ve butik ürününü ana pazarlama kanallarında satmaya çalışıyor.

Bahsetmiş olduğu bütün oyuncular ölçek gücünü kullanarak rekabet üstünlüğü yaratmakla beraber premium ürünlerle öncelikli olarak vakit kaybetmiyor ve raflarında bulundurmaya çalışmıyor. Çünkü hali hazırda operasyonel maliyetleri var. Eğer ürünün farklılıkları var ise Macrocenter gibi bir satış kanalı ile görüşebilir, bunun dışında da internet kanalını aktif olarak kullanabilir.

Özetle satıcı tarafında biraz hedef kitle problemi olmuş gibi. Marketlerle çalıştığım dönemler getirdiğim yenilikçi ürünler vasıtası ile hiçbir zaman raf ücreti ödemedim. Ancak pazarladığım ürünlerin her zaman için farklılığı mevcuttu.

(3) Ali Atilla Korkmaz diyor ki;

29 Ocak tarihli yazınızı okudum. Bu türdeki yazılar yardımcı oluyor. Ben yaklaşık 30 yıldır DÜNYA gazetesi abonesiyim. Çok güzel bir gazetenin okuyucusu olmaktan memnunum. Sizin ve gazetenizin tüm yazarlarını aksatmadan okuyorum. Seyahatte olduğum zamanlar asistanım biriktirir gelince hepsini okurum.

Benim girişimci bir ruhum var ve hiç durmadan yeni konuları işlerim. Yazınızda bahsettiğiniz yatırımcı ile ilgilenip, yardımcı olmaya çalışacağım. Gerek sermaye gerekse şartlar uyarsa ortaklık yapabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018