Sanayi üretimi kasımda da iyi geldi, 2017 artışı % 6’yı aşacak

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Sanayi üretimi kasım ayında 2016’nın aynı ayına göre arındırılmamış endekse göre yüzde 6.9 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış endekse göre artış yüzde 7 olarak gerçekleşti. Kasım ayındaki üretim, takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış endekse göre ekim ayına kıyasla ise yüzde 0.3’lük artış gösterdi.

Herhangi bir arındırma işlemine konu olmamış ham endekse göre geçen yılın ilk on bir ayındaki üretim, 2016’nın aynı dönemine göre yüzde 6.1’lik artış gösterdi. Kasım ayı itibarıyla oluşan yıllık üretim artışı da yüzde 5.7 düzeyinde gerçekleşti.

Sanayi üretiminde geçen yılın ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1.7, ikinci çeyreğinde yüzde 2.1, üçüncü çeyreğinde yüzde 13.7 artış kaydedilmişti. Ekim ve kasım ayları toplamında 2016’nın aynı aylarına kıyasla gerçekleşen üretim artışının oranı da yüzde 8 oldu.

Son altı yılın en yükseği

Sanayi üretiminde 2017’de son altı yılın en parlak dönemi yaşanıyor. 2017’nin ilk on bir ayındaki üretim artışı da, kasım itibarıyla yıllık bazda hesaplanan üretim artışı da 2011’den sonraki dönemin en yüksek oranları olarak dikkati çekiyor.

Yani 2017’deki olumlu çıkışı tümüyle 2016’daki baz etkisiyle açıklamak pek doğru değil. Kuşkusuz geçen yılki hızlı artışta ekonominin 2016’da yavaşlamış, hatta üçüncü çeyrekte gerilemiş olması önemli bir etken. Ama 2012-2017 döneminin en iyi performansının geçen yıl gerçekleşmiş olduğu da bir gerçek.

Yıllık artış yüzde 6’yı geçecek

Biraz önce de aktardık. Sanayi üretiminde ilk on bir ayda yüzde 6.1, kasım itibarıyla yıllık bazda ise yüzde 5.7 artış oldu. 2017 yılının tümündeki artışın yüzde 6’ya kolaylıkla ulaşacağı anlaşılıyor.

Aralık ayındaki artışın yüzde 5 olması halinde bile yıllık artış yüzde 6 olarak gerçekleşecek.

Sanayi üretim endeksinin aralık ayında 150’ye yaklaşarak ekim ayındaki 146.4’lük rekoru kırması ve yıllık üretim artışının da yüzde 6.5’e yakın gerçekleşmesi bekleniyor. Sanayi üretiminde baz yılının 2010 olduğunu ve bu yıldaki üretimin 100 kabul edildiğini hatırlatalım.

“Döviz gelince kur tabii ki düşer, gelmezse tabii ki artar!”

Bu köşede dün yurt dışında yerleşiklerin aylara göre hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi alımı yoluyla getirdikleri (ya da götürdükleri) net dövize ilişkin tutarları aktarmış ve bu döviz giriş çıkışının kurlar üstündeki etkisini ele almıştık. Yazımızın başlığını da “Kur, yabancı döviz getirirse aşağı, getirmezse yukarı gidiyor” şeklinde atmıştık.

Amerika’yı yeniden keşfediyor değildik elbette. Bollaşan dövizin kurun düşmesini sağlayacağı, kıt olan dövizin ise kurun yukarı gitmesine yol açacağı ortadaydı.

Vurgulamak istediğimiz Türkiye ekonomisinin yurtdışı yerleşiklerin getireceği dövize olan bağımlılığıydı ve geçen yıl döviz girişiyle kur ilişkisinin çok somut biçimde görüldüğüydü. Bu ilişki her zaman geçen yılki kadar somut biçimde kendini göstermeyebilirdi çünkü.

Hata bizde, anlaşılan meramımızı gereği gibi anlatamamışız...

Kaldı ki şöyle bir gerçek var. Her zaman için “Önce döviz gelir ya da gider, kur da buna göre oluşur” diyemeyiz.

Hani “alırken kazanmak” diye bir kavram var ya... Yabancı yatırımcı, başka kaygılar taşımıyorsa, Türkiye’de yatırım yapmak için kurun en yüksek olduğu zamanı kollar. Dolar örneğin 3 lirayken döviz getirmekle 4 lirayken getirmek arasında elbette çok fark vardır ve yabancılar gelirken kurun yüksek olmasını ister.

Ama geçen yılın verileri gösterdi ki, kurun düzeyini büyük ölçüde yabancının giriş-çıkışı belirlemiş. Ve yine görülüyor ki, yabancılar kur yüksekken gelmeyi pek tercih etmemiş.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar