Senkronize yavaşlamadan global resesyona kaç adım var?

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

Bu yılın son çeyrek döneminin ilk haftalarında tanık olduğumuz gelişme ve eğilimler, küresel belirsizlik ve kırılganlık konularında olumlu düşünmeye izin vermiyor. Ekonomik durgunlaşma eğiliminin giderek daha belirleyici olması engellenemiyor, varlık fiyatlarına ilişkin yapay zorlamalar ise güvensizliği beslemeye devam ediyor. Ön plana çıkan ve kırılganlık algılarını güçlü bir şekilde besleyen çıkar çatışmalarının, kalıcı bir uzlaşı ile çözülebileceğine ise artık kimse inanmıyor. Sistemi oluşturan kurumsal yapı, yıl sonuna kadar yıkıcı panik eğilimlerin etkili olmasını engelleyebilmek adına her yolu zorlamak durumunda kalıyor.

Geride bıraktığımız haftanın ilk iş günlerinde hızla büyüyen gerginliklerin panik eğilimleri tetikleme eğilimi artmıştı. ABD ile Çin arasındaki ticaret görüşmeleri ciddi bir endişe kaynağıydı; olumlu yönde gelişmeler olduğu ve gerginliği dondurmaya yönelik ateşkes olasılığının arttığı yönündeki iddialar, karşı tarafın teyidi olmadığı sürece ciddiye alınamıyordu. Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği arasında, 31 Ekim tarihi yaklaşırken anlaşmasız boşanma ihtimali artmaya başlamıştı. Suriye’nin kuzeydoğu bölgesinde güvenlik kuşağı oluşturmak için ülkemiz tarafından başlatılan operasyon ise, küresel gündemdeki olumsuzluk algılarını tehlikeli olabilecek düzeylere sıçratmıştı.

Piyasalarda ciddi risk taşıyanların yapay eğilimler yolu ile gerginliği azaltma zorlamaları yeterli olamıyordu. Para otoritelerinin piyasaların duymak istedikleri yönde ifadeler kullanması, siyasilerin sakinleştirici söylemleri yeterli olamamıştı. Gerek ağırlaşmış sorunlar ve gerekse mevsimlik koşullar, olumsuzlukların dengelenmesine yardım edemiyordu. Gelişmelerin kontrol dışına çıkması durumunda, telafisi olanaksız gelişmeler birbirini tetikleyerek yıkıcı olabilirdi!
Olumsuzlukların risk taşıyanları iyice bunaltarak kırılganlık algılarını yeni rekorlara taşıdığı koşullarda ve geride bıraktığımız haftanın ikinci yarısında mucize sayılabilecek türden haber bombaları patlatıldı! Çin, ticaret görüşmeleri konusunda olumlu bazı gelişmeler yaşandığını ifade ederek ABD yetkililerini teyit eden ifadeler kullandı. Yine sürpriz etkisi yaratmak adına Birleşik Krallık ile Avrupa Birliği arasında, yeni bir anlaşmaya varıldığı açıklandı; tüm taraflar üstlendikleri rolleri profesyonelce oynamaya çabaladı. Perşembe gününün ilerleyen saatlerinde ise Barış Pınarı isimli askeri operasyonumuzun şartlı olarak durakladığı açıklandı.

Bu dekor eşliğinde spekülatif iyimserlik lehine risk alma iştahı azdırılmaya ve piyasa eğilimleri yapay da olsa coşturulmaya çalışıldı; başka bir deyişle doping kullanımında aşırılık sınırları zorlandı. İşlem hacimlerinin önemli ölçüde zayıfladığı Aralık ayı öncesinde, pozisyon kapatarak geri dönmemek üzere riskleri azaltma eğilimini asgariye indirme operasyonunda bir aşama tamamlanmış oldu! Bu aşamada sormak gerekiyor: gelişmeleri bizim okuduğumuz gibi algılayan risk taşıyıcıların Kasım ayına ilişkin tercihleri ne olur? Günü kurtarmaya çalışanların çağrılarına uyarak pozisyonlarını korurlar mı, yoksa bu ortamı son fırsat olarak değerlendirir ve yeni yıla asgari risk düzeyi ile girmeyi tercih ederler mi?

Küresel ekonomideki tüm girişimlere rağmen engellenemeyen durgunlaşma, tüm nakit akışlarına ilişkin beklentileri etkiliyor ve mevcut değerlemeleri büyük bir süratle eskitiyor. Başka bir deyişle dünkü beklentilere göre normal sayılabilecek değerler, bugün ve yarın balon olarak algılanacak gibi görünüyor; bu durumu herkesten önce fark edenler ise risk azaltma yönündeki tüm fırsatları sonuna kadar zorlayabilir, büyük oyuncuları hesapsızca risk almak seçeneksizliğine iterek kendini kurtarmaya çalışabilir!

Durgunlaşma eğilimini duraklatma ve terse çevirme konusunda, para politikası uygulamaları artık pek bir işe yaramıyor. Maliye politikasının 2020 yılında daha aktif kullanılmaya başlaması olasılığı ise, muhtemelen hem güvensizliği beslemeye devam edecek ve hem de enflasyon baskılarını tehlikeli olabilecek şekilde uyararak gevşek para politikasının yan tesirleri ile tanışmamızı hızlandıracak. Bu koşullarda sahada olmamak ve tribüne çıkmak eğilimi doğal olarak yaygınlaşacak; başka bir deyişle yeni bir küresel krizin fitili ateşlenecek! Son haftalarda ve muhtemelen Kasım ayında belirleyici olabilecek, bu temel korkuya ilişkin etki tepki sarmalını izlemeye devam edeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019