Sokağın ismini değiştirin ama ekonomik önlem de alın!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Yaşına, cinsiyetine, eğitim durumuna, unvanına, işine, zengin ya da fakir olmasına, toplumda itibar görüp görmemesine göre fark etmeksizin herkesin sergileyebildiği davranış nedir? Densizlik!

Sokaktaki vatandaş da densizlik yapabilir, sözüm ona devlet yönetenler de...

Sokaktaki vatandaş kendi çapında bir densizliğe imza atar, devlet yöneten de uluslararası çapta kriz çıkaracak densizlikleriyle gelir gündeme...

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Prens Abdullah bin Zayed geçenlerde paylaştığı bir tweet ile büyük tepki çekti. BAE Dışişleri Bakanı, Birinci Dünya Savaşı döneminde Medine’yi ve kutsal emanetleri koruyan Fahreddin Paşa hakkında çirkin ithamlarda bulundu.

Türkiye haklı olarak bu ithamlara tepki gösterdi. Hükümetin tepkisine muhalefet de destek verdi, Türkiye bu konuda tek ses oldu.

Ama şunu pek irdelemedik. BAE Dışişleri Bakanı yalnızca densizlik ettiği için mi bu tweeti paylaştı, yoksa başka bir amaç uğruna mı böyle davrandı? Bu tweet paylaşıldığında Türkiye’nin tepki göstereceği herhalde bilindiğine göre, ne yapılmak isteniyordu?

Sokağın ismini değiştirmek iyi de...

BAE Dışişleri Bakanı’nın bu densizliği karşısında bir dizi tepki demeci dinledik, kağıt üstünde kalmayacak en somut tepki ise Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden geldi.

Belediye, BAE Büyükelçiliği’nin bulunduğu Çankaya’daki 613. sokağın adını Fahreddin Paşa Sokağı olarak değiştirme kararı aldı. Basına yansıyan bilgilere göre, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, isim değişikliği konusunu Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü ve olur aldıktan sonra bu girişimi başlattı.

Sokağın adını değiştirmek, elçilik için sinir bozucu bir durumdur. Tüm yazışmalarda artık Fahrettin Paşa’nın adı geçecektir.

Ama Birleşik Arap Emirlikleri’ni rahatsız etmenin tek yolu büyükelçiliğin bulunduğu sokağın adını değiştirmek olamaz elbette.

Türkiye’nin elinde bu ülkeye karşı önemli olduğunu düşündüğümüz ekonomik bir koz vardır. Şu meşhur altın ticareti...

Zaten şaibeli, şimdi üstüne gidin!

Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri’ne ilk on ayda 8.3 milyar dolarlık ihracat yaptı. Bu tutarın yüzde 61 oranında 5.1 milyar doları altından oluşuyor.

Bu ülkeden on aydaki ithalatımız ise 4.8 milyar dolar. Bu tutarın ise tam yüzde 90 oranında 4.3 milyar dolarını altın oluşturdu.

Birkaç sayı daha verelim. On ayda BAE’ye 5.1 milyar dolar altın ihraç etmiştik ya hani, bu ihracat toplam altın ihracatımızın yüzde 83’ü.

Bu ülkeden yaptığımız 4.3 milyar dolarlık altın ithalatı ise toplam altın ithalatımızın yüzde 31’i.

Bu sorunun üstüne ya şimdi gidilir ya hiç gidilmez

Ekonomiyle ilgili hiçbir bakanlık, hiçbir kurum Birleşik Arap Emirlikleri’yle olan altın ticareti konusundaki tuhaflığın üstüne gitmeye gerek duymuyor.

Umarız gerek duymuyorlardır! Ya gerek duyuyorlar da gidemiyorlarsa, o çok daha kötü çünkü...

Buyurun şimdi elinizi tutan yok, eğer vardıysa diye böyle söylüyoruz. Türkiye bu ülkeyle siyaseten adeta kanlı bıçaklı olmuş. Elinizde de harika bir koz var. Tuhaf bir ticaret dönüyor. İşte gidin üstüne!

Birileri bir şeyler çeviriyor çünkü. Aynı gümrük tarife istatistik pozisyonunda yer alan külçe altını hem satıyoruz, hem alıyoruz.

Bir ülkeye otomobil satar, yine otomobil alırsınız. Otomobildir sonuçta alınıp satılan ama motor hacimleri farklıdır, özellikleri farklıdır; kimi benzinli kimi dizeldir, kimi düz vites kimi otomatiktir.

Ama bir ülkeye bir maden satıyorsunuz; külçe altın, aynısını da alıyorsunuz.

On ayda bu ülkeden, sattığımız her 100 dolarlık altına karşılık 84 dolarlık da alım yapmışız. Birim fiyat olarak ucuza alıp pahalı satmış görünüyoruz ama o zaman da şu soru akla geliyor:

“Birleşik Arap Emirlikleri neden başka ülkelerden değil de bizden alım yapıyor ki?”

Birileri vergi mi kaçırıyor?

Biraz önce de belirttik. Sattığımız altın da, aldığımız altın da kayıtlarda külçe altın olarak yer alıyor. Gümrük tarife istatistik pozisyonu “7108.12.00.00.11” olan külçe altın vergiden muaf.

Acaba, kayıtlara külçe altın olarak giriyor olmakla birlikte biz başka bir mal mı ihraç ya da ithal ediyoruz? Yoksa yoksa, geçenlerde de vurguladığımız gibi “Yeni Rezalar” mı yaratıyoruz?

Türkiye Birleşik Arap Emirlikleri ile “olan” ya da “görünen” bu altın ticareti konusuna şimdi el atmazsa, bir daha hiç atmayacak demektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar