Sorumluluk

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Geçen hafta karı ölçülemeyen kurumlardan genel bir bahisle bu kurumların çalışmalarından verim elde edilmek isteniyorsa kendilerinden kullandıkları kaynaklar karşılığı ürettikleri çıktı değil elde ettikleri sonuç ve yarattıkları etkinin sorulması gerektiğini yazmıştım. Kaynak kullanan herkes bu kaynakları nereye harcadığını, niye oraya harcayıp da başka bir yere harcamadığını, harcamadan ne sonuç ve ne etki beklediğini, bu sonuç ve etkilerin elde edilip edilmediğini birilerine izah zorundadır. Bunun istisnaları vardır elbette. Babanızdan aldığınız harçlığın ne getirdiği sorulmaz ama parayı ayran yerine rakıya harcamış bir ilkokul çocuğu iseniz, bunun hesabını herhalde sorarlar. Bu konuyu iyi anlayabilmek için genellikle es geçilen önemli bir kaç kavramı çok iyi anlamamız gerekiyor. Bu kavramları önce genelde, ilerideki yazılarda örnekler vererek irdelemeye çalışacağım.

Önce, karı ölçülemeyen kurumların yönetimleri çıktı, sonuç ve etki ayırımı yapmazlarsa ve bunları kayda alıp raporlamazlarsa başarıları şansa kalır. Söz gelimi yatırım teşvik kurumları harcadıkları kaynaklar karşılığı hangi çıktıları üretecekler, ne sonuç alacaklar ve ne etki sağlayacaklar konularında daha işin başında planlama yapmazlar ve bunları nasıl ölçeceklerine karar vermezlerse başarıları tesadüflere bağlı kalır. Bu kurumların iki çeşit etkinlikleri olduğunu biliyoruz: Yatırım geliştirme ve yatırım promosyonu. Genel olarak yatırım geliştirme belli bir ülkenin, yörenin, şehrin, vesaire yatırım için cazip olduğunu anlatmaya yönelik çalışmalar olarak tanımlanır. Yatırım promosyonu ise belli projelere yatırım sağlamaya yönelik çalışmalardır. Yatırım geliştirme çalışmalarının çıktıları, sonuçları ve etkisi ile yatırım promosyonu çalışmalarının çıktı, sonuç ve etkileri ne aynıdır ne de aynı şekilde ölçülür. Eninde sonunda her iki çalışmanın da sonucu belli bir amaç için yatırım sağlamak olduğundan son ve tek değerlendirme buna göre yapılmalıdır denilebilir. Ancak bu değerlendirmenin son değerlendirme olması kabul edilebilir olmakla beraber tek değerlendirme olması gerçekçi olmaz. Çıktıdan etkiye uzun bir sebep sonuç ilişkisi olabilir. Bunun dikkate alınması gerekir. İkinci olarak bu tür kurumlar çalışmalarında etkililik ve etkinlik ölçümünü bir kurum kültürü olarak benimsetmelidirler. Benimsemelidirler demiyorum.Benimsetmelidirler diyorum çünkü bu kendi kendine olmaz, keyfe bırakılamaz. Kurumun çıktıları öncelikle etkinlik açısından ölçülmeli ve sonuç ve etkinliğe katkıları saptanmalıdır.Kurum kendi haline bırakılırsa belki çok çalışır ama nereye gittiği bir türlü belli olmaz. Üçüncüsü, kurumlar hizmet portföylerini daha planlama safhasında beklenilen sonuç ve etki çerçevesinde tanımlamalı ve bu tanımları yaparken kullanacakları ölçütleri belirlemelidirler. Temel soru daima “Bu işi niye yapıyoruz?” yani amiyane tabiriyle “Bu ne işe yarayacak?” olmalıdır. Kısacası dostlar, bu kurumlar harcadıkları kaynakları nereye neden harcadıklarını laf kalabalığına getirmeden sonuçlar ve etkiler cinsinden anlatma sorumluluğuna sahip olmalıdırlar.  Elbette bu sorumlulukla beraber yetki de gelmelidir.

Bu kadar kavramsal irdeleme yeter. Şimdi pratikte bunlar nasıl yapılırsa doğru olur biraz da ona bakalım. Önce yarım geliştirme etkinlikleri ve bu etkinliklerin çıktı, sonuç ve etkileri nelerdir onlara bakalım.

İster geliştirme ister promosyon, kurumun tamamlanan her etkinliği bir çıktıdır. Size listesini 27 Kasım tarihli yazıda verdiğim raporlar, sergiler, geziler, broşürler, telefonlar, elektronik mesajlar, tanıtıcı toplantılar, gösteriler, filimler, konferanslar, seminerler, davetler, ziyafetler gibi şeyler çıktılardır. Bunlar öncelikle etkin olmak zorundadırlar. Yani bunlar hazırlanır ve sunulurken kaynaklar olanak ölçüsünde ekonomik kullanılmalıdır. Amaç çok çıktı üretmek değildir. Amaç bu çıktıların sonuç vermesi ve arzulanan etkiyi uyandırmasıdır. Bu tip kurumlar genellikle yıl sonu faaliyet raporlarında buralara ağırlık verir esas beklenen sonuç ve etkiler konusunda ya spekülatif bir kaç laf ederler ya da göz göre göre doğru olması olası olmayan iddialar ileri sürerler. Ben bazı kurumların zaten olmuş bitmiş işleri sanki kendileri gerçekleştirmişler gibi raporladıklarına bizzat şahit olduğum için kimse kusura bakmasın. Önümüzdeki hafta devam edeceğiz.

Sağlıcakla kalın

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019