Sosyal güvenlik bir dengedir! .

Resul KURT
Resul KURT İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK info@resulkurt.com

İnsanlık tarihi boyunca, insanlar her türlü tehlikeye karşı birlikte mücadele edebilmiştir. Özellikle nesiller arası dayanışma ve çalışanların hastalık, iş kazası, analık, meslek hastalığı, malullük, yaşlılık, ölüm ve işsizlik gibi dönemlerde hem sağlığa ulaşmasını temin etmek hem de uğrayacağı gelir kayıplarını telafi etmek için sosyal güvenlik büyük bir önem taşıyor. Zaten günümüzde de vatandaşlarımızın sosyal güvenliğe olan yaklaşım ve inancı da bizlere sosyal güvenliğin ne kadar önemli olduğunu açık bir şekilde gösteriyor.

Sosyal güvenliğin sağlanmasında esas olarak sosyal sigortalar ve sosyal yardımlar kullanılmaktadır. Sosyal sigortalarda, prime dayalı bir sistem varken, sosyal yardımlar ve sosyal hizmetlerde vergi ve diğer kamusal kaynaklar finanse edilmektedir.

Ülkemizde ilk olarak 3008 Sayılı İş Kanunu’nda işçiler için kurulması öngörülen sosyal sigorta kurumu 9.7.1945 tarih ve 4792 sayılı Kanun ile “İşçi Sigortaları Kurumu” adı ile kurulmuş, Kurumun adı 1964 yılında “Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) olarak değiştirilmiştir.

1.1.1950 tarihinden itibaren bütün memurlar “Emekli Sandığı” kapsamında sosyal güvenlik garantisine kavuşturulmuşlardır. 02.9.1971 tarih ve “1479 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu” ile kendi adına bağımsız çalışanlar için bir sosyal sigorta kurumu oluşturulmuş ve bu yeni kurum kısaca “BAĞ-KUR” olarak adlandırılmıştır.

5502 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı’nın kurumsal yapıları tek bir çatı altında birleştirilmiştir. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile farklı sigortalar birleştirilerek ve bütün çalışanların sosyal sigorta hak ve yükümlülükleri tek bir kanun içinde düzenlenmiştir.

Çalışanlar, sosyal sigorta sistemi içinde ILO tarafından belirlenen 9 sosyal güvenlik riskinden aile ödenekleri sigorta kolu hariç bütün sigorta kolları bakımından sosyal koruma kapsamına alınmıştır.

Sosyal Güvenlik Kurumunun bu tarihçesi dikkate alındığında, tabela farklı olsa da, büyük bir birikimin eseri olduğunu, geçmişteki tüm nimetleri taşıdığı gibi, külfetleri de taşıdığı açıktır. Her sene, Kuruma aktarılan bütçe ve açıklar konuşulsa da, Sosyal Güvenlik Kurumunun “batmakta olan bir gemi” değil, “tadilatta olan bir gemi” olduğunu söyleyebiliriz. Bu tadilatta da Sosyal Güvenlik Kurumunun yeniden yapılanması ve dönüşümünde büyük emeği olan SGK Başkanı Sn. Mehmet Selim Bağlı başta olmak üzere, tüm SGK personelinin emek ve katkıları bulunmaktadır. Özellikle yeni Bakanımız Sayın Jülide Sarıeroğlu’ nun Çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri mezunu olup çalışma hayatı konularında son derece yetkin olması, uzun yıllardır birçok çalışma hayatıyla ilişkili sendika ve STK’ larda görev alması, sosyal güvenliğin yeni dönemde daha farklı bir açıdan ele alınacağını göstermektedir.

31.07.2017 tarihinde yapılan revize bütçe çalışmasına göre 2017 yılı bütçesinden sapma nedenlerine aşağıda yer verilmiştir.

Rakamlar konuşuyor!

Gelirlerde meydana gelen değişiklikler:

• Bütçede yüzde 3,5-yüzde 3,5 olarak öngörülen asgari ücret artışının tek seferde yüzde 7,92 olarak gerçekleşmesi prim gelirlerini yaklaşık 3,5 Milyar TL artırmıştır.

• Bütçede yüzde 3-yüzde 4,59 olarak öngörülen memur maaş artışının Temmuz ayı için enfl asyon farkıyla birlikte yüzde 6,92 olarak gerçekleşmesi prim gelirlerini yaklaşık 500 Milyon TL artırmıştır.

• Sigortalı sayısı artışının bütçeye göre daha düşük gerçekleşmesi nedeni ile prim gelirleri yaklaşık 4,1 Milyar TL daha düşük gerçekleşmiştir (4/a sigortalı artışı yüzde 4 öngörülmüşken yılın ilk aylarında bir önceki yılın aynı ayına göre negatif gerçekleşmiştir).

• Köy korucularının 4/a kapsamında sigortalı sayılmalarına ilişkin düzenleme nedeniyle (690 sayılı KHK) 400 Milyon TL; Er ve Erbaşların Milli Savunma Bakanlığı’ndan SGK’ya devredilmesi nedeniyle 160 Milyon TL prim gelirleri artmıştır. > Giderlerde meydana gelen değişiklikler:

• Emekli aylıkları, TÜFE’nin beklenenin üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle 3,4 Milyar TL daha yüksek gerçekleşmiştir.

• Sağlık giderlerinde;

■ İlaç harcamalarında, kur artışı nedeniyle 385 Milyon TL; yüksek kurdan kaynaklanan yurt dışı ilaç harcamasının artması nedeniyle 185 Milyon TL; eşdeğer taban fiyat uygulaması danıştay’ca iptal edilmesi nedeniyle 170 Milyon TL; SMA ilacı nedeniyle 100 Milyon TL, yıl başında alınması öngörülen tedbirlerin tam olarak hayata geçirilememesi nedeniyle 970 Milyon TL,

■ Devlet hastanesi ödemelerinde, 545 Milyon TL ilave edilmesi nedeniyle,

■ Üniversite hastanesi ödemelerinde, götürü bedel üzerinden sağlık hizmeti alım sözleşmesi imzalanması ve 2016 Ekim, Kasım, Aralık aylarına ait olmakla birlikte bu ödemelerin 2017 yılına yansıması nedeniyle 1,1 Milyar TL sapmalar gözlenmiştir.

> Açık Finansmanı ve Devlet Katkısı dışında Kurumun aracılık ettiği ödemelerden oluşan Bütçe transferi kaleminde 12 Milyar TL’lik bir sapma oluşmuştur.

• Açık Finansmanı Kaleminde 3,3 Milyar TL,

• Teşvikler kaleminde 3,4 Milyar TL (Asgari ücret desteğinin bütçede 75 TL olarak öngörülmüşken 100 TL’ye çıkarılmasının etkisiyle 2,2 Milyar TL; Bölgesel teşvik ve asgari ücrete bağlı diğer teşvik ödemeleri nedeniyle 1 Milyar TL),

• Ek ödeme (vergi iadesi) kaleminde emekli aylıklarındaki sapmaya bağlı olarak 83 Milyon TL,

• Ödeme gücü olmayanların GSS primlerinde 600 Milyon TL (200 Milyon TL asgari ücret + 410 Milyon TL sigortalı sayısında artış ve dönemsel kaymalar),

• Faturalı Ödemeler kaleminde 2,4 Milyar TL (440 Milyon TL 30 yıl üstü emekli ikramiyesi ödemeleri, 80 Milyon TL memur emekli aylık artışının öngörülenin üzerinde gerçekleşmesi, 1,5 Milyar TL yıl içi emekli sayılarının öngörülenin üzerinde gerçekleşmesi),

• Devlet katkısı kaleminde 2,3 Milyar TL (Önceki dönemlere ait primlerin 2017 yılında aktarılması ve prim gelirlerindeki sapma nedeniyle).

Gerçek sorunu görelim!

Kayıt dışı istihdam halen can yakıyor! 2002 yılında yüzde 52,14 olan kayıt dışı istihdam, 2016 yılında yüzde 33,49’ a inmiştir. Kurum bu yıllar arasında kayıt dışı istihdam ile mücadelesi başarılı olsa da, halen seviye istenilen düzeyde değildir.

Sistemin sürdürülebilmesi için aktif-pasif dengesi olmalıdır. 1,8-1,9 oranında seyreden bu oran, sistemi ciddi oranda sekteye uğratmaktadır. 2008 ve 1999 reformlarından önce çıkarılan erken emeklilikler, süper emeklilikler bu oranı yükseltmiştir. 2000 öncesi aylık bağlama oranlarının fazlalığı ve kaldırılamaz boyuttaki az prime çok maaş dönemi de mali yönden olumsuz etkilemektedir.

Tüm gerçekliğiyle mevcut durumu yukarıda etraflıca paylaştık. Bu noktada başta SGK’ nın cefakâr personeli başta olmak üzere, tüm sosyal güvenlik camiasının el birliği içerisinde sistemin yeniden yapılanmasına destek olması gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle kayıt dışı istihdamın azaltılması, sosyal güvenliğin yaygınlaştırılması gelecek nesiller için de büyük bir önem taşıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Kötüniyet tazminatı 20 Eylül 2019