Sosyal medya şirketleri hukuk radarında

Av. Hatice ZÜMBÜL
Av. Hatice ZÜMBÜL Hukuki Perspektif av.haticezumbul@gmail.com

Teknolojik, ticari ve ekonomik gelişmeler doğrultusunda, internet aracılığı ile sağlanan hizmetlerin ve internette oluşturulan platformların yaygınlığı artmış; yine bu mecrada gerçekleşen ticari faaliyetler (reklam faaliyetleri), işletmeler için hayli cazip ve önemli bir hal almıştır.

Bu gelişmelere paralel olarak, fikri mülkiyet hukuku ve kişisel verilerin korunması hukuku alanları başta olmak üzere hukukun birçok alanında, ilgili mecralardaki faaliyetlerin hukuk düzeni kapsamında kontrol altına alınması ve denetlenebilmesi amacıyla devletler ve uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından çeşitli çalışmalar yürütülmeye ve hukuki normlar oluşturulmaya başlanmıştır.

Bu çerçevede, Türkiye’de merkezleri bulunmaması sebebiyle, Türkiye’de faaliyet gösterdikleri ve gelir elde ettikleri halde vergi kesintisine tabi olmayan Google, Twitter, Facebook gibi sosyal medya şirketleri ve internet arama motorları tarafından internet ortamında sağlanan reklam hizmetleri de, 19.12.2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18.12.2018 tarih ve 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile vergi kesintisi kapsamına alınmıştır.

Bu düzenlemeye göre, Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu çerçevesinde, internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.

Konunun öncesine bakıldığında, 07.09.2016 tarihli 29824 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“6745 sayılı Kanun”) uyarınca Vergi Usul Kanun’un 11. maddesine eklenen fıkra aracılığı ile, ödemenin konusunun mal alım satımı veya hizmet sağlanması olup olmamasına; ödeme yapılan kişilerin mükellef olup olmamasına; işlemin elektronik ortamda gerçekleştirilip gerçekleştirilmemesine bakılmaksızın Bakanlar Kurulu’na, vergiye tabi işlemlere taraf veya aracı olanlara vergi kesintisi yaptırma ve bu konuda farklı kesinti oranları tespit etme yetkisi tanınmıştır; ki 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile getirilen bu düzenlemeler de Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesi temelinde gerçekleştirilmiştir.
Bu doğrultuda, internet ortamında reklam hizmeti veren veya internet ortamında reklam verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemelerin, bu kişilerin vergi mükellefi olup olmamasına bakılmaksızın vergi kesintisine tabi olması; güncel gelişmeler de göz önünde bulundurulduğunda, ilerleyen dönemde sosyal medya şirketleri ile internet ortamında ticari faaliyetlerini yürüten şirketler bakımından yeni hukuki düzenlemelerin gündeme geleceğinin habercisidir.
Günümüzde neredeyse her alanda gözlemlenebilen dijitalleşme faaliyeti, ekonomi alanına da sirayet etmiştir. Böylelikle ticari hayatta yeni iş modelleri geliştirilmiş; Twitter ve Facebook gibi şirketler internet siteleri üzerinden reklam hizmetleri de sunarak gelir elde etmeye başlamıştır. Bu şirketlerin yanı sıra AirBnB ve Booking.com gibi şirketler de oluşturmuş oldukları yapı ile aracılık hizmeti vermeye başlamıştır.

“Fiziki işyeri” esasına bağlı bir vergilendirme sisteminde, fiziki bir varlığa sahip olmaksızın faaliyette bulunan Twitter, Facebook, AirBnB ve benzeri şirketlerin faaliyette bulunmaya başlaması ise bu şirketlerin dijital mecralar üzerinden sağladıkları hizmetlerin veya bu mecralarda verdikleri reklamların vergilendirilmesinde birtakım sorunların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu sorunlara çözüm olarak, Vergi Usul Kanunu Tasarısında; elektronik ortamda işyeri tanımına ve bu işyerleri vasıtasıyla mal veya hizmetin teminine aracılık edenler, mal veya hizmet bedellerinin ödemesinde aracılık edenler ve mal veya hizmeti satın alanlar bakımından mükellefiyet durumunun düzenlenmesine yer verilmiştir. Türkiye’de merkezi bulunmayan şirketler bakımından durum KDV açısından değerlendirildiğinde, Katma Değerler Vergisi Kanunu’na göre; ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamındaki hizmetlerin KDV’ye tabi olabilmeleri için, hizmetin Türkiye’de ifa edilmesi veya hizmetten Türkiye’de faydalanılması gerekmektedir. Hal böyle olunca, merkezleri yurtdışında bulunan şirketler, internet üzerinden sundukları hizmetleri Türkiye dışında gerçekleştirmiş olsalar bile hizmetten Türkiye’de yararlanılması durumunda söz konusu hizmetler KDV’ye tabi olacaktır.

İnternet üzerinden sunulan hizmetler için KDV bakımından dikkat edilmesi gereken asıl nokta; hizmet, Türkiye sınırları dışında verilmiş olsa dahi bu hizmetten Türkiye sınırları içerisinde yararlanma durumunun söz konusu olup olmadığıdır. Türkiye mukimlerinin merkezi yurt dışında bulunan şirketlerin dijital mecra ve sosyal medya üzerinde sundukları hizmetten ya da verdikleri reklamlardan (örneğin; e-ticaret web siteleri üzerinden kozmetik eşya ticareti yapan Türkiye mukimi bir firmanın İrlanda mukimi bir firma olan Google INC. Şirketinden almış olduğu reklam hizmetinden) Türkiye’de yararlanıldığı için söz konusu hizmet KDV ye tabi olacaktır. KDV bakımından sorumlu sıfatıyla vergiyi beyan edecek olan kişi ise alıcı olmaktadır. Bu doğrultuda, hizmetin internet üzerinden ve yurt dışında hizmet sağlayan kişilerden alınmış olması, KDV’nin doğmasına engel olmayacaktır. Diğer taraftan 8/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanun ile KDV Kanunu’nun 9 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasında yapılan değişiklik ile Türkiye’de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin katma değer vergisinin, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip ödenmesi mükellefiyeti getirilmiştir. Yurt dışında mukim elektronik hizmet sunucuları mükellef olmayan gerçek kişilere sundukları hizmetlere ilişkin KDV’yi, “Elektronik Hizmet Sunucularına Özel KDV Mükellefiyeti” tesis ettirmek suretiyle 3 No.lu KDV beyannamesi ile elektronik ortamda beyan etmek zorundadırlar. Elektronik hizmet sunucusunun açıkça belli olmadığı durumlarda ise söz konusu beyanın elektronik hizmet sunumuna aracılık edenler tarafından yapılması gerekmektedir.

Bu durumda yurt dışı mukimi firmalar tarafından sunulan ve Türkiye’de faydalanıldığı için KDV’ye tabi olan elektronik hizmetlerin KDV açısından vergilendirilmesinde ikili bir yapı oluşturulduğu söylenebilir: Hizmetin faydalanıcısı KDV mükellefi ise, hizmetin KDV’si hizmetten yararlanan tarafından sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV beyannamesi verilerek beyan edilecektir. Hizmet faydalanıcısı KDV mükellefiyeti bulunmayan gerçek kişi ise, söz konusu hizmetlerin KDV’si, elektronik hizmet sunucusunun (sunucu belirlenemiyorsa hizmet sunumuna aracılık edenin) bu işe mahsus özel KDV mükellefiyeti tesis ettirmesi ve söz konusu hizmetlerin KDV’sini 3 no.lu beyanname ile elektronik ortamda beyan etmesi üzerine tahakkuk ettirilecektir.

18.12.2018 Tarih ve 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile getirilen düzenleme sonucunda internet ortamında reklam hizmeti veren veya bu hizmetin verilmesine aracılık eden tam veya dar mükellef gerçek kişiler ile dar mükellef kurumlara yapılacak ödemelerden %15 oranında vergi kesintisi yapılması ile vergilendirme açısından yeni bir döneme girildiği söylenebilir (Bilindiği üzere, tam mükellef kurumlar kanuni veya iş merkezleri Türkiye’de bulunan mükellefler olup tüm dünya kazançları üzerinden Türkiye de vergi öderken, dar mükellef kurumlar hem kanuni hem de iş merkezleri Türkiye'de bulunmayan kurumlar olup sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden Türkiye’de vergilendirilmektedirler.)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar