Sovyet-Rus tecrübesi herkes için dersler içeriyor

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Amerika'nın dünya liderliğini bilinçsizce terk ettiği bir dönemde, 2025 yılından önce toparlanması beklenmeyen Rusya dünyada sesini giderek daha fazla duyuran bir ülke konumuna giriyor. Sovyetlerin çöküşü tahmin edilememişti, çöküşün tahlilleri de zayıf kalmış olacak ki Rusya'nın kısa sürede toparlanamayacağı ileri sürüldü, halbuki toparlandı. Sovyetler neden çöktü, Rusya nasıl toparlandı türünden sorular aklınıza nereden geldi diye soracak olursanız, anlatayım. Geçen hafta vefat eden strateji dehası Zbigniew Brzezinski'ye ilişkin ölüm haberlerini okurken hatırladım. Brzezinski, Sovyetlerin yıkılmasından uzunca bir süre sonra verdiği bir mülakatta, Afganistan'da Sovyetlerin karşısında Mücahitlerin desteklendiğini, amacın Sovyetleri bu bataklığa çekerek zaten erimiş olan kaynaklarını tüketmek olduğunu, böylece baş rakiplerinin sonunu getirmeyi başardıklarını açıklamıştı.

Sovyetler, dünyada her şeyin kendilerinden sorulduğu bir süper güç olduklarını kanıtlamak sevdasını kovalarken, ellerindeki kaynakların bu rüyayı destekleyecek çapta olmadığını görmezlikten gelmişler, boşuna kaynak harcamışlar, sonuçta tükenmiş ve dağılmışlardı. Herhalde, bu süreçten çıkarılacak büyük ders, bir ülkenin imkanlarının yetmeyeceği dış politika tasavvurlarına kalkışması halinde, kendisini tüketmesinin mümkün olduğudur. Bu dersin dünyada veya bölgesinde üstünlük kurmak isteyen, bunu da yalın güç kullanarak gerçekleştirebileceğini zanneden tüm ülkeler ve liderler tarafından hatırlanmasında yarar vardır. Buna bir hususu daha eklemek lazım.

Bir politikanın uygulanmasına başlandığında, o politikanın başarılı olmayacağı görülse bile, bazen değiştirmek mümkün olmayabilir. Başka bir ifade edecek olursak, uygulamaya koyduğunuz politikanın esiri olabilirsiniz. Sovyetler Afganistan'da başlangıçta başarısızlığa uğrayınca, güçlerini herkese göstermek ve itibarlarını korumak için, öngördüklerinden daha fazla kaynağı bu mücadeleye ayırmak mecburiyetini hissetmişlerdi; ancak güç göstermekte ısrar edeyim derken güçsüzleştiler ve dağıldılar.

Bir ülkenin çöküşü gibi büyük bir olayı tek bir sebebe bağlamak, karmaşık bir olayı fazla basitleştirmek olacaktır. Sovyetlerin çöküşünü de sadece Afganistan'la açıklamak herhalde inandırıcı olmayacaktır; başka değişkenlerin rolü üzerinde de durmak gerekir. Bunların sayıca çok olduğu, hepsini tek tek ele almanın mümkün olmadığı aşikardır. Ancak, kendisi de Brzezinski gibi Polonya kökenli siyasal bilimci Adam Przeworski'nin gözlemi sanıyorum çok önemli. Przeworski, Sovyet sisteminden kazanç sağlayanların bile sisteme inançlarını kaybettiklerine, manen savunacak gücü kendilerinde bulamadıklarına işaret ediyor.

Sovyetler büyük bir rüyayı gerçekleştirme vaadi üzerine bina edilmişti. Bu rüya, Sovyetler yıkılana kadar sürdürüldü; Sovyet modelinin kapitalist düzenin alternatifi olduğu savunuldu. Ancak, Sovyet vatandaşları yoklukların egemen olduğu, iktidara el koyan siyasi sınıfın salt kendi çıkarlarını koruduğunu, yolsuzluğun yaygın olduğu, adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir ülkede yaşadıklarını görüyorlardı. Sistemin savunduğu yüce değerler, hamasi konuşmalarda dile getirilen, yaşanan gerçeklerle uyuşmayan palavralardan ibaretti. Bu gerçeği sistemin sahipleri de biliyorlardı. Nitekim, toplumdan kaynaklanan meydan okumalar karşısında kendilerinde sistemi savunacak gücü bulamadılar. Bu deneyimde de bir ders saklı olsa gerek. Bir ülkeyi yönetenler, söylemlerinde ahlakilik, dürüstlük ve benzeri hangi yüce değerleri savunurlarsa savunsunlar, uygulamada bunlar gözetilmez, gerçeklerle yapılanlar arasında inkârı mümkün olmayan çelişkiler ortaya çıkarsa, sistemden yararlananlar bile onu savunamaz duruma düşerler. Sistem yıkılabilir.

Şimdi biraz da Rusya'nın kısa sürede toparlanması üzerinde duralım. Hemen belirtelim ki, Rusya'nın toparlanması belki pek etkileyici değil ama ortada devlet boşluğu yok, kimse Rusya'nın kaosa sürüklenmesini, dağılmasını beklemiyor. Evet, iktisadi güçlüklerle boğuşuyor. Ekonomisi kırılgan; büyük oranda hammadde ve doğal kaynak ürünlerinin ihracatına bağlı olarak işliyor. Hammadde dışı ihracatı yok denecek kadar zayıf. Paralarını savunma alanına harcıyor, üretken yatırım yapmıyor. Ancak, yine de yeniden dünya siyasetinde söz sahibi olan bir ülke statüsüne yükseldi. Yeltsin'in başında bulunduğu çökmüş ülkeden artık eser yok. Bu nasıl mümkün oldu? Şüphesiz, başarının bir kısmı, bir süre dünya petrol fiyatlarının yüksekte seyrederek Rusya'ya iktisadi bakımdan toparlanma fırsatı vermesinden kaynaklandı, fakat bunun dışında çok önemli bir hususun daha dikkatten uzak tutulmaması lazım.

Sovyetlerin dağılması, bu ülkeyi yöneten seçkinlerin birliğin sürdürülemeyeceğini kabullenmesi biçiminde oldu. Baltık cumhuriyetlerinden başlayarak bütün federasyon üyeleri kavgasız, gürültüsüz ayrıldılar. Federal sistemin kurumları ise ayakta kaldı, yıkılmadı. Zaten Rus unsurun yönetiminde egemen olduğu Sovyet Ordusu Rus ordusuna dönüştü. Sembollerini bile fazla değiştirmedi. Bugünkü Rus Dış İşleri Sovyet Dış İşleri'nden farklı bir kurum değil.
Hariciyecilerin çoğunluğu yine Sovyetler döneminden kalan bir yüksek okulda yetiştirilmeğe devam ediyorlar. Örneklerini verdiğim bu kurumsal sürekliliğin Rusya'nın çabuk toparlanmasında önemli katkısı olduğu kesindir.

Kurum inşa etmek zordur, zaman alır. Şayet, Rusya'ya da göreve gelen kadrolar eski kurumları yıksalardı, yerine yenilerini inşa etmekte zorlanacakları gibi, bu kurumların devlete sağladığı hizmetlerden de mahrum kalacaklardı. Belki bu gözlem Rus tecrübesinin bünyesinde bir başka dersi daha barındırdığına işaret ediyor. Devleti yönetenler, geçmişten miras devraldıkları kurumları korumalı, onlardan yararlanabileceklerini unutmamalıdırlar. Doğrudur, kurumlar iktidar sahiplerinin her uygun gördüğü şeyi yapmasına olanak vermeyebilir. Fakat, kurumlar bir yandan da hata yapılması ihtimalini azaltır, diğer yandan verilen kararların, belirlenen politikaların başarıyla uygulanma şansını yükseltirler.

Sovyet ve Rus tecrübesi, hızla yükselen ve özgüveni sınır tanımayan ülkeler ve siyasal kadrolar için dersler içeriyor. Gerçi herkes kendi durumunun farklı olduğunu, başkalarının durumu ile benzerlik olmadığını düşünecektir ama yine de bilmekte yarar vardır diye düşündüm. Bilmem siz de katılır mısınız?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019