Sözleşmelerin TL bazında düzenlenmesinin dış ticaret erbabına etkileri

Fatih UZUN
Fatih UZUN Gümrük ve Dış Ticaret Dünyası fuzun81@hotmail.com

Son dönemde gerek iç gerek ise dış konjonktürdeki gelişmeler sebebiyle para birimimiz TL’nin, Avro ve Dolar karşısında büyük oranlarda değer yitirmesi sebebiyle yaşanan döviz darboğazının aşılması ve kurdaki oynaklığın kontrol altına alınması amacıyla bazı kambiyo regülasyonları uygulamaya konulmuştur. Bunlardan ihracat bedellerinin yurda getirilmesinin tekrar zorunlu kılınması düzenlemesine ilişkin detayları geçen yazımızda irdelemiştik. Bu yazımızda ise bu kapsamdaki regülasyonlardan bir diğeri olan sözleşmelerin TL bazında yapılmasının dış ticaret erbabına olası etkilerini dile getireceğiz.

85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı

Bilindiği üzere, 13.09.2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair 12.09.2018 tarihli ve 85 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 07.08.1989 tarihli ve 32 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Karar’da (32 sayılı Karar) Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında yapacakları sözleşmelere yönelik bazı düzenlemeler yapılmıştı.

Bu düzenleme ile Türkiye’de yerleşik kişilerin Bakanlıkça belirlenen haller dışında kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım, satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü kiralama, leasing ile iş ve hizmet ile eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeskli olarak kararlaştırılamayacağı hükmü getirilmişti. Dahası aynı düzenleme bu kapsama giren ancak daha önce döviz bazında düzenlenen sözleşmelerin 30 gün içerisinde taraflarca TL bazında yeniden belirlenmesini zorunlu kılmaktaydı.

2018-32/51 sayılı Tebliğ

85 sayılı Kararın yayımlanmasının ardından konunun Türkiye’de yerleşik olan tüm firmaları ilgilendirmesi sebebiyle pek çok kesimin kafasında bazı soru işaretleri oluştu ve hangi durumların bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hakkında yorumlar yapılmaya başlandı. Dış ticaret işlemleri yapan firmalar bakımından serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmaların işlemleri, uluslararası şirketlerin ülkemizde faaliyet gösteren birimleri ve Türkiye’de yerleşik firmaların yurtdışındaki birimleri arasında yapılan işlemlerin bu regülasyon karşısındaki durumları en çok merak edilen hususları arasındaydı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı kafalardaki soru işaretlerini gidermek adına 06 Ekim 2018 tarihli Resmi Gazete’de 2018-32/51 sayılı Tebliği yayımladı. Bu Tebliğ’de serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar bakımından şu hususlara dikkat edilmesi önem arz ediyor. Serbest bölgeleri kabaca Türkiye Gümrük Bölgesinin bir parçası olmakla birlikte gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair hükümlerin uygulanmadığı alanlar olarak tanımlamak mümkün. Bu tebliğ, serbest bölgede yapılacak gayrimenkul satış ve kiralama sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağını açıkça ifade ediyor. Yani konu serbest bölgede gayrimenkul alımı, satımı veya kiralaması söz konusu olunca sözleşmenin TL bazında olması zorunluluk arz etmekte. Bununla birlikte serbest bölgede faaliyet gösteren firmaların iş ve hizmet sözleşmelerinde ise ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli  olarak belirlenebilecek.

Ayrıca dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmelerinde de yine döviz cinsinden veya dövize endeksli  ödeme yükümlülüğü belirlenebiliyor.

Türkiye’de yerleşik kişilerin ise yurt dışındaki; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, işlettiği veya yönettiği fonlar, yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketler ile doğrudan ya da dolaylı olarak sahipliklerinde bulunan şirketler ise bu regülasyonun uygulama alanı bakımından Türkiye’de yerleşik olarak değerlendiriliyor.

Serbest bölgelerde yapılacak ödemeler

Serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar açısından söz konusu regülasyon belirtildiği gibi uygulanacak iken konuya bir de serbest bölgelerde Türk Lirası olarak yapılacak ödemelere ilişkin Karar perspektifinden bakmakta fayda var. Bu konuyu düzenleyen 2017/10718 sayılı Karar’ın 1 inci maddesi, serbest bölgelerdeki faaliyetler ile ilgili her türlü ödemenin döviz veya Türk Lirası ile yapılabileceğini açıkça ifade ediyor. Öyleyse bu Karar hala yürürlükte olduğuna göre aslında firmaların serbest bölgedeki faaliyetleri ile ilgili her türlü ödemeyi döviz veya TL olarak yapma noktasındaki durumları ihtiyari olmuyor mu veya olması gerekmez mi? Serbest bölgelerde faaliyet gösteren firmalar bakımından ödemelerin bir sözleşmeye bağlı olarak yapılıp yapılmaması bu Karar hükmünün uygulanması bakımından herhangi bir etki yaratır mı yahut yaratması gerekir mi? Bir hukukçu olmamama rağmen serbest bölgelerdeki her türlü ödemenin ister TL ister döviz bazında yapılabileceğine dair Bakanlar Kurulu Kararı düzeyinde açık bir düzenleme mevcut iken Tebliğ seviyesindeki daha alt düzeyde bir düzenleyici işlem ile bu duruma sınırlama getirilmesinin hukuki açıdan bir tartışmayı da beraberinde getirebileceğini değerlendiriyorum.

Gümrük müşavirliği firmaları, antrepo işleticileri ve taşıyıcılar

2018-32/51 sayılı Tebliğ’de yine Türkiye’de yerleşik kişilerin kendileri aralarında akdedecekleri Tebliğ’de belirtilenler dışında kalan danışmanlık ve taşımacılık dahil hizmet sözleşmelerinde de ödeme yükümlülüklerinin yine döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayağı belirtilmiş. Bilindiği üzere gümrük müşavirliği kapsamında verilecek hizmetler için uygulanacak ücretler her yıl Bakanlık tarafından asgari ücret tarifesi adı altında belirlenip duyuruluyor ancak tarafların bu ücretlerin üzerinde bir ücret belirleme hakları elbette mevcut. Oluşturulan bu regülasyon ile birlikte gümrük müşavirliği şirketleri, taşıyıcılar ve antrepo işleticileri tarafından verilecek hizmetler için de imzalanan sözleşmelerde ödeme yükümlülüklerinin döviz bazında veya dövize endeksli olarak belirlenemeyeceğini ifade etmek gerekiyor.

Ne Yapılmalı?

Son dönemde kambiyo mevzuatı kapsamında oluşturulan düzenlemelere uyum sağlanması ve firmaların açısından ilerleyen dönemlerde herhangi bir müeyyide ile karşılaşılmaması adına son derece gerekli. Bu kapsamda şirketlerin imzalamış oldukları ve imzalayacakları sözleşmeler itibariyle her bir sözleşme içeriğinin hukuk departmanları veya uzman hukukçular tarafından etraflıca kontrol edilmeleri oldukça önem arz ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar