Tağşiş kültürü ve pirinç

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Eylül ayının 3'ünde çeltik üretiminde ilk hasat nedeniyle Hamzadere Havzası' na gittim. Paşaköy'deki ilk hasat töreninden önce Enez'e uğradım. Tarihi Enez Kalesi'nden Batı Trakya'yı, dingin akan Meriç ırmağını seyrettim. Lagünler'de hayatından memnun olmayan  balıkçılar olduğunu öğrendim. Durumundan hoşnut olmayan çeltik çiftçilerini dinledim. İpsala'daki toplantıda ülkemizde “Osmancık '97” pirincini geliştiren Dr. Halil Sürek'le tanışma fırsatı buldum. Hamzadere Havzası'nın AB sınırında bir vitrin haline gelebilmesinin gerek ve yeter şartlarının ne olması gerektiğini açıklamaya çalışan bir de konuşma yaptım.

Tarım ve hayvancılık alanlarında rakamların belirlenme yöntemi, sürdürülebilirliği, gerçekliği  üzerinde ciddi kuşkularımı saklı tutuyorum. Yine de rakam kullanmak gerekirse, ülkemizde koşullar iyi gittiğinde 900 bin tona yakın pirinç üretiyoruz. Ülkemizde 10 bin hektar çeltik ekimi yapılıyor. Dönüm başına 800 kilograma yakın ürün alınabiliyor.

Atılan adımlar önemli, ilk kez dinlediğim Dr. Halil Sürek'in verdiği bilgilere göre tohum islahı konusunda çalışmalar aralıksız sürdürülüyor. Yaygın olarak kullanılan tohumlarda yaşanan soruları nedenleri çok boyutlu araştılıyor.

Ülkemizde iyi bir başlangıç yapılmış, birim başına verimin dünya ortalaması olan 420 gr / dekar düzeyini neredeyse ikiye katlamıştır. Dekar başına 800 gramla Japonya' daki verimi yakalamışız. Özel koşulları olan Mısır'da ise dekar başına 954 kg düzeyinde.

Tağşiş kültürünü kırmalıyız
Çeltik üretimi konusunda söyleyebilecek epey söz biriktirdim. Ama bugün sizlere vermek istediğim asıl mesaj farklı: Kasaba kültürünün bir yan ürünü olan tağşiş kültürü, pirinç üretimimizi de ciddi biçimde zorluyor. Kasaba kültürü “tağşişin” ana besin kaynağıdır. Eğer bugün ülkemizdeki pirinç üreticileri, dağıtıcıları ve tüketiciler “pirinç tağşişinden”   yakınıyorsa, durup olanları enine boyuna düşünmeliyiz: Ülke nüfusunun yüzde 80'ninin kente göç etmesi mı anlamlıdır; yoksa kent uygarlığının temel göstergesi olan ödünsüz gözetim ve denetim yapan kurumların varlığı ve işleyişi mi? 

Kapsayıcı ve işlerliği olan kurumlar kasaba kültürünün egemen olduğu işlerini gerektiği gibi yapamaz. Sömürücü kurumlar için kasaba kültürü bulunmaz bir nimettir.

Tağşiş, değerli olana değersizi katarak başkalarına sunmaktır. Altına bakır katarsanız, parayı tağşiş edersiniz. Zeytinyağına ayçiçeği yağı katarsanız bir başka tağşiştir. Süte su katma bizim ebedi ve ezeli tağşiş alanımızdır. Osmancık pirincine Hint pirinci katar, paketler ve tüketiciye Osmancık pirinci diye satarsanız pirinç de tağşişten nasibini alır.

Hamzadere Havzası ülke pirincinin yaklaşık üçte birini üretiyor; bütün üreticiler, işleme tesisleri ve ticari sisteme dağıtım yapanlar “pirinçte tağşişin” orta ve uzun dönemde yaratacağı sakıncalardan endişe ediyor. 

Çok yalın bir soru sormak istiyorum: Pirinçte tağşişi engelleyen ödünsüz gözetim ve denetim  mekanizmalarını işletemeyen bir ülke bölgenin lideri olabilir mi? Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına  katılabilir mi?

Kritik sistemler
Bir ülkenin “ticari sistemlerinin” işleyişinin ödünsüz gözetlenmesi ve denetlemesi, toplum olabilmenin olmazsa olmazıdır. Ticari sistemler iyi işlemiyorsa, kritik alt sistemler olan “gıda sistemleri”, “su tedarik sistemleri”, “taşıma ve iletme sistemleri”, “enerji ve elektrik sistemleri” ve “sağlık sistemleri” de işletilemez. İnsanlar ihtiyaçlarını düzenli ve güvenli karşılamamız mümkün olmaz.

“Pirinçte tağşişi”  önleyemeyen bir ülkede “etkili yönetişimden” söz etmek de mümkün değildir. Pirinçte tağşişi önlemeyen bir ülke, sağlık sisteminin etkili çalıştığını sabahtan akşama tekrarlasa boşunadır.

Bir toplumda bazı insanlar tağşişi kendi yararına bir araç olarak görebilir. Tağşişin engellenmesinin ilk adımı yeterli üretimi yapmaktır; ikincisi  de gözetim ve denetim yapan kurumlara kapsayıcı bir anlayışla işlerlik kazandırmaktır.

Tağşişi asıl önleyecek yol,  bireylerin,toplulukların ve toplumların zihninde tağşişi meşrulaştıran algıdan uzaklaştırmaktır. İnsanların zihninde başlayan ve olgunlaşan tağşiş algısı, yine insanların zihinlerinde bitirilebilir. Pirinç, tağşişini önlemede bu ülkenin yönetişiminden sorumlu olanların neler yapabileceğini, neleri yapacağını ve yapamayacağını anlamamızın göstergesi olacaktır. Hep birlikte, yediğimiz pirince saygının, bize olan saygı olduğunu bilerek tutumumuzu belirleyelim.
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar