TCMB'nin politikalarının sınırı

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

 

İktisat politikaları ekonomide göstergeler bozulduğunda daha çok anımsanır ve hemen dilek ve temenniler sıralanır. İktisat politikaları genel olarak para ve maliye politikaları olarak ikiye ayrılır: Para ve maliye politikaları. En çok konuşulan, gündem de olan para politikası olmasına karşın, aslında para politikasının etkinliği kısa dönemde yüksektir. Uzun dönemde bu etkinlik zayıflar, hatta sıfır bile olur. Keynes 1929 Krizi'nde para politikası etkinliğinin olmadığını gördüğü için maliye politikasını öne çıkartmıştı. 1970'den sonra Keynesyen politikalar gücünü yitirse de, 1995'de Japonya'nın yaşadığı (aslında Japonya hala o krizin devamını yaşıyor) krizden bu yana yeniden gündeme geldi, 2007/2008 krizi ile birlikte de yeniden popüler oldu, üstelik politik önermeleri yeniden uygulanmaya başladı. 

Kriz sürecinde para politikası ilk müdahalelerde başarılı olabilir (ABD'de olduğu gibi). Ancak para politikasının sınırları var. Yani Merkez Bankası faiz oranı yükselmesini istemiyorsa, para arzını artırır (örneğin kanuni karşılık oranlarını düşürür, piyasadan döviz satın alır TL verir)  ancak bu politikalar kısa dönemde etkili olur. Eğer ülkede faiz oranının düşmesi isteniyorsa, faiz oranını yüksek olmasının nedeni nedir sorusuna yanıt arayıp, o çok tekrarlanan ifade ile yapısal önlemler almak gerekir. Örneğin eğer bir ülkede tasarruf oranı düşükse faiz oranı yükselir, bir ülkede kredi talebi yüksek ise faiz oranı yükselir. Buna benzer nedenleri uzatmak mümkün. Eğer nedenler bunlar ise, sorunu da gerçekten çözmek istiyor iseniz, tasarruf oranını artıracak önlemler alırsınız. Örneğin kredi talebini kısmak için bankaların kredi plasmanlarını sınırlarsınız, tasarrufu artırmak için tüketicinin krediye ulaşma kolaylığını azaltırsınız.
Bu ve benzeri politikalar üretmeden, eğer hükümetler  faiz oranı yükseldiğinde merkez bankasına faiz oranını düşür, ya da döviz kuru yükseldiğinde  bunu engelle derler ise, hangi merkez bankası olursa olsun zorlanır. Belli bir noktada da tıkanır, çünkü para politikasının sınırlarına gelinmiştir. 

Türkiye'de son bir aydır, TCMB döviz kurlarına müdahale ederek, ABD Dolarını 1,95 TL düzeyinde tutmaya çalışıyor. Son on yıldır, bizi mutlu eden yabancıların getirdikleri sermaye, DİBS ve hisse senedi piyasasına aktı. Borsa yükselirken, faiz oranı da yüzde 5'lere kadar  geriledi. Şimdi işler tersine döndü. ABD Merkez bankası FED'in parasal genişlemeye dur diyebileceğini açıklaması, gelen yabancı sermayenin Türkiye'den çıkmasına neden oldu, bu çıkış halen devam ediyor.

Bu bilinen hikaye. Bilinmeyen değil, fakat okunmak istenmeyen hikaye 2001 krizi sonrası Türkiye'nin cari açık sorunu aşmak için çözüm politikaları üretmemesi. Cari açığı nedeni, tasarruf açığı, dış ticaret açığı ise bunları ortadan kaldırmak gerekir. Dış ticarete ilişkin iki küçük tablo aşağıda. Özellikle 1999-2000 ve 2011-2012 yıllarını aldım. 1999'daki küçülmeye rağmen 2000'de tekrar büyümüştük. 2011 ve 2012'yi krizin olmadığı olağan yıllar olduğu için aldım. Tablodan da göreceğiniz üzere Türkiye ara malı ithal etmeden adım atacak hali yok. Ara malı içinde önemli kalem petrol ve doğalgaz ithalatı. Elektrik üretimini son on yılda doğalgaza bağlayınca, enerji üretiminde alternatif alanlara yatırım yapmayınca bu tablo da kaçınılmaz hale geldi.

Sonuç olarak dış ticarette değişen hiçbir şey yok. Oranlarda küçük oynamalar olsa da yapı değişmiyor. Bu verilere ek olarak tasarruf oranına ilişkin de küçük bilgi bir verelim. 1999 yılında özel kesim  tasarruf oranı yüzde 27,6, 2000'de 27,4 iken, oran 2011'de 10,7, 2011'de 11,9. Toplam tasarruf oranı 1999'da 21,6, 2000'de 18,2 iken, oran 2011'de 14,4, 2012'de 14,3'e geriliyor.

Sonuçta Türkiye dış ticaret yapısını değiştirmeden, tasarruf oranını artırmadan büyüyünce, bu büyümeyi de yurtdışı tasarruflara ya da cari açığa yıkınca er ya da geç bugün yaşadıklarımızı görecekti. Bu yapısal bozukluğu TCMB düzeltemez. TCMB'nin yapabilecekleri sınırlı, şimdiler de yaptığı, günü kurtarmak. Kaç günü kurtaracak, bunu da bekleyip göreceğiz.

         ofctbl.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019