Teşhis ve prognoz

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ oaatac@gmail.com

Geçen hafta kurum ihtiyaçlarının tespiti konusunu irdeledik. Bu sorundan sebebe uzanan karmaşık bir analiz gerektiriyordu. Yedi sorun alanından 26 sorun yaratacak işletme görevine oradan strateji ve kaynak planlaması, tedariki, dağıtımı ve denetimi kararları için kullanılan yönetim etkinliklerine bağlanan bir sürecin irdelenmesi gerekir demiştim. Bu irdelemeyi yöneticilere anket dağıtarak yapamazsınız. Göreviniz bu da böyle yapıyorsanız bunun adı görev suiistimali olur. Kimin umuru diyeceksiniz. Haklısınız. Binlerce kuruma hizmet vermesi gereken bir HK bunu nasıl yapar. Ne kaynak yeter ne vakit. Bu konuyu Çin Halk Cumhuriyeti'nde CCPIT (China Council for the Promotion of International Trade) uzmanlarını eğittiğim bir programda anlattığımda onlara “Ülkenizde bir hesaba göre 22 milyon bir hesaba göre 8 milyon KOBİ var. Yardımlarınızı bu analizi yaparak tasarlamanız olanaklı değil” demiştim. Sonra kurumların ne istedikleri belli. Dünyanın her tarafında araştırma sonuçları aynıdır. Olsun. Yine paralar harcanır, emek sarf edilir yeniden araştırmalar yapılır, otuz sene öncesinin bulguları bir daha yazılır. Kimse de “Yahu bu sonuçlar hiç değişmiyor. Niye araştırmalar yapıp duruyoruz?” diye sormaz. Yardım isteyen kurumlar para, alıcı ve devlet bürokrasisiz iş ortamı isterler. Ellerinde bu tür yardımı verecek imkanları olan kurumlar da kimi zaman dürüstçe kimi zaman nepotizm (Latince nepos yeğen demektir) kullanarak bunları dağıtırlar. Yani ihtiyaçlara değil isteklere hizmet ederler. “Alan memnun veren memnun sana ne oluyor?” desenize.    

Çin’de “Peki ne yapalım” diye sormuşlardı. Ben de bir hafta olarak planlanan eğitim programını üç haftaya çıkararak anlatmıştım. Bizde kimse kimseye bir şey sormadığından Allah’a şükür böyle sıkıntılarım yok. O nedenle sizlere anlatıp da kafanızı şişirmeyeceğim. 

Birazda prognoz konusuna değinelim. Teşhisi şu veya bu şekilde doğru koyduğunuzu varsayalım. Söz gelimi şirketin dış pazarlarda başarılı olamama nedenini öncelikle ‘sipariş üretimi planlaması’ işletme görevinin iyi yapılmadığı olarak saptadınız. Bunun nedenini de insan kaynaklarında buldunuz. İnsan kaynakları konusunda da ‘işe alma, eğitim, örgüt yapısı (karar yetkisi dağılımı açısından) ve ödüllendirme aktivitelerinde eksiklikler gördünüz. Tedavi uygulamadan önce bu düzelmezse ne olur ona karar vereceksiniz. En uçta şirket batar mı? Sorusu var. Öbür uçta da ‘vallahi yuvarlanır gider’ şeklinde bir değerlendirme. Yani hastalığı tedavi etmeye değer mi bir ona bakmak gerekir. HK’lar için bu karar şöyle verilmelidir. Eğer hastalık bir salgın halindeyse, yani çok sayıda kurum bundan zarar görüyorsa tedavi gerekir. Bazen de hastalık bir salgın değildir ama ciddidir. O zaman da bu hastalığı tedavi bir HK’nın görevidir. 

Prognoz da kolay iş değildir. Psikolojik hastalıklarla uğraşan tıpçılar çok iyi bilirler. Teşhis koyan kişi olarak siz durumu ciddi saysanız bile, hastaya bunu kabul ettirmek de işin bir parçasıdır. Bu tür durumlarda hastanın “Evet benim hastalığım budur” diye kabul göstermesi psikologların en çok uğraştıkları konudur. İşletme doktorluğu yapanlar da bunu iyi bilirler. Hasta “Yahu bırak bunları sen bana ucuz kredi bul başka ihsan istemez” diyerek insanın lafını boğazına geri sokar. 
Sağlıcakla kalın.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019