‘Ticarette hayatı kolaylaştırabiliyorsan büyürsün, büyütürsün’

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Bu haftaki konuğumuz tahsil hayatına kimya mühendisi olarak başladıktan sonra bugün Türkiye’nin konusunda öncü şirketi olan ‘Ödeal’ın yöneticiliğine yükselmiş Emma Baruh. Görevi tanımı COO. Yani satış, pazarlama ve operasyonlardan sorumlu kişi. Ciddi bir görev. Kendisi de ciddi bir insan zaten. Ancak bu ciddiyetinin harika bir hikayesi var. Ben sordum. Emma Hanım da açık yüreklilikle cevapladı. Paylaşmasak olmazdı. 

Sakin ve ağırbaşlı duruşunuzdan çocukluğunuzda sakin olduğunu söylesem fazla mı kestirmecilik olur? 

Genel anlamda terbiyeli bir çocuktum. Haklısınız. Annem babam benden şikayet etmezlerdi. Ödevlerini zamanında yapan disiplinli bir çocuktum. Bir erkek kardeşim var. O da üzmezdi kimseyi ama ben derslerde bir parmak daha iyiydim. Sorunsuz çocuklardık açıkçası. 

Anne ve babanızın etkisi oldu mu iş hayatınıza? 

Annem ev hanımıydı, babamsa iplik ticareti yapıyordu. Ne kardeşim ne de ben babamın işini devralmadık. Babam satış ve pazarlamada iyiydi. Ben ondan kaptım iş melekelerimi. Kardeşim daha sanatçı ruhlu bir insandır. Tasarımlar yapar. Annem dakik bir insandır. Disiplinlidir. Sanıyorum bir tarafım da annemin bu özelliklerini almış. Gayrettepe’de büyüdüm. Sonra Ulus’a geçtik. Her zaman hayatın içinde oldum bu sayede. 

“Ben şu mesleği yapacağım” dediniz mi küçükken? 

Net olarak söyleyeyim. İlkokuldan başlayarak üniversiteyi bitirene kadar “erkeklerin dünyasında ciddiye alınan bir kişi” olmak istedim. Yani kadın olarak değil yaptığım işle farklılığımı ortaya koymaya çalıştım hep. Bana ayrıcalık tanınmasını istemedim, sadece eşit olmak istedim. Oyun oynarken de, iş hayatımda da kadın olarak değil önce “güvenilen insan” olarak öne çıktım. 

'Planlara sadık kalmek ile inat etmek arasında fark var'

Üniversitede ne okudunuz? 

Mühendislik pek kadınların seçtiği bir alan değildi o sıralarda. Daha çok beşeri bilimler revaçtaydı. Ben ısrarla kimya mühendisliğine devam ettim. Mühendislik dünyası hâlâ erkek dünyasıdır. Tabii okuduğunuz yer de önemli. İstanbul Üniversitesi gibi kozmopolit bir okulda okumanın dünyayı tanımama faydalı olduğunu söyleyebilirim. Hâlâ görüştüğüm bir arkadaşım var. Çok iyi dostum. Sanıyorum benim 5’incilikle kazandığım bölümü 4’üncülükle kazanmıştı, o yüzden okulun ilk günü yan yana oturduk. İkimizde Gayrettepe’de yaşıyorduk. O zamanlar doğru dürüst servis de yoktu, otostop çekerdik. Şaka değil. Geçenlerde kocasıyla beraber geldi, yemek yedik. Akademisyen olarak okulda kaldı. Ben iş hayatına atıldım. 

Siz akademisyen olmak istemediniz demek? 

Ben kendimi hep iş hayatına yakın hissettim. Dediğim gibi iddiam büyüktü. İş hayatında kendimi kabul ettirecektim. Kariyer yolculuğumda hiçbir zaman sektör odaklı olmadım. Mezun olduğum zaman bir fabrikada çalışmaya başladım. Bir laboratuvara koydular beni. “Ben satış ekibinde olmak istiyorum” dedim. Satış ekibinin tamamı erkekti. “Olmaz” dediler. Çünkü boyahanelere gidiliyormuş vs. Halbuki ben insanlara dokunabileceğim, işin içinde ticaret olan bir şeyler yapmak istiyordum. İş yaptığımı hissetmek istiyordum. Sonunda başardım. 

Anlaşılan hep B2B yani firmadan firmaya satış yapmışsınız? 

Tüketiciye satmak daha mı değişik bir iş? Doğru değişiktir. Ama yapabilirim. Hatta yaptım diyebilirim. Kardeşimle kurduğum dijital ajansta perakende sektörüyle tanışma fırsatım oldu. Kardeşim üretiyordu ben de pazarlama yapıyordum. Sonra bir restoranımız oldu. İki yıl işlettik. Zarar etmeden kapatma kararı aldık. Bir yandan ajans diğer yandan restoran idare etmek kolay değildi. Nitekim diğer işe zarar vermesini önlemek için değerini bulduğu an elimizden çıkardık. Planlara sadık kalmak ile inatla bağlanmak arasında fark var. Konjonktüre göre şartlar değişebilir. Hazırlıklı olmak lazım.

'Kadın iş hayatında erkekten iki kat çalışınca aynı saygınlığa kavuşuyor'

İş hayatında eğitim mi yoksa tecrübe mi daha çok etkili? 

Eğitim elbette önemli. Okul bana disiplini öğretti. Söze sadık kalmayı öğretti. Bugünkü nesil ise daha esnek. Bize sorumluluk hissini iyi yüklediler. İş hayatındaki tecrübelerin önemli katkısı da oldu elbette. Eğitimin payı yüzde 30’dan yüksektir, yüzde 60 civarında da iş tecrübesi diyeyim kısaca. Aileden gördüklerimiz de çok önemli. Evde “1” alıyorsak okulda ve iş hayatında bunun yanına “0” konduğu zaman ortaya “10” çıkıyor. Ancak evdeki 1 yoksa sonraki 0’ın anlamı yok. Evdeki 1’in yanına 0 koyamadığınız zaman da 10’a varamıyorsunuz. 

İş hayatında kadın olmak nasıl bir şey? 

Bir erkeğin verdiği emeğin iki katını vererek aynı saygınlığa kavuştum diyebilirim. Herhalde yeterince açıklayıcı olmuştur. 

'Bankaların tamamlayıcı unsuruyuz'

Kadın olmanın hiç pozitif katkısı olmadı mı? 

Hiç farkında değilim. Açıkçası bunun muhasebesini pek yapmadım. Çok başarılı iş kadınları var. Ancak toplam işgücünde oranları düşük, kadınların öne çıkması kolay olmuyor. 

Şu an yapmakta olduğunuz iş yüksek teknoloji içeren finansal çözümleri içeriyor. “Fintech”in geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? 

Fintech yepyeni bir konu. Dolayısıyla kaynak ve kültür açısından oturmuş bir sektör değil. Teknoloji kullanma hevesi gençlerde ve genç kuruluşlarda ancak kaynaklar da daha oturmuş daha geleneksel kısımda. Aralarındaki kaynaşmayı sağlamak bize düşüyor. Biz bankaların en önemli destekçilerindeniz. Hatta tamamlayıcı unsuruz. Hâlâ piyasada yüzde 60 nispetinde nakit dönüyor ve bu akışı sistemin içine çekmek için çalışan firmalardan biriyiz diyebilirim. Ancak kendi türümüzde tekiz. 

İlerde başka fonksiyonlar da eklemeyi düşünüyor musunuz ‘Ödeal’a? 

Hem kurucumuz hem de firmamızın Genel Müdürü Fevzi Güngör’ün de vizyonu bu doğrultuda. Sadece piyasada tahsilat kolaylığı değil müşteri yönetimi konusunda firmalara destek veren, hatta pazarlama etkinliklerini, müşteri ilişkilerini onlar için yöneten bir konuma gelmeyi düşünüyoruz. Küçük işletmelerin büyüklerle boy ölçüşmesi için onlarla benzer araçlara sahip olmaları gerek. Biz de bu uygulamayı küçük işletmelerin en büyük destekçisi haline getirmeyi arzuluyoruz. 

'Hayatı kolaylaştırmak için varız'

Hangi firmalara hitap ediyorsunuz? 

Türkiye de 5 milyon mükellef 2.1 milyon pos var. Bu poslar yaklaşık 1.5 milyon işyerinde bulunuyor. Bizim hedefimiz geri kalan 2-3 milyon işletme. Temelde aylık 5.000 TL ve altındaki hacimler için çözümler sunuyoruz. Aslında bu rakamı işletme sayısıyla çarparsanız ciddi bir ekonomik büyüklük ortaya çıkıyor. Bizi duyanlar hemen geliyor. Son 6 ayda üye işyeri sayısı 4 katına, işlem hacmi de 3 katına çıktı. Bizi faydalı bulanların yanında tavsiye edenlerin sayısı da artıyor. 

Varmak istediğiniz yer neresi? 

Hayalimiz, “küçük işletmelerin hayatını kolaylaştıran çözüm” dendiğinde ilk akla gelen olmak. 

Teşekkür ederim 

Ben de bu güzel sohbet ve fırsat için size ve DÜNYA Gazetesi okurlarına teşekkür ederim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar