Türkiye’den aldığını Rusya’da doğalgaza yatırdı

Kerim ÜLKER
Kerim ÜLKER Perde Arkası kerim.ulker@dunya.com

Geçtiğimiz hafta 2017’nin şu ana kadar en büyük şirket satış işlemi gerçekleşti. Avusturyalı enerji devi OMV, sahibi olduğu Petrol Ofisi’ni sattı. Türkiye akaryakıt pazarında yüzde 24 ile en büyük paya sahip Petrol Ofisi’ne Suudi Aramco, Azeri SOCAR, Türk OPET ilgiliydi ama yarışı tamamlayan enerji sektörü dışında adı daha önce pek duyulmamış Hollandalı Vitol oldu.

İmza ertesi gün atıldı

Hollandalı şirket, Petrol Ofisi için Avusturyalı OMV’ye 1.45 milyar dolar ödedi. Avusturyalılar son birkaç yıldır düşüş yaşayan petroldeki varlığını farklı alanlara çevirmek için de Petrol Ofisi’nden aldığı parayı doğalgaza çevirme kararı aldı ve satışın hemen ertesinde Rusya’ya yöneldi. Avrupa Birliği, ABD gibi ülkelerin ticari ambargo koyduğu Rusya’ya...

PO’nun satışı 4 Mart’ta duyuruldu. Buradan gelen parayla Rusya’ya yönelme ise 5 Mart’ta... Yani hemen ertesi gün... PO’nun imzası kurumadan yeni imza Rusya’nın en büyük doğalgaz alanlarından Batı Sibirya’daki Yuzhno Russkoye doğalgaz alanı için atıldı. Gazprom kontrolündeki alanın yüzde 25’ini satın alan OMV, azınlık sayılan bu hisse için de 1.9 milyar dolar ödedi. OMV CEO’su Petrol Ofisi’ni şirketin değer zincirine entegre edilemediği için satışa çıkarıldığını dile getiriyor.

Hatırlatmakta fayda var...

OMV, 2006’da hisse alımıyla ortak olduğu Petrol Ofisi için toplam 3 milyar dolar ödemişti. 2006’da 3 bin 500 istasyonu, 2 madeni yağ fabrikası olan PO’nun 11 yıllık süre sonunda yaptığı satışta vitrindeki ağı 1.709’a madeni yağ fabrikası sayısı da 1’e gerilemişti. Yani PO’nun satış fiyatı dolar bazında yarı yarıya düşmüş, istasyon ağı yüzde 50 azalmıştı. Umarım Petrol Ofisi, Avusturyalı OMV ile yaşadığı küçülme sürecini Vitol ile tekrar büyümeye çevirir...

Kendi tesisini kurdu, kocasına iş teklif etti

Rus edebiyatının önde gelen yazarlarından Nikolay Çernişevski, Karl Marx’ın dikkatlice takip ettiği, Lenin’in ‘militan bir demokrat’ olarak tanımladığı bir isim... Hapishane döneminde kaleme aldığı en önemli eseri ‘Nasıl Yapmalı’ hâlâ tartışılır Rusya’da...

Nasıl Yapmalı’yı ne zaman elime alsam, kahramanı Vera’nın iş yaşamındaki cesareti, paylaşımcılığı aklıma gelir. Kurduğu sistem çok basittir Vera’nın: ‘Her çalışan patron, her patron çalışan olmalı...’ Yani işçilerin fabrikaya sahip olması...

Bugün Dünya Kadınlar Günü...

Bu sistemi hayata sokmaya hazırlanan bir iş kadınından bahsetmek istiyorum biraz... Yanında ilk müşterisi olan yine bir iş kadını Aysin Biter ile başlayan hikayesi...

Türkiye’nin ilk fuar dekorasyonu

1986’da Mimar Sinan Üniversitesi’nde mimarlık eğitimini tamamlayan ‘Still44’ markasının sahibi Ayşe Elçi’nin hikayesi kadınlara iş yaşamında güvenmeyi özetliyor. Türkiye’nin önde gelen holdinglerinde çalışan Elçi, 1992’de Türkiye’nin ilk fuar tasarımcısı olmak için kendi şirketini kuruyor.

Kağıthane’de 50 metrekarelik bir depo kiralayan Elçi, ilk müşterisi Aysın Biter dahil bir çok bilgisayar şirketine mektup yazarak müşteri kovalıyor. Biter ilk müşterisi olarak mektuba yanıt veriyor ve Elçi’nin bir anlamda anahtarı oluyor. O zaman Tepebaşı’nda düzenlenen bilgisayar fuarında Türkiye’nin ilk bilişim şirketlerinden Escort’un yanı sıra Canon’un projelerini üstleniyor. Turkcell’in kurulmasıyla bu şirketle de uzun yıllar çalışan Elçi, bir anlamda devlerin vitrinlerini hazırlıyor. İlk markası Step Collection ile tasarıma yönelen Elçi, eşinin isteği üzerine İzmir’e yerleşiyor. Orada ise kendisini yeni bir macera bekliyor: Seramik... Türkiye’nin ilk kişiye özel seramik üretimini gerçekleştiren Elçi, Tepe Home, Divan, YKM gibi markalara özel ürünler üretiyor. 25 yıllık bu tecrübe ise kendisine ‘Stil44’ markasını kazandırıyor.

Çalışanların yüzde 70’i kadın

Küçük mobilya grubu, dekoratif duvar panoları, dekoratif aksesuarlar, seramik karo ve elişi lavabolar üreten Elçi’nin eşi o dönemde dünyaca ünlü bir teknoloji şirketinin Türkiye’yi de kapsayan bölgede pazarlama birimini yönetiyor. 20-25 kişiyi Alsancak’taki tesisinde çalıştıran Elçi, “Eşime birlikte çalışmayı teklif ettim. Biraz zaman istedi. İşler büyüyünce teklifi kabul etti. Sonra da ortağım oldu” diye anlatıyor.

Elçi’nin seramik tesisinin yüzde 70’ini kadın çalışanlar oluşturuyor... Dubai, Ukrayna, KKTC gibi ülkelere de ürünler satan, fuarlarda boy gösteren Elçi, “Şu ana kadar kendi kararlarımı vererek, krizler atlatarak bugünlere geldim. Bir kadın için bu çok zor. Şu anda tek hayalim çalışanlarımla aldığım keyfi daha da artırmak. Onlarla aynı fabrikada ortak olarak çalışmak...” dedi.
Çernişevski’nin Nasıl Yapmalı kitabındaki Vera karakteri gibi, kadınlarla dolu üretim yerleri daha titiz, başarılı oluyor. Aynı başarıyı umarım Ayşe Elçi’de yakalar ve Çernişevski’nin hayali gerçek olur...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar