Uluslararası para sistemi ve döviz rezervi

Ömer Faruk ÇOLAK
Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

1973 yılında Breeton Woods sistemi çökünce, uluslararası  para sistemine  1980’ler sonra esnek döviz kuru sistemi egemen olmaya başladı. Bu politikanın olmazsa olmazı olan sermaye hareketlerine de serbestlik tanındı. Doğal olarak bu sisteme entegre olmak isteyen ülkeler aşama aşama geçiş yaptılar. Örneğin Türkiye 1989’da sermaye hareketlerinin önündeki engelleri kaldırdı, 2001 krizi sonrasında da esnek döviz kuru politikasına (sistemine geçti). Çin sermaye hareketlerinin önündeki engelleri kaldırdı, ancak hala sabit döviz kuru sisteminde direniyor.

Uluslararası para sistemindeki bu değişim her ülke için olumlu sonuçlar yaratmadı. Çünkü sistem, ülkelerin döviz kuru riskinin artmasına neden oldu. Nitekim Türkiye bu süreçte 1994, 2001 ve 2014 (özellikle kriz diyorum) krizlerini yaşadı. 

Bu süreçte kendisini riskten korumak isteyen ülkeler döviz rezervlerini artırdılar. Hedefleri olası bir yabancı sermaye çıkışı durumunda  rezervin kalkan olması idi. Mekanizma tam işlemse de, bu politikadan vazgeçmediler.   Yükselen ekonomiler içinde dış ticaret açığı veren, hızlı büyümek isteyen ülkeler sermaye girişini teşvik ettiler. Cari açıkları arttı, cari açık arttıkça daha fazla döviz rezervi tutmaya başladılar. 2007/2008 krizi de bu olguyu değiştirmedi.
2014 yılı sonu itibari ülke ülkelerin tuttuğu döviz rezervi toplamı IMF rakamlarına göre           8 triyon 85 milyar dolar (http://data.imf.org/?sk=E6A5F467-C14B-4AA8-9F6D-5A09EC4E62A4). Bunun 3 trilyon 826 milyon dolarlık kısmı ABD doları. Toplam rezervler içinde ABD dolarının payı %63, dolardan sonra tutulan rezerv para  1 triyon 351 milyar dolar ile (payı  %22) Euro.

Gelişmekte olan ülkelerde de durum farklı değil. Bu ülkelerde toplam döviz rezervinin %62’si ABD doları cinsinden. Gelişmekte olan ülkelerde Çin’in ve cari açık düzeyi yüksek olan ülkelerde rezerv tablosu aşağıda.   Tablodan da izleyeceğiniz üzere cari açık arttıkça döviz rezervi de artmakta. Çin’i buraya koymamızın nedeni dünyanın en yüksek döviz rezervi tutan ülke olması. Çin’in döviz rezervin yüksek olmasının altında cari fazla düzeyi olduğunu da söyleyelim.

Uluslararası para sistemi  öyle bir düzen kurmuştur ki, bir taraftan bu ülkelere sermaye akmakta, diğer taraftan bu sermayenin bir kısmının döviz rezervi olarak tutulması sağlanarak, ülke ekonomilerini kendine (ABD’ye) bağımlı hale getirmekte. 

Bu yapının özellikle ABD’ye sağladığı bir başka yarar da, ülkelerin rezerv olarak ABD doları tutması sayesinde ciddi bir senyoraj (hükümranlık hakkı) geliri elde etmesi. ABD  böylece ekonomisini çok düşük maliyetle (emisyon yaratma maliyeti) ile finanse edebilme şansına sahip olmakta. Daha basit  bir dille 3 trilyon 859 milyar dolar döviz rezervi bulunduran Çin ABD yatırımlarının en büyük finansörüdür. 

Çin buna karşı direnememekte, çünkü bu rezervin en büyük kaynağı da ABD’ye yaptığı ihracattan elde ettiği gelirdir. Ancak Çin daha fazla ihracat yapmak için Renbinmi’yi aşırı değer yitirmiş tutup, daha fazla ihracat yaparak elde ettiği geliri, ABD tahviline yatırarak, tekrar ABD’ye transfer etmekte. Dolayısıyla küresel para sistemi bir anlamda ABD’ye çalışmakta.

Türkiye Çin’den farklı olarak cari açık vermekte. Bundan dolayı döviz rezervi Türkiye için daha kritik bir eşiktir. Ancak yukarıdaki mekanizma Türkiye içinde geçerli. Türkiye 128,3 milyar dolara ulaşan (Şubat ayı verisi) döviz rezervinin 100 milyar dolarlık kısmı döviz cinsinden menkul kıymetler olarak tutuyor, bunun da önemli kısmı ABD Hazine tahvilleri. 

Sonuç olarak ABD kurduğu dünya para sistemi (sistemsizliği) ile dünyanın önemli bir kısmının kendisi için çalışmasının sağlamakta. Gelişmekte olan ülkelerin kimi iktisatçıları, politikacıları ve bürokratları da ne kadar çok rezervimiz var, ekonomi tıkırında masalını halka anlatmaya devam etmekteler. Bazıları şimdi milletvekili aday, hayırlı işler, iyi uykular. 

omer-faruk.png

eatnghn.png
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çin böyle gider mi? 04 Ekim 2019
Yeni parasal ralli 27 Eylül 2019
Trump etkisi 13 Eylül 2019
Kapıyı çalan kimdir? 06 Eylül 2019
Talep mi borç sorunu mu? 30 Ağustos 2019