Üniversite mezunu 24 yaşından küçük her 100 gençten 42'si işsiz

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Üniversiteli işsiz yaratmakta hız kesmeden ilerliyoruz. Çok değil üç yıl önce, yani 2014'te temmuz ayı itibariyle üniversite mezunu ve yaşı 24'ün altında olan her 100 gençten 33'ü işsizdi. 2015 yılına geldik, yine aynı ay itibariyle 100 gençten işsiz olanların sayısı 37'ye yükseldi. 2016'yı da aynı sayıyla geçtik. Bu yıl ise üniversite mezunu işsiz sayısı daha da arttı ve her 100 mezundan 42'sinin işsiz olduğu bir duruma geldik.

Denilebilir ki, "Üniversiteden mezun olalı çok zaman geçmemiştir daha, 24 yaşına kadar da pek iş bulunmayabilir". Doğrudur, doğrudur ama kıyaslama aynı bazda yapılmaktadır, bunu dikkate alalım. 2014'te örneğin 29 ya da 30 yaşına kadar olanlar kapsanmıyordu ki... Yaş sınırı yine 24'tü. Dolayısıyla ölçü aynı olunca üniversite mezunlarındaki işsizlik oranının artışı anlamlıdır.

Eğitimini tamamlamış, istihdamda da olmayan üniversite mezunlarının oranının 2014'ten 2017'ye aynı ay itibariyle yüzde 33'ten yüzde 42'ye çıkmış olması üstünde önemle durulması gereken bir sorundur.

2014-2017 kıyaslamasına göre erkeklerde oran yüzde 28'den yüzde 31'e çıkmıştır ve ılımlı sayılabilecek bir artış söz konusudur.

Ne var ki kadınlardaki oran çok daha hızlı bir artış göstermiştir. 2014 yılının temmuz ayında 24 yaşından küçük üniversite eğitimini tamamlamış her 100 kadından 38'i işsizken, sayı bu yıl temmuzda 50'ye fırlamış durumdadır.

Üniversite mezunu her iki kadından biri işsiz! Bu, çok dramatik bir tabloya işaret ediyor.

Hala sınav yöntemini tartışıyoruz

Sorun, üniversiteye nasıl bir sınavla girileceğinde değil. Sorun, üniversiteyi bitirdikten sonra ne yapılacağında, nasıl iş bulunacağında. Yönetimde bulunanlar açısından ise sorun, mezunlara nasıl iş yaratılacağında.

Oysa biz hala sınav sisteminin nasıl olması gerektiğini tartışıyoruz. Hala ne kadar çok sayıda üniversite açtığımızı dile getirip bununla övünüyoruz. Çok üniversitemiz var, çok mezun veriyoruz; ama bu mezunlara iş yaratamıyoruz.

Şimdi de tuttuk üniversiteye girişin sınavsız olması önerisini ortaya attık. Yarın bir karar alsak ve sınavı kaldırsak ve örneğin herkes tıp fakültesine girmek istese, sahi o zaman ne yapacağız... Bu öneriyi dile getirenler, böylesine basit bir ayrıntıyı atlıyor olabilirler mi, hiç sanmıyoruz. Öyleyse amaç, yalnızca üç beş oy mu yani!

Diyelim aynı bölümlere yönelmeyi bir şekilde önledik ve dengeli bir dağılım sağladık. Peki şu durumda bile mezunlara iş bulamayan Türkiye, liseyi bitiren herkesi üniversitede okuttuğunda piyasaya çok para sürmenin yaratacağı paranın değer kaybı ve itibarsızlaşması gibi, niteliksiz üniversite mezunu sıkıntısıyla karşı karşıya kalmayacak mı? Daha doğrusu zaten var olan bu sorun daha da büyümeyecek mi?

Mesleki lisesi mezunlarının durumu

TÜİK'in, ne eğitimde ne istihdamda olanların bitirdikleri okullara ya da eğitim düzeylerine göre olan verileri, işsizliğin mesleki ve teknik lise mezunlarında da aşılamadığını gösteriyor. Mesleki ve teknik lise mezunlarındaki işsizlik oranı toplamda yüzde 29 düzeyinde. Oran erkeklerde yüzde 21'de kalıyor, ancak kadınlarda yüzde 41'e fırlıyor.

Sorun belli bir eğitim düzeyiyle sınırlı değil. Sorun, hangi eğitimi almış olursa olsun herkesi ilgilendiriyor. Dolayısıyla konuya eğitimin kalitesini ve iş olanaklarını da ele alarak bütüncül bir yaklaşımla eğilmek gerekiyor.

223 bin okuryazar olmayan var

Artık aşmamız gereken, ama bir türlü geride bırakamadığımız bir sorun da okuryazar olmayan gençlerin varlığı. Türkiye'de hala okuryazar olmayan genç bir nüfus var. Sayı öyle aydan aya pek değişmiyor ve 225 bin dolayın seyrediyor. Temmuz itibariyle tahmin edilen okuryazar olmayanların sayısı da 223 bin kişi.

Bu kişilerin 93 bini erkek, 130 bini kadın nüfustan oluşuyor.

Doğaldır ki bu kişilerde işsizlik oranı çok yüksek. Okuryazar olmayanların erkeklerde yüzde 69'u, kadınlarda yüzde 77'si işsiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar