Üniversiteler ve çalışma saatleri

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Değişen işyeri kavramı

İşin yapıldığı, işçinin çalıştığı yere işyeri diyoruz. Değişen dünyada bazı işler için sabit işyeri olgusu ortadan kalkıyor. Gelişen iletişim teknolojisi sayesinde, bazı işleri her yerden yapabiliyorsunuz; artık her yer işyeri. Çalışanın, ille de ofis denen işyerinde bulunması gerekmiyor. Akıllı işverenler, kişinin ofise gelmeden çalışmasını teşvik bile ediyorlar. Bu sayede ofis alanından da tasarruf ediliyor. Metropollerde çalışanını yoğun trafiğin içine sokmamak için, işe geliş-gidiş saatlerinde esneklik sağlanıyor. Çünkü işletmelerin en değerli sermayesi, insan kaynağıdır. Akıllı işverenler, bu sermayeyi örselememek, ondan maksimum verimi almak için mümkün olan maksimum esnekliği sağlıyorlar. Dünyada bunlar olurken, biz yine “herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine” yönündeyiz. Bunun bir örneğini üniversitelerde yaşıyoruz.

Üniversiteler

Aslında üniversiteler, esnek çalışmanın en kolay uygulanabileceği yerlerdir. Ve bu, geleneksel olarak uygulanırdı. Öğretim üyeleri, üniversiteye geliş ve gidiş saatlerini derslerine ve diğer çalışmalarına göre kendileri düzenlerlerdi. Üniversite kavramının ruhuna uygun olarak bu serbestliğe sahiptiler. Devam için çetene tutan birisi yoktu. Ancak şimdi, genel gidişata paralel, bir geriye gidiş var. Bazı özel üniversitelerde öğretim üyelerinin 9:00-17:00 mesaisi yapması zorunlu hale gelmiş durumda. Hatta duyduğumuza göre, bazı üniversitelerde kampüse ve derslere girip çıkarken öğretim üyelerinin kart basmaları bile isteniyormuş. Dördüncü sanayi devriminin yaşandığı bir dünyadayız. Ama üniversitedeki çalışma ortamını,birinci sanayi devriminin fabrikalarındaki çalışma düzenine sokmaya çalışıyoruz.

Öğretim üyesinin işi

Üniversitedeki bir öğretim üyesi için üç tür görev vardır: İdari görev, araştırma ve ders verme. İdari görev olarak rektör, rektör yardımcısı, dekan veya bölüm başkanı pozisyonları olabilir. Evet, bu görevler için kampüste bulunmak ve 9:00-17:00 mesaisi yapmak gerekir. Ders verirken de, öğrencilerle görüşme için de öğretim üyesi kampüste olacaktır. Eğer öğretim üyesinin idari görevi yoksa, dersini verdikten ve öğrencilerle görüşme saatlerini tamamladıktan sonra onu zorunlu olarak kampüste tutmak mantıklı değildir. Araştırma görevi için de zorunlu mesai düzenlemesi uygun değildir. Araştırmanın cinsine göre, gerektiğinde öğretim üyesi deneyinin başında sabaha kadar çalışabilir. Fiziksel donanım gerektirmeyen araştırmalar için ille de kampüsün duvarları arasına hapsolmasına gerek yoktur. En rahat düşünebildiği, en rahat çalışabildiği ortamları kişi kendi seçmelidir. Araştırma, zaman ve mekân ile sabitlenemez.

Neden bu uygulamalar?

Peki durum böyle iken, neden öğretim üyelerinin 9:00-17:00 mesaisi yapması istenmektedir? Çünkü özel üniversite patronları, üniversite kavramına yabancıdır. Sanırım üniversiteyi, bir banka veya tekstil fabrikası gibi görmektedirler. O zaman “Parasını veriyoruz; gelsinler, mesai saatlerinde burda olsunlar” düşüncesindeler. Patronları üniversite çalışma ortamının farklılığı konusunda ikna edecek olan ise, yönetici koltuğunda oturan öğretim üyeleridir. Ama onlar da uyumlu(!) yöneticiler olarak patronlara karşı çıkma cesaretini gösteremiyorlar. Hatta bazıları kraldan çok kralcı kesilip, “Ben nasıl kalıyorsam, onlar da kalsın” bilinçaltı ile, zorunlu çalışma saatleri uygulamasını desteklemektedirler.

Sonuç

Üniversite farklıdır; bir kışla veya tekstil fabrikası değildir. Gerçek üniversite fark yaratır. Bunu yaratacak olan da farklı beyinlerdir. Bu beyinlere, yaratıcılıklarını gösterecekleri serbestliği tanımak gerekir. Eğer öğretim üyelerinin kampüste kalmasını istiyorsak bunu teşvik edecek ortam yaratılmalıdır. Örneğin, ısıtması ve soğutması çağdaş konforda binalar; rahat çalışılan ofisler; ucuz yiyecek temin edilebilen kafeteryalar; ücretsiz yaralanabileceği spor tesisleri ilk sıralanabilecek uygulamalardır. Ama polisiye tedbirlerle kampüste kalmaya zorlamak doğru değildir.

Yaratıcı beyinler, boyunduruğu kabul etmez. Kişileri mekân ve zaman ile kısıtlamak üniversite ruhuna aykırıdır ve yakışmaz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019