“Vakit yetmiyor, çok çalışmak lazım”

Emre ALKİN
Emre ALKİN PAYLAŞMASAK OLMAZDI emre.alkin@dunya.com

Mehmet Büyükekşi, yoğun gündemle yaşayan bir kanaat önderi. İhracata yön veren TİM’in Başkanı. Ancak THY, Eximbank ve daha birçok kurumda görevi var. Mehmet Bey yoğun gündemine rağmen TİM’deki odasında bizi kabul etti. Her zamanki gibi sakin ve samimiydi. Bir yandan çayımızı içtik, bir yandan da sohbet ettik. Paylaşmasak olmazdı. 

►Bu kadar işe nasıl vakit buluyorsunuz? Aileniz şikayet etmiyor mu bu tempodan? 

Arkadaşlarınız sizin efsaneleşmiş “ağebey” özelliğinizden mahrum kalıp şikayet etmiyorlar mı? Vakit yetmiyor gerçekten. Aileme de yeterince vakit ayıramıyorum. Sıkıntılı bir durum. Şikayet çok alıyoruz tabii. Görmeyi hiç ihmal etmediğim annemi bir bu aralar 1-2 ay görmediğim oluyor. Çocukları 1 hafta 10 gün görmediğim oluyor. Arkadaşlarla da uzun süre görüşemiyoruz. Yapacak bir şey yok. Sorumluluklarımız var. Bunların hakkını vermek lazım. Ulaşılması kolay olmayan hedeflerimiz var. 

►Nasıl başladınız bu serüvene? 

Göreve geldiğimiz ilk gün, bu hedefl eri eski yöntemlerle tutturamayacağımızı anladık. Harvard’dan Robert Kaplan ve ekibinin metodlarıyla bu hedefleri 2 yıllık bir çalışmanın sonucunda projelendirdik. Binlerce kişinin katılımıyla ortaya güzel bir çalışma çıktı. Bakanlardan, akademisyenlere, iş liderlerinden kanaat önderlerine, bürokratlardan iletişimcilere kadar herkes çalıştı. Sonra projeyi 26 sektöre uyarladık ve bunu o zaman Başbakanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle bir devlet projesi haline getirdik. 

buyukeksi-003.jpg

“Türkiye’nin daha fazla katma değer üretmesi lazım”

►En belirgin sonucu neydi bu çalışmanın? 

Kesinlikle daha fazla katma değerli üretim yapması lazım. Yüksek Teknolojiye yatırım yapmamız lazım. Bunu keşfeder keşfetmez de kendimize bazı vazifeler çıkardık. Tüm ihracatçı birliklerimizin tasarım ar-ge çalışmalarına hız vermelerini istedik. Sağolsunlar, hemen harakete geçtiler ve 21 farklı sektörde tasarım , 8 ayrı sektörde de Ar-Ge yarışmaları başladı. Türkiye’nin neredeyse her yerinde bir tasarım ve ar-ge hareketi başlatmış olduk. 

►Katma değeri artırmanın yolları nelerdir sizce? 

İnovasyon, Ar-Ge, Tasarım ve Marka. Buradan hareketle inovasyon konferansı yapmaya karar verdik. Tasarım ve Ar-Ge’yi de içine katalım dedik. Böylece farkı illerde finale kalan çalışmaları İstanbul’da tek çatı altında toplamaya karar verdik. İlk konferans beklediğimizin üzerinde ilgi gördü. 3000 kişi beklerken, 15.000 kişi geldi. İkinci yıl 30.000, üçüncü yıl 40.000 kişi geldi. “Aşı tuttu” dedik. Akademik dünyadan gelen talep üzerine İzmir, Ankara ve Gaziantep’te bu konferansları gerçekleştirdik. Binlerce kişi katıldı. Bu sene de devam edeceğiz. 

►"Türkiye” markası çalışması bunların bir parçası mı? 

Doğrudur. Nasıl ki mühendislik deyince Almanya, moda deyince İtalya, yüksek teknoloji deyince Japonya, uzay ve havacılık denince ABD geliyorsa, bir “Türkiye” markası yaratmak gerektiğini düşündük. Ekonomi Bakanlığı ile bu fikrimizi paylaştık. Kamu ve özel kesimden her düzeyde uzman, yetkili ve uygulamacılarla 1.5 yıl çalışarak bir “Türkiye” markası yarattık. 2014 Eylül ayında Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde kamuoyuna sunduk. 

►TİM AKADEMİ olarak bir yapılanma başlatmışsınız... 

Doğru. Güney Kore’de eğitim ortalaması 12 yıl bizde ise 7.2 yıl. Hem ara eleman hem de eğitimli insan eksiğimiz var. TİM AKADEMİ ile sadece ihracatçı birliklerinde eğitim verilen 10 bin kişiye değil, tüm eğitimleri tek bir çatı altında birleştirip daha büyük kitlelere eğitim vermeyi planlıyoruz. İtibarlı ve uluslararası anlamda kabul görecek bir eğitim kurumu tasarlıyoruz. Bir yandan mesleki eğitim diğer tarafta da Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu eğtimleri vermeyi projelendiriyoruz. 

“7 yaşında başladım çalışmaya, belki de sakinliğim bundandır” 

►Ben sizinle uzun yıllar çalıştım. Gözlemlediğim kadarıyla aklınızda hep bir “check-list” var. Çocuklukta da mı böyleydiniz? Ailede sizin gibi olanlar var mı? 

İşe başladığım zaman sadece 7 yaşındaydım. Hem de babamın iş yerinde değil, bir arkadaşının iş yerinde başladım. Çok iyi hatırlıyorum, haftalığım 2.5 liraydı. Çalışmanın verdiği bazı kazanımlar oluyor. Yazın tam gün, okul zamanı yarım gün çalışırken sorumluluk ve inisiyatif almayı öğrendim. Liseyi bitirmeden son 4 yıl da bir ayakkabı dükkanında çalıştım. Usta haricinde bir tek ben vardım. Dolayısıyla bir işyerinde akla gelebilecek her işi tek başıma yapıyordum. Gaziantep’in 35- 40 yıl öncesinden bahsediyorum. Ayrıca ailenin ilk çocuğuyum ve babamı da genç yaşlarda kaybettiğim için zaman içinde sakin, tutarlı ve tavırlı bir kişiliğim oluştu. Sorumluluklarım çok ama agresif bir kişiliğim yok. 

►Meraklı olduğunuz spor dalı var mı? 

Futbol izlemekten hoşlanıyorum. Fırsat buldukça Galatasaray maçlarına gidiyorum. 2008 yılındaki ekonomik kriz sırasında bir fırsat doğdu ve Avrupa Basketbolu ile Türk Hava Yolarını 10 yıllığına yan yana getirme imkanımız doğdu. Barcelona ve Manchester United ile yapılan anlaşmalarda hazır bulunmuştum. Ardından basketbolla başlayan serüven benim açımdan önemli bir tecrübe oldu. 

►Birbirinden farklı sektörlerde görevleriniz var? Bir toplantıdaki havayı diğerine taşımadan nasıl idare ediyorsunuz? 

Bir tarafta Eximbank, diğer tarafta TİM, ardından Türk Hava Yolları, İstanbul Kalkınma Ajansı, yöneticisi olduğum firma derken yoğun bir hayat var, doğrudur. Başbakan veya Cumhurbaşkanı ile geziler de oluyor. Genelde gergin ortamlarda çalışmıyoruz. Niyet halis olunca işler rast gidiyor. Bulunduğum yerlerde muhalefet şerhi koyularak karar alınmaz. Zaman zaman ikna görevini ben üzerime alıyorum. Konsensusla karar almak çok önemli. 

►Son olarak... Size siyasetten teklif geliyor mu? 

Her seçimde teklifler geliyor. Özellikle Gaziantep’ten. Belediye seçimlerinde ya da genel seçimlerde fark etmiyor. Mutlaka birşeyler yazılıyor çiziliyor. Ancak, bu görevleri yaparken siyasi ikbal peşinde koşmadığımız için yolumuza devam ediyoruz. Herhangi bir beklentimiz de yok. Bu sebeple üzerimizde baskı hissetmeden rahatça görev yapıyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar